bugün

Bir sahneyi hatırlatayım filmden;

çocukcağızın birisi yolda koşarken düşer (istanbul'da tabi ki bu yol), kalkmaz, ağlamaya başlar. O sırada sokağın bir ucundan 3 eleman dahil olur sahneye; Kungfu ustası gibi giyinmiş bir Çinli (komünist pezevenk), kovboy kıyafetleriyle bir Amerikali (emperyalist bu da, evet anladık), bir de kalpaklı paltolu Rus, alnında kızıl yıldız tabi ki (aha bu da komünist demek ki). Bu "Fantastik üçlü" çocuğu alaya almaya, durduk yere düşmüş bir çocuğa gülmeye başlarlar (kadroya bak allasen, olaya bak, anlatımdaki inceliğe kurban ol). Ta ki cüneyt arkın (cucu) ve yavuklusu köşeden görünüp, Cucu bunlara buzzz gibi bir bakış atana kadar. çocuk alınır, "ülkü eczanesi"nde yaraları sarılır. Ufak tefek ajitle sahne biter.

Böyle bir filme "Stalinist eleştiri" gözüyle bakabilmek filmi yok saymaktır, ekmeğe yağdır. Bu film, insanlar Sovyetlerdeki insan hakkı ihlallerini anlasınlar diye yapılmış falan değil, basbayağı özellikle düşük zekanın zalimliğine oynayan bir bombadır. Amaçsızca, sadece para kazanmak için, dönem ruhu gözünde tutularak yapılmamıştır yani diyorum.

Aynı Cüneyt Arkın'in diğer filmlerindeki teorik yüksekliğini açıklayamazsınız yoksa, yönetmenin tavrıyla falan da açıklanmaz durum, para kazanmakla da. O kadar kolay değil. Kasıt var burada, alenen siyasi, sinsi bir hamle var.

Maraş'ın tetiğini çeken olaylardan birini de Mehmet Ali Birand'ın (şimdi birisi de "Senin referansın da bu herif mi?" demesin allasen, biliyorum neyin ne olduğunu) 12 Eylül'ünden öğrendiğim kadarıyla anlatayım;

Maraş zaten gergin, bir tarafın bariz üstünlüğü yok. Maraş'ın bir sinemasında (belki de tek sinema salonu) oynayan ve bir süre daha oynaması gereken Yesilçam aşk filmi anlamsızca değiştirilmiş, birdenbire, durduk yere bu film oynatılmaya başlanmış. Ve bu durum belediye anonsuyla duyurulmuş. şehrin bütün faşist militan kadrosu sinemada. Tek hareket kalıyor geriye, sinemaya ses bombası atılması. Tabi ki bir ülkücü tarafından (Ökkeş Kenger).

Bütün ocağı bir sinema salonunda toplayacak bir film çekmek? hmm...
bu filmden birkaç sahne gördüm. allahsızlığı yayma daire başkanı diye bir kişiye, kadının biri, evlilik dışı çocuk yapanlara şu kadar para veriyoruz ama hala evlilik denen şeyi engelleyemedik diye dert yanıyordu.
saçma ve komik olmasına rağmen zamanında insanları başkalarını öldürecek kadar gaza getirmiştir.
daha yeni izleyipte gülmekten kırıldıgım film diger taraftan insanların nasıl boyle bi filim gazına gelipte ortalıgı yakıp yıktıgı insanlar öldügü ve öldürüldügü(maraş katliamı).olay örgüsü sadece düşman komünisim onların kurtarıcı turan olarak göstermiş sovyetler cöktü halen niye turan fikri gerçekleşmiyo sorusu sorulan cevap olarakta turan illerinde yaşayan türklerin ruslarla daha içli dışlı olması dogal gazından tum ithalat ve ihracatına %80 nı ruslarla yapması turan fikrinde bir sıkıntı oldugunun göstergesi. bi taraftan oyle bi durum olduysa ülkücüler nıye sovyetlere saldırmadı da maraştakı alevi mahallerine saldrdı yoksa sovyetlerin kurucuları aleviler miydi dedirten film
dunyanın neresınde olduguna gore baglı olan bir durumdur. su anda istanbula göre altıbucuk saat sonra dogacaktır. gunes dogudan dogup batıdan battıgı için istanbuldan daha doguya gıdıldıkce bu sure daha kısalır batıya gıttıkce daha da uzar.
yani saygılı olayım farklı inanç ve ideolojilere diyorum ama böyle filmleri izlediğimde yobaza yobaz, faşiste faşist demekten alamıyorum kendimi.

