Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
işte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
O gün onlardan her birinin işi başından aşkındır.
O gün birtakım yüzler parıldar;
Güleçtir, müjde almıştır.
Birtakım yüzler de o gün toza toprağa bürünmüş;
Kapkara kesilmiştir.
işte bunlar inkârcılardır, günahkârlardır.
Yüzünü ekşitip başını çevirdi.
Görme engelli o kişi geldi diye.
Ama Sen nereden bileceksin, belki o kendini arındıracaktı.
Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Sen ise kendini her bakımdan ihtiyaçsız görenle ilgileniyorsun.
Onun arınmamasından sen sorumlu tutulmayacaksın ki!
Gönlünde Allah korkusu taşıyarak koşup sana geleni umursamıyorsun!
Hayır! Şüphesiz bu âyetler birer öğüttür.
Dileyen ondan öğüt alır.
O, mukaddes sayfalardadır;
Yüce makamlara kaldırılmış, tertemiz sayfalarda.
Seçkin ve erdemli elçilerin ellerinde.
Kahrolası o insan! Ne kadar da nankördür.
--spoiler--
Hayır! Kim özü muhsin iyilik dolu olarak yüzünü Allah'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller.
iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. işte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır. Bakara 177
Andolsun ki sizleri biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! (2/Bakara 155)
Allah sizin aranızdan cihad edenleri ve sabredenleri açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/Âl-i imran 142)
Andolsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. (Savaş meydanına) bakıp dururken gördünüz işte onu. (Niçin savaş meydanına atılmıyor da kaçıyorsunuz?) (3/Âl-i imran 143)
► Muhammed, yalnızca bir resûldür. Ondan önce de resûller gelip geçti. O öldüğünde ya da öldürüldüğünde topuklarınız üzerine gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim de topukları üzerine (dininden ya da yaptığı salih amelinden) dönerse Allah’a zarar veremeyecektir. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. (3/Âl-i imran 144)
Anne babasına, “Yeter be! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken beni yeniden dirilip çıkmakla mı tehdit ediyorsunuz?” diyen kimseye anne babası, Allah’tan yardım dileyerek, “Yazı sana! inadı bırak da imana gel. Kuşkusuz Allah’ın vaadi gerçektir” demekteler. O ise, “Bu eskilerin masallarından başka bir şey değil” cevabını vermektedir.
işte kendilerinden önce gelip geçen insan ve cin toplulukları ile birlikte bunlar hakkında Allah’ın azap sözü gerçekleşmiştir. Onlar gerçekten kaybedenlerden olmuşlardır. (Ahkaf 17-18)
Kendilerinde olan iyi hâli değiştirmedikçe, şüphesiz ki Allah, bir kavme olan nimetini değiştirmez. Fakat Allah, bir kavme (kendi isyanları yüzünden) kötülük dilediği zaman, artık onu geri çevirecek kimse yoktur. Onların (Allah’ın) dışında bir koruyanı/idare edeni de yoktur. (13/Ra'd 11)
"O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız O'nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir."
Ey inananlar, Allah için daima doğru hükmedin, adalete tam uygun tanıklıkta bulunan ve bir kavme olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsindende haberdardır. Bu ayeti ergenekon, balyoz kumpasinda akplilere çok hatirlattim ama kalpleri kararmış, gözlerine perde kulaklarina da ağırlık binmişti. Allah ıslah etsin bunları.
Onlar ki, dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar, bugüne kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün onları öyle unuturuz.
"Ne olurdu, sizden önce helâk edilen nesiller içinde iman, sâlih amel ve güzel ahlâk gibi faziletler sahibi ve Allah yanında kalıcılığı olan değerleri gâye edinmiş bazı insanlar bulunsaydı da, yeryüzünde bozgunculuk çıkmaması için çalışsalardı! Ne yazık ki, onların içinde bu vazîfelerini gereği gibi yaptıkları için kurtardığımız pek az kimse oldu. Zâlimlere gelince, onlar sadece içine dalıp gittikleri dünyevî zevk u safânın peşine düşüp şımardılar ve hep günah işlemekle meşgul oldular." Hud suresi 116
"Bazı kimseler var ki, dünya hayatına dâir sözleri senin hoşuna gider. Üstelik o, pek azılı bir düşman olduğu halde kalbindekine, sözünün özüne uygunluğuna Allah’ı da şâhit tutar.
Arkasını dönüp gidince veya bir işin başına geçince yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekinleri ve nesilleri helak etmek için koşturur durur. Oysa Allah, bozgunculuğu asla sevmez." (Bakara 204-205)
﴾17﴿ Anne babasına, “Yeter be! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken beni yeniden dirilip çıkmakla mı tehdit ediyorsunuz?” dedi, anne babası Allah'a sığınarak “Yazık sana, inadı bırak da iman et. Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir” dediler. O ise, “Bu eskilerin masallarından başka bir şey değil” dedi.
﴾18﴿ işte kendilerinden önce gelip geçen insan ve cin toplulukları ile birlikte bunlar hakkında Allah’ın azap sözü gerçekleşmiştir. Onlar gerçekten kaybedenlerden olmuşlardır.(Ahkaf 17/18)
--spoiler--
Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
--spoiler--