güne bir şiir bırak

entry52 galeri9
    52.
  1. bütün pencerelerde bekleyen benim, ve
    o çalmayan bütün telefonlarda
    aylardır konuşanda.

    kabul.
    birkez yolda karşılaşalım
    onunlada avunacağım..
    adımı sesinden duymaktan vazgectim,
    sesini duysam susacağım.
    yel esiyor.. ama değirmen dönmüyor.
    kuraklık bu,
    adın ekmeğe dönmüyor.
    0 ...
  2. 51.
  3. Mor bir kalem gelecek siz hepiniz uyurken,
    Düşmanlar öldü diye mışıl mışıl uyurken,
    Bir denizi kümesin duvarına çizecek,
    Ben boğulunca defterler üzülecek,
    Öğretmenime kızdım, kıskansın seni nokta,
    Sana nişan takmadım, ama gücenme virgül,
    Çünkü bu şiirim virgülle bitecek,
    0 ...
  4. 50.
  5. agzı tıka basa dolu pastırma,
    içe dışa başa kıça kar yağıyor,
    ona buna şuna buna laga luga etme,
    buralara oralara ar yagıyor.

    pedro shimose
    0 ...
  6. 49.
  7. kışın açan bir beyaz gül,
    meydan okur ya soğuğa:
    var olmuştur bir kere;
    vurulmuştur mührü varlığa.
    işte öyle meydan oku kedere!
    tebessümün, bayrağın olsun:
    direğinin dibinde, zalimin kara kalbi;
    başında, sulha açılan bir pencere.
    yazsın üstünde;
    biz, barışın hayaliyle yaşadık.
    0 ...
  8. 48.
  9. Yolcu!
    Heybende neler var?
    Sevgi ile vefakârlık!
    Başka?
    Ahlak ile samimiyet.
    Daha?
    Bitmeyen bir fedakârlık.
    Bana,
    "Babanı bir kelime ile anlat." deseler;
    "Baba." derim.
    Öyle yalın, öyle sade...
    Çünkü heybesi büyük;
    Sayamayacağım kadar hasleti var.
    Evet,
    O bir yolcu;
    Kendisini sevdiklerine adayan.
    0 ...
  10. 47.
  11. Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
    Kırlara yayılan ilkbahar gibi.
    Kalbim her dakika hızla çarpardı,
    Göğsümün içinde ateş var gibi.

    Bazı nur içinde, bazı sisteydim,
    Bazı beni seven bir göğüsteydim,
    Kâh el üstündeydim, kâh hapisteydim,
    Her yere sokulan bir rüzgâr gibi.

    Aşkım iki günlük iptilâlardı,
    Hayatım tükenmez maceralardı,
    içimde binlerce istekler vardı,
    Bir şair, yahut bir hükümdar gibi.

    Hissedince sana vurulduğumu,
    Anladım ne kadar yorulduğumu,
    Sâkinleştiğimi, durulduğumu,
    Denize dökülen bir pınar gibi.

    Şimdi şiir bence senin yüzündür,
    Şimdi benim tahtım senin dizindir.
    Sevgilim, saadet ikimizindir,
    Göklerden gelen bir yadigâr gibi.

    Sözün şiirlerin mükemmelidir,
    Senden başkasını seven delidir.
    Yüzün çiçeklerin en güzelidir,
    Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.

    Başını göğsüme sakla sevgilim,
    Güzel saçlarında dolaşsın elim.
    Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim,
    Sevişen yaramaz çocuklar gibi...

    -sabahattin ali
    1 ...
  12. 46.
  13. Ayaklarının altında görmedim cenneti,
    Merhametinde gizli.
    Şefkatle örülmüş bir hırka gibi
    Sarıyor şimdi beni.
    Senin evinde gurbetteyim.
    Korkudan umuda hicretteyim.
    Sen öğrettin bana vazgeçmemeyi.
    Sabıra sarıldım bekliyorum
    Bu dünyadaki ilk öğretmenimi.
    1 ...
  14. 45.
  15. Beni hor görme gardaşım
    Sen altınsın ben tunç muyum
    Aynı vardan var olmuşuz
    Sen gümüşsün ben sac mıyım

    Ne var ise sende bende
    Aynı varlık her bedende
    Yarın mezara girende
    Sen toksun da ben aç mıyım

    Kimi molla kimi derviş
    Allah bize neler vermiş
    Kimi arı çiçek dermiş
    Sen balsın da ben çeç miyim

    Topraktandır cümle beden
    Nefsini öldür ölmeden
    Böyle emretmiş yaradan
    Sen kalemsin ben uç muyum

    Tabiata Veysel aşık
    Topraktan olduk kardaşık
    Aynı yolcuyuz yoldaşık
    Sen yolcusun ben baç mıyım
    0 ...
  16. 44.
  17. “Ölüyorum tanrım
    Bu da oldu işte.

    Her ölüm erken ölümdür
    Biliyorum tanrım.

    Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
    Fena değildir..