can dündar'ın "nazım" belgeseli o dönemki sovyetlerdeki türk köylerinden de bahseder. evet, camiler yıkılmış ve bazı geleneksel-dini öğelerin önüne geçilmiş, insanların dini bayramlarını kutlamaları engellenmeye çalışılmıştır sovyetlerde. tıpkı türkiye'de yakın bir zamanda kürtçe isim koymanın yasaklandığı gibi (şu an hala yasak mı bilmiyorum) orda da türkçe isim koymak yasaklanmıştır.

ama bu kadar da saçma ve ileri şekilde de değil yani. biz izliyip gülyoruz ama insanlar inanıyor bunları izleyince!

insanlar açıklayamadıkları şeyleri anlamlandırmak ve güçsüzlüklerini gizlemek için inanırlar tanrıya bir yerde. sosyalist bir toplumda bilim ilerleyecek, sınıf çatışması kaynaklı maddi güçsüzlük azalacaktır (sovyetlerde ne kadar yapılabildiği ayrı bir konudur, ben teoriden bahsediyorum), böylece insanların yobazlıkları da zamanla silinecektir zaten. bunu sağlamak için insanları zorlamak bu kadar gerekli miydi, din temelli kültürel davranışlar sovyetlerin bütünlüğüne ne kadar tehditti, bunlara cevap vermek için bilmemiz gereken çok şey var...
1977 yapımı bir mehmet güneş filmidir. konusu, kırım'da dönemin sovyet yönetiminin sistemli olarak güttüğü asimile politikasından kaçıp türkiye'ye gelen bir kırım türkü ailenin macerasına dairdir. 1977... her gün sağlı sollu gençlerin katledildiği ideolojik kamplaşmanın zirve yaptığı dönem. ve elbette yerli sinemanın da... bir yanda sinematek etrafında toplanan ulusalcı-devrimci sinema, diğer yandan mttb etrafında kümelenen milli-akıncı sinema. bir sinema akımından ziyade ideolojinin komik düzeysizliği ile yönlendirdiği üniversite öğrencisi gençlerin yaptıkları sinemadır. içerik olarak bomboştur, sinema değeri neredeyse sıfırdır. Ancak ülkede yol açtıkları sosyal patlama açısından 12 Eylül Darbesi'ne giden ateşin fitilini yakan filmdir. Daha çekim aşamasında filmin oyuncuları tehdit edilmiş, oynayanlar solcular tarafından oynamamaya, oynamayanlar ise sağcılar tarafından oynanamaya zorlanmıştır. nitekim bazı oyuncular da oynamak istememiş ve tuhaf bir şekilde tehdit ve şantajla zorla oynamaya ikna edilmiştir. filmin çekimleri de o dönem istabul'daki kurtarılmış bölgelerin ülkücülere ait olduğu söylenen semtlerde yapılmıştır. film çekildikten sonra stüdyo aşamasında devrimci gençler tarafından çalınmış ve yakılmıştır. ancak açıkgöz yapımcılarının film bobini yerine başka bir film koymasıyla bu operasyondan kurtulup yalapşap bir şekilde kurgulanıp vizyona girmiştir. filmin drama değeri asla gündeme getirilmemiş izlenmesi ya da izlettirlemeesi tamamen ideolojik baskılar neticesinde ortaya çıkmıştır. nitekim film maraş'ta gösterilirken çiçek sineması bombalanmış ve meşhur maraş olayları başlamış ardından kenan evren ve saz heyetinin el koyduğu meşhur darbe gelmiştir. film çekim ekibi yurtdışına kaçmış ve uzun yıllar geri dönmemiştir.
soru cumlesi. valla ne kadar dogudaysaniz, o kadar erken dogar diye de cevaplanmasi gerekir.
(bkz: gunes ne zaman dogacak/#4308649)
Filmin Vermek istediği anafikir. Sağcısı da Solcusu da Siz kardeşsiniz sizler birbirlerinizi yerken Çıkarları Rusu ve Amerikalısı kazanıyor demektir.

