Herkim kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse ona yüz sevap vardır. Kim de onu ikinci vuruşta öldürürse ona birinciden aşağı olmak üzere sevap vardır. Kim üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere sevap vardır’ buyurdu.”
Müslim 2240/147, Tirmizi 1511, Ebu Davud 5263, ibni Mace 3229, Ahmed bin Hanbel 1/420
Kitap : Sahih-i Buhâri
Fasıl : HUNEYN SEFERi
Konu : Tâ`if Gazâsı
Hadis No:1634
Râvi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Başlık : PEYGAMBERiMiZiN EBÛ MUSA VE BiLÂL`E MÜŞDESi
Hadis : Gelen rivâyete göre şöyle demiştir:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem (Tâif seferinden dönüşünde) Mekke ile Medîne arasında Cirâne mevkiine nâzil olduğunda ben Resûlullah`ın huzûrunda bulunuyordum. Bu sırada Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e bir arâbî geldi. Ve:
“Bana verdiğin sözü hâlâ yerine getirmiyecek misin?” dedi.
Resûlullah: “Ganîmet malını yakında taksîm edeceğim, biraz sabredersen sevab kazanacağını sana müjdelerim!” buyurdu.
Bedevî arab: “ Bu müjdeleri bana vere vere çoğalttın” dedi.
“Bu bedevî verdiğim müjdemi reddetti, siz kabûl ediniz!” buyurdu.
Ebû Mûsâ ile Bilâl de: “Kabûl ettik!” dediler.
Sonra Resûlullah içi su dolu bir bardak, bir kap istedi. Bu kap içinde ellerini ve yüzünü yıkadı. (Ağzındaki bir miktar suyu da) buna ilâve etti. Sonra Ebû Mûsa ile Bilâl'e:
“ Bu sudan içiniz ve yüzünüze, göğsünüze sürünüz! Size müjde veririm,” buyurdu.
Ebû Mûsâ ile Bilâl de su kabını aldılar. Ve Resûlullahın emri vechile yaptılar. Resûlullahın kadını Ümm-i Seleme perde arkasından: “Oğullarım, o sudan ananıza da ikrâm ediniz!” diye seslendi.
Onlar da ondan bir miktar Ümm-i Seleme`ye ikrâm ettiler.
Cabir bin abdullah (r.a) rivayetle efendimiz sav
" satarken, satın alırken ve alacağını isterken müsamaha (hoşgörü) gösteren kimseye; allah rahmet eylesin. " buyurmuştur.
Ebu hureyre (r.A)'dan rivayet edildiğine göre efendimiz sav;
"Helak edici olan 7 şeyden sakınınız" buyurdu. Sahabeler ya resulullah!. Bu 7 şey nedir? Diye sordular. Resulullah sav;
1- allaha ortak koşmak
2- sihir yapmak
3- allahın haram kıldığı bir canı öldürmek islam hakkı ile öldürülen müstesna
4- riba (faiz) yemek
5- yetim malı yemek
6- düşmana hücum sırasında harpten kaçmak
7- zinadan ve zina iftirasına uğradıklarından haberleri bile olmayan kendi halinde kadınlara zina iftirası atmak buyurdu.
Abdullah bin ömer (r.a) 'dan rivayet edildiğine göre efendimiz (sav) "zulüm yapmak kıyamet günündeki karanlıklardır" buyurdu.
Dünyada zulmeden insan ahirette karanlıkta kalacak, bocalayacak, bocalaya bocalaya o yana bu yana yuvarlanacak ve küt diye cehennemi düşecek.
islamın sahih hadis kitaplarından buhari'nin emridir.
"233- enes şöyle demiştir:
ukl (veya ureyne) kabilelerinden bazı kimseler medine'ye geldiler. medine'nin (havası onlara iyi gelmediğinden) karınları ağrıdı. bunun üzerine hz. peygamber ssiiaüahu si-ybi w sefe^ onlara, yeni yavrulamış develerin süt ve idrarlarından içmelerini tavsiye etti. onlar da (zekat) develerinin bulunduğu yere giderek hz. peygamber'in saibüâhu emrini aynen yaptılar, zamanla iyileştiler. ..."
ebu hureyre'den edildiğine göre resulullah sav şöyle buyurarak,
" yüce allah şöyle buyurdu; ademoğlu bana noksan sıfat isnad ediyor. halbuki ona beni noksan sıfatla vasıflaması yakışmaz. Ve yine ademoğlu beni yalanlar, halbuki beni yalanlaması ona yakışmaz. Ademoğlunun beni noksan sıfatla vasıflaması benim çocuğum olduğunu söylemesidir. ademoğlunun beni yalanlaması ise, allah beni ilk yarattığı gibi tekrar yaratacak değildir demesidir."
resulullah (sav) ebu zer (r.a)'ha "ey ebu zer! bu güneş nereye gidiyor biliyormusun diye sorduğunda ebu zer; allah ve resulü daha iyi bilir! diye cevap verince allah resûlü; güneş gider, ta arşın altında secde eder (adetince doğudan doğmak üzere ) izin isterse ona izin verilir. (Ve doğudan doğar. Ve artik güneşin (adeti üzere ) secde etmeyi kastedip secdesinin kabul edilmemesi (yani batacağı yerden batmaması) ve (doğdugu yere gitmek için izin isteyip (doğdugu yere gitmek hususunda) o güneşe izin verilmemesi yaklaşmıştır.
Netice olarak ona; nereden geldinse oraya geriye dön denilir. Oda (çaresiz doğudan geldiği yörüngeyi takip ederek) batacağı yerden doğar. işte bu güneşin gitmesi , yüce allah'ın şu kavlinin manasıdır.
Güneş de, (günlük, mevsimlik ve yıllık de veranını tamamlamak için) kendisine ait bir karargâha doğ ru (on iki burcun her birinde) bir yerleşim için kendisine mahsus bir duraklama zamanı (olan kıyamet teki dürülme anı)na kadar (yörüngesinde) akıp gitmektedir. işte bu, (hesapsız ve kör bir tesadüfle değil) O (bütün varlıkları istediği şekilde yönetebilen) Aziz ve (onlardan istifadenin en verimli şeklini hakkıyla bilen) Alim’in (ayarlaması ve) takdiridir. Yasin 38 ayet.
işte bu güneşin batıdan doğması kıyametin geldiğinin nişanıdır.
Abdullah bin ömer (r.a) dan rivayetle rasülullah şöyle buyurmaktadır. "Bir kadın hapsedip ölümüne sebep olduğu kediden sebep cehenneme girdide azap edildi. Rivayet eden; allah efendimizin ne buyurduğunu daha iyi bilir diyerek, efendimizin şöyle
Buyurduğunu söyledi; o kadın kediyi hapsettiği zaman onu yedirmedi, içirmedi ve serbest bırakmadığından o kedi yer haşeratıda yiyemedi."
işte anlayın meseleyi karıncayı, biti ateşe atamazsın, ssuda boğamazsın. Biti elle öldüreceksin. islamiyet bir bite yapılacak muameleyi bile beyan ediyor bizlere.
Ebu said el huri'den rivayet edildiğine göre rasülullah sav " sahabelerime sövmeyiniz. Sizden biriniz uhud dağı kadar altın sadaka verse, sahabilerden birinin müd denilen ölçekle verdiğinin sevabına ve bunun yarısınada ulaşamaz" buyurdu.
Bu yüzden sahabelerin hiçbiri aleyhine konuşulmaz. Efendimiz onları haklı olarak kayırıyor.
Enes r.a rivayetle efendimiz sav'den işittim; allahu teala buyuruyor ki; ben bir kulumun iki gözünü kör etmekle imtihan ettiğimde o kul buna sabrederse, gözüne karşılık ona cennet veririm.
ibn-i, ömer (r.a)dan rivayete göre efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur;
Muhakkak ki allah(-u teala kıyamet gününde şanına yakışır şekilde ) mü’min'e yaklaşır, üerine kanadını koyar, ve onu örtüp, (korunması altına aldıktan sonra;) "falan günahı biliyor musun? falan günahı biliyor musun?" diye (işlediği günahları, bir bir) sorar.
Mü’min (her defasında);"evet ya rabbi!"
Neticede mevla teala, Mümine günahlarını itiraf ettirip, münin artık kendisinin muhakkak helak olduğunu hissettiğinde,
Allah-u teala: "(ey kulum!) dünyada iken günahlarını görmezden gelmiştim, bügün de onları senin için bağışlıyorum" buyurup, iyiliklerinin kitabı verilir.
Bunun gibi günahlarını dünyada gizleyen kulların, allah tarafından affedileceği belirtilen bir çok hadis vardır . işte bu yüzden (her ne kadar günah işlemememiz gereksede) günah işlediğimizde günahlarımızı kimseye anlatmadan sadece bizim ve allah arasında kalması gerekir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor;
" kadın, hamileliğinden doğum yapıncaya ve bebeği memeden kesinceye kadar allah yolunda hudutlarda nöbet bekleyen mücahit asker gibidir. Eğer bu safhalarda ölürse, ona şehit mükafatı ve sevabı vardır.
Efendimiz (sav) müslimde geçen bir hadiste şöyle buyurmuştur: "Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız ayakkabısını çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfret olundu."
ibni abbas radiyallahu anhümadan rivayetle efendimz sav şöyle buyurmuştur;
Deve içişi gibi bir solukte suyu içmeyiniz. ikişer, üçer nefeste içiniz. içtiğiniz zaman besmele çekiniz. Kabı ağzınızdan kaldırdığınız zaman allaha hamd edin.
(Tirmizi)
Ebu saidil hudri radiyallahu anh'dan rivayetle efendimiz sav buyurmuştur ki;
"Kıyamet günü adama dağlar gibi haseneler tabi olur ve der ki: bunlar nereden? Denilir ki: çocuğunun istiğfarından.
Canlıların ölüler için dua etmesinde ve hayır yapmasında ölüler için menfat vardır.