    Üstü kalsın..”
    Cemal Süreya, Sevda Sözleri
    0 ...
  18. 43.
  19. Ben sana aşığım, kuytu yalnızlığıma
    Otuz iki dişinle gülüşüne ve dönüp gidişine

    **anlık ilhamla yazdığım şiir. aşk komik geliyor bana
    1 ...
  20. 42.
  21. vur hadi bir hamle ile çek tetiği,
    yok olan kalp ağrı duyar mı hiç kanar mı.

    sensizlik ölümden bile zor
    her gün her gün ölmek gibi
    acısı c-çok devası yok
    sensin devası ilaç gibi
    gittiğinde kalbimi de aldın
    bak bende bir hiç bıraktın
    sen bensiz olursun ben sensiz yarım kaldım.
    0 ...
  22. 41.
  23. 40.
  24. 39.
  25. Yağ olmuş şu kadar, banane
    Benzin olmuş bu kadar, kime ne
    Fatura geldi kol kadar,bize ne
    Dolar olmuş kaç lira, sanane
    Çıkar lan telefonu ibne oğlu ibne
    1 ...
  26. 38.
  27. Eğer yarın dibe vursaydım beni gene sever miydin,
    Eğer güzel kokmasaydım gene bana sarılır mıydın,
    Eğer benzden tekrar bir hurdaya geçseydim bazı arkadaşlarım gibi ortadan kaybolur muydun,

    Eğer vurulsaydım ve canım yanıyor olsaydı yanımda olur muydun,
    Eğer çalışmamız gerekseydi bana yardım etmek ister miydin,
    Eğer çıkıp zencinin birinin kafasını uçurup sakince arabamla uzaklaşsaydım bununla ilgili ne düşündüğünü bilmek için soruyorum bunları,

    Eğer burger kingde hamburger satıyor olsaydım beni arkadaşlarına anlatmaktan utanır mıydın,
    Yatakta dilimi kullansam bu hoşuna gider miydi,
    Eğer sana bir aşk mektubu yazsaydım bana karşılık verir miydin,
    Baban benim bir serseri olduğumu öğrenseydi beni tercih eder miydin,
    Sana bakıyorum da o pantolonun içine nasıl girdiğini anlamaya çalışıyorum,

    Eğer başka bir hatunla birlikte olsaydım ve birisi bunu görseydi,
    Ve sen bana bunu sorduğunda onun ben olmadığımı söyleseydim,
    Bana inanır mıydın yoksa beni terk mi ederdin,
    Aramızdaki bağ ne kadar güçlü
    Eğer bu senin beni terk etmene yetiyorsa,

    Bizler sadece insanız sevgilim hatalar yapabiliriz,
    Seni şişman bir çocuğun çikolatalı pastayı sevdiği gibi seviyorum,
    Şimdi ufak bir içki alabiliriz biliyorsun nightcap,
    Ve Gidip her ne istiyorsan onu yapabiliriz,
    neyi sevdiğini çok iyi biliyorum.
    2 ...
  28. 37.
  29. suz-i dilâra

    ben yaşın on sekizinde
    delilikler divanelikler ettim
    fındık fıstık yükledim şileplere
    çımacılarla gün kavşağına gittim

    senin bildiğin işler
    benim bildiğim işler değildi
    ben her tanrının günü
    kırlarda gezindim

    ben yağmur sularıyla yaşadım oluklarda
    toprağın içine geçtim
    dört mevsim kapında ben
    ağaç gibi bekledim

    bendim nehirden su taşıyan
    odun yaran ormanda
    ıslık çalarak şehre
    üzümcülerle giren bendim

    benim aklımdan geçenler
    senin aklından geçenler değildi
    ben 10 yıl istanbul’da
    sensiz ayak teptim

    ben yaşın on sekizinde
    bir hayli serüven geçirdim
    ismimi yazdım vapurlara
    delilikler divanelikler ettim.

    salâh birsel
    (1919-1999)
    3 ...
  30. 36.
  31. bazı özlemler

    dağlara vardık
    herbirimizin elinde gözleri ışık saçan birer deve
    düşündük ayaklara düşmüş kıymetlerini iade ettik
    sandık
    dervişlerin

    modern salonlar koltuk takımları büfeler
    baş köşede sadece bakılan bir şamdan gümüş bir sürmedenlik
    düşündük ayaklara düşmüş kıymetlerini iade ettik
    sandık
    anne çehizlerinin

    sevgililer kapadı toprağını
    çocuklar ne kadar hırçın
    alışverişten dönüyorlar geceleri
    babalar gözlerini dikmiş sanki kutsuyorlar şişeleri

    hepsi bir tek haftada değişebilir:
    dağa gerçek bir gezi
    ellerde yekpare bir deve sakin tabii renkte gözleri
    dervişlik kılık kıyafetten ayrılalı beri
    kim bilirse ki alıp verilen soluklar yalnız değil
    herşey bir tek haftada

    başla deyince başlayabilir
    evler eşyaları atıp insanları çağırabilir
    bir bakarsın ki kadınlar gizlice hafifçe sürmeli gözleri

    sevgililer yayar topraklarını
    delikanlılarda
    boyunlara kadar kızartan damarların
    açılır ilmikleri

    bir vakit diye anlatılır o zaman
    dağ ve şehir diye bölünmüştü insan
    o dar buran gavur giysiler
    içlerinde kopralar göğüsleri sıkılıp duran
    ayaklar cepler kafanın içi, elin edip tuttuğu bir mezbele
    bir tek kalp temizce ve sinmiş
    taşırdı kamburu taşırdı kamburu

    bir vakit gelse de acıyla / hatırlansa zorbela /
    anlatılsa

    cahit zarifoğlu
    0 ...
  32. 35.
  33. Ey sürüden arkaya kalmış yiğit
    Arkadaşın gitti haydi sen de git
    Bak ne diyor ceddi şehidin işit
    Haydi git evladım uğurlar ola
    Haydi git evladım açıktır yolun
    Zalimlere karşı bükülmez kolun
    Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
    Uğurun açık olsun uğurlