kolay kolay kazanılamayan , kazansanda kolay kolay bırakamadığın durumdur. yani güvendiğin kişi güvenini ne kadar zedelese bile hala güvenirsin bi umutla. (bile bile lades yani)
karşındaki gerçekten kabahatinin özründe samimiyse ve kendini değiştirebilecek biriyse, yerine gelebilir. zaman alır, ama gelir. bir güven kolay kazanılmıyor, 1 hadiseyle harcanılmaması gerekendir.
ilişkilerin temelini oluşturur.Güvenin olmadığı yerde sevgi,saygı ve bilumum duygu oluşumlarından söz etmek güçtür.Güvenmek zor olandır, kaybettiğinde toparlamak da zordur.**
nadiren yaşadığım güzel duygu. eksikliği, çoğu özelimi en yakınımdakine bile çok zaman sonra açmama ve bazı şeylerin altında ezilmeme sebebiyet verir. hatta çoğu şeyi kendime saklamama ve bunun doğrultusunda yanlış anlaşılmama neden olur bu duyguya sahip olmamak. sonu nereye gider bilmiyorum.
... çok istr insan. şarkı sözünde olduğu gibi; yormadan sormadan sevsin. sorgulamak, ne yaptığını ara tırmak, acaba doğru mu söylüyo diye düşünmek mahveder insanı. yorar en başta; öyle böyle değil hem de acayip yorar kalbini. önce şüpheci daha sonra huzursuz en sonunda da manyaklığa varcak derecede paranoyak olursun. ilişki bittiğinde tüm bunlardan kurtulurmuş olur musun peki? asla. artık her teilefon çaldığında, birisi sana her' sna bşysöylicem' ddiğinde kalbi çıkcak gibi çarpan' çbuk söyle' dyen korkak bi zavallı olursun.
güvenemezsin bi müddet. bi kaç gün falan değil; iki koca yıl. gençliğinin en güzel yıllarını alır o bikaç aylık ilişki. korkaklığına feda edersin yaşıycağın tüm güzel duyguları. sonra biri çıkar karşına. öyle aşık falan olmazsın hatta olamam da dersin ama olaydım iyidi dersin. farklı gelmiştir çünkü o sana diğeri gibi piç olduğu beş km de belli değildir mesela. farklıdır işte... bikaç saniyeden fazla bakamaz kaçırır gözlerini. iki kelimeyi biraraya getiremez. ilk defa karşında bu kadar heycanlanan, gözlerinden bu kadar etkilenen birini görmüşsündür. evet o güvenilir erkektir!
tanırım artık insanları bi daha güvenmem kazık yemem dedğin anda bulmuşsundur güvenilir erkeğini. artık hayat sana güzeldir. bi şans verirsin ona tanıyalım birbirimizi dersin onunla tedavi olcağını düşünürsün. ona güverek tüm insanlara tekrar güvenebilceğine inanırsın. peki ya sonra ne olur?
...ister insan. kafası rahat etsin, sırtını dayasın, bilsin ki öyle diyorsa doğrudur, yanlış yapmaz, ister sıkıştığında nasıl olsa o var bana destek çıkar diyebilmek. böyle bir varlığa ihtiyacı var insanın kafasını rahat ettirecek, kötü düşünmesine müsade etmeyecek birine. anne olur, baba olur, abi olur, abla olur teyze olur, dost olur, sevgili olur. kim olursa olur. ama mutlaka olmalıdır yoksa hayat çekilmezdir. güvenebilecek tek bir insan bile hayata tutunma sebebindir.
bazı sinsi düşmanlar pusu kurmuşlardır insanın kalbine; adları korku ila şüphe...daha siz karşılaşmadan onlarla, birisi vardır ki siler süpürür mağlup eder onları her cephede...'güven'dir bu...zor kazanılır nihayetinde ve zor güvenilir çünkü en ufacık bir şüphe zerresi güvenilen kişinin ya da herhangi bir şeyin sizin kalbinizde saf değiştirdiğini,düşman saflarına geçtiğini gösterir ve artık savaş başlar...hiç bir şey de eskisi gibi değildir artık...
kendisinin değil de sonrasının zor olduğu eylemdir.
Dünya üzerinde yaklaşık altı milyar insan yaşıyor. buna rağmen herkes yalnızlıktan şikayet ediyor. Yanlnız kalma düşüncesi ise çoğu zaman bizleri korkutuyor. Dışarıdan bakıldığında çok güçlü ve sert duran insanın bile; sırtını dayayabileceği, sevinçlerini, hüzünlerini paylaşabileceği bir insana ihtiyacı oluyor ve bu ihtiyaç doğrultusunda dostluk, arkadaşlık, evlilik gibi olgular ortaya çıkıyor.