Bu filme Faşizan film diyenler ya Sovyet yalakası, Kendini Türkiye Vatandaşı değil de Sovyet sananlardır ya da beyinsizlerdir.

filmin sovyetlerde yapılanları gösterdiği sahnelere götten sallama diyenler ise bir başka eğlenceliktir.Sovyet köpekler zaten Türklere de hiçbir şey yapmadı film götünden uydurmuş oysa burada yapılmışını Alsın stalinist Şerefsizler bir tarafına soksun.

(bkz: Kırım sürgünü)

Milyonlarca Türk'ü ben katlettim zaten, ben yerinden ettim. Sovyetler etmedi.

Sadece kırım mı?

Ahıskalılar?
Örnekleri uzatalım mı?

uzatmayalım.

Sizin Gomanizm, Liberalizm paravanıyla Türk'e olan kininizi bilmeyen yok.
Keşke Türk adı bütün dünyadan silinse.
Stalin ne yapmışsa iyi yapmış.
filmle ilgili bir karakter olarak;
(bkz: allahsızlığı yayma kürsüsü başkanı)
1977 yapımı Sovyetlerin Kırım Türkleri'ne uyguladığı asimile politikalarını konu eden film. Filmin bir diğer özelliği Maraş katliamı olaylarının bu filmin gösterildiği bir sinema salonuna bomba atılarak başlamasıdır. Günümüzde malesef bazı kesimler nerdeyse Maraşta yaşanan acı olayların tek sorumlusu olarak bu filmi gösterme niyetindedirler.

Özellikle aşırı sol görüşlü bazı arkadaşlar filmi faşist filmi, yobaz filmi diye yaftalamaları ise içler acısıdır. Zira sovyetlerin uyguladığı asimile politikalarının vermiş olduğu sonuçlar bugün türki cumhuriyetlerin çoğunda görülmektedir. Ama asıl vahim olan bazı arkadaşlarımızın sırf ideolojileri uğruna bu olayları görmezlikten gelmeleridir. Zira bu cehaleti kendilerinin hiçbir asimilasyona veya zorunlu göçe tabi tutulmamamalarına veriyorum.

Kendileri o dönemler Türkiye'de değilde kafkasya veya Rumeli'de olsa idiler o zaman görüşleri çok başka olurdu. ideolojilerden arınmış objektif bir bakış açısı ile izlenildiğinde gerçektende dönemine göre güzel bir yapımdır.
şimdiki adıyla ökkeş şendiller, eski adıyla ökkeş kenger'in gösterimin yapılacağı salona ses bombası koyduğunu cümle alem bilir.

ha sorunuzu cevaplayalım.

- güneş ne zaman doğacak?
- üretenin biz, yönetenin de biz olduğu günler geldiğinde.

faşizmi döktüğü kanda boğacağız diye bir söz var bir de.
o geldi aklıma!
alp giray ve cucunun, gemiden denize atlayarak türkiyeye iltica ettiği sırada; karaya ayak basar basmaz çalan çırpınırdın karadeniz türküsü eşliğinde, hasret kaldıkları yurdun taşını toprağını öpmeleri ve askerine sarılmaları, hissiyatlı her türk gencini ağlatmaya kafidir.
ilgilenenlere, işte beni benden alan sahneleri: (özellikle 4.dk dan sonra)
http://www.youtube.com/watch?v=BuCy20hq4R4
filmi geçtim.

(bkz: vakti geldiği vakit doğacaktır)
aklı başında olan herkesin izlemesi gereken filmdir. izledikçe kahkaha atmanız(allahsızlığı yayma kürsüsü), kahkaha attıkça yerlere yatacağınız, kahkaha krizinden sonra üzüleceğiniz filmdir.

bu filmi izleyip bir insan nasıl böylesine delice gaza gelir, nasıl kendinden geçer, nasıl vahşileşir?

ayrıca oya aydoğan'ın filmde ısrarla kaval çalmaya çalıştığı sahnedir *
filmde, cüneyt arkın ve oya aydoğan'ın zorla (tehtitle) oynatıldığı söylenmektedir.
işte efsane film... Türk milliyetçilerinin tek filmi... Bir ikincisi hiç olmadı.

"Güneş Ne Zaman Doğacak"

Yazık ki bu filmin arkasında kimse duramadı. Çekenler bile...

Bu film Türkiye'de büyük yankı uyandırdı. Cüneyt Arkın oynaması için zor ikna edildi. Kendisi Kırımlı bir ailenin çocuğuydu ve rahmetli babası vasıtasıyla kabul etti. Çünkü o zamanın Türkiye'sinde aktörler ve oyuncuların geneli sol fikirlerin tesirindeydi, 1 Mayıs mitinglerinde ellerinde pankartlarla yürüyorlardı. Bu film tektir, benzeri çekilmemiştir.

AHMET ŞAFAK
amatörce çekilmiş olmasına rağmen filmin vermek istediği duygu yoğunluğuna sahip kişilerin bayağı bir etkilendiği eserdir.

maraş ile ülkücüler ile olan ilgisi bir yana...

türkiye'ye iltica etmek zorunda kalan 2 türk'ün ülkemize geldiğinde karşılaştığı tablo ile hayallerindeki türkiye'nin ne derece farklı olduğu aşikardır.

mesela, sabah namazında caminin dolmaması,sinemalarda pornografik filmlerin gösterilmesi ya da kıraathanelerde kıraat eyleminin yapılmaması. 70'li yıllarda insanların sağ-sol diyerek birbirlerini öldürmesi karşısında ise şu söz söylenir:

-ölen de türk öldürülen de... bu kavga niye?
Kamuoyunun modern zamanlarda nasil hic konusmadigini, hic tartismadigini, yapiminda bir sorumlu nasil aramadigi anlasilamayan film.

Yahu su kadar diyim sen anla, orhun film diye bir sirket cekmis bu filmi. Cektigi tek film.

Yaziyla bir, rakamla 1 film. Sirketin ismi de orhun film.

Hic mi kafalarda bir sey olusturmaz bu? Neden konusulmaz?

Hic anlamis degilim.

Kesinlikle midnight express kadar basit bir sey olmamakla beraber onlarca kisinin canina mal olmustur.

Insallah cok gec olmadan musebbiblerinin ustune gidilir.
Sozde turkleri sahiplenmek icin cekilmis bu film maraş katliamına sebep oldu. Yuz kisiden fazla insan oldu.

Maras katliaminin sebeplerini okuyun, ondan sonra yuzsuz yuzsuz hala bu filmi "sovyetlerin bize yaptigi zulmu iyi seyapmis" diye ovun cok istiyorsaniz.
Çekimleri çok kaliteli olmasa da 80 öncesi döneme sağ cenahtan bakış açısı geliştiren Cüneyt Arkın ve Oya Aydoğan'ın başrollerini paylaştığı internette bulunabilecek film.
muhtemelen sabaha karşı.
daha demin izlediğim ve çok etkilendiğim film.
Güneşin doğuşunu beklemeye kalınmışsa akıllara 'ya deli divane olmuşum ben ya' sözünü getiren acı ama gerçek sorudur,artık uyunulması gerektiğini anlatır.