bizler bu olguların içlerini doldurmak için doğru insanları, yanlışlar yaparak bulmaya çalışıyoruz.Hayatımıza girenleri çoğu zaman kendimiz belirliyor ve onlara yaşamımızda üstlenmelerini istediğimiz rolleri veriyoruz. bu rol dağılımınıda ''güven'' dediğimiz duygumuzun etrafında şekillendiriyoruz. Bir insana güvenmek ise yazıldığı kadar kolay olmuyor; bunu da yaptığımız hatalar sonucu edindiğimiz tecrübelerimizle öğreniyoruz. yaptığımız bu hatalar bize tecrübeyle birlikte yıkım ve hayalkırıklığıda getiriyor. bu hayalkırıklığı ve yıkımın etkiside malesef ki güvenle doğru orantılı oluyor. insanlar doğası gereği her zaman aynı kalmıyor. sizin sevdiğiniz, güvendiğiniz kişi; bambaşka birisi olarak karşınıza çıkabiliyor. bir bakıyorsunuz ; dostum dediğiniz insan başkasının dostu olup, aşkım dediğiniz insan başkasına aşkım diyebiliyor. sadece kendi çıkarları için her türlü yalanı söyleyip, ona duyduğunuz bütün güveni ve kendisine yüklediğiniz değeri bir çırpıda silip atabiliyor, size ise nerede hata yaptım? diye düşünmek kalıyor.
özetlemek gerekirse; güven duygusu tehlikelidir; yaşadıklarım doğrultusunda bunu çok rahat söyleyebiliyorum ve her insanın kendisine ait incede olsa bir duvarı olması gerektiğini düşünüyorum. bizi en çok yaralayanların kalbimizi, duygularımızı önüne serdiğimiz insanlar olduğunu unutmayalım ve adımlarımızı ona göre atalım diyorum
karşındaki insanlar için söylediklerinin yeterli olması, yemine ihtiyaç duyulmaması halidir güven. kazanması zordur; sabır, sadakat, zaman ister. kaybetmesi ise oldukça kolaydır. ince bir cam gibidir. küçük bir darbeyle tuzla buz olur. tekrar toplayıp yapıştırması ise nerdeyse imkansızdır. zemindir. herşey onun üzerinde yükselir. o çökerse, herşey çöker.
o kurulmazsa hiçbir şey inşa olmaz, gelişmez, büyümez. o olmazsa, paranoya başlar. sadece ikili ilişkiler için değil, bütün insan ilişki ve etkileşimleri için aynı derecede önemlidir, ne var ki güvenin inşa edilememesi ya da çökmesi nedeniyle en acı faturaları genellikle ikili ilişkilerde öderiz.
güzel bir duygudur. zaten sadece güzel şeyleri kaybettiğimizde üzülürüz, bu da onlardan biri işte. belki de sevilmekten, sevmekten bile güzeldir güvenmek.
hani sevmeyebilirsiniz bir insanı ama güvenirsiniz, ya da tam tersi de olabilir,
en sevdiğiniz insanlara güveniniz kalmamış olabilir. işte zaten o noktada her şey kendini yavaş yavaş dengelemeye başlar. siz sevmediğinizi söyleseniz bile güvendiğiniz birini yavaş yavaş seversiniz içten içe ve tam tersi olarak çok sevseniz bile bir insana olan güveninizi yitirmişseniz zamanla sevginiz de son bulur.
sonuç olarak, artık kaybettiğim ama çokça özlediğim duygudur efendim..
Güvenmek;
Bazen, yüreğini istemektir;
Heyecanlı atışlarıyla...
Bazen, gözlerini görmektir;
Sevgi dolu bakışlarıyla...
Kâh, elini tutmaktır;
Sıcaklığını hissederek...
Kâh, omuzunu aramaktır;
Başını koyup ağlamak için...
Ama en çok,
Sen - ben değil
BiZ olabilmektir...
kesinlikle ve kesinlikle sevmeyle iç içe olan bir kavramdır. ana rahminde başlayan yolculuğumuz da bir güven değil mi? rabbimiz bizi güveneceği emin bir yere koymuyor mu? annemizin karnına, orda tüm ihtiyaçlarımız nasıl da geliyor, tüm ihtiyaçlarımız biz hiç yerimizden kımıldamadan geliyor. her yerimiz koruma halinde. sonra bizi çok seven ailemize teslim etmiyor mu? ve onlara bizim sevgimizi işlemiyor mu? bize umut bağlamıyorlar mı? her şeyleri bizim üzerimize kurulmuyor mu?
güvenip ilk adımını atıyorsun, güvenmesen o ilk adımı bile atamazsın, cünkü hemen yanı başında anne ve baban kollarını açmış seni bekliyor değil mi? güveniyorsun. büyüyorsun, bisiklete binmeyi öğreniyorsun, okula gidiyorsun öğretmenine güveniyorsun, hepsi güven-sevgi üzerine kurulur...
kime niye güveneceksin elin adamına mı? artık insanlar o kadar rahat yalan söylüyor ki yüzleri bile kızarmadan.kimseye güvenmeyeceksin.babana bile.güvenmemek lazım kimseye sonu hayal kırıklığı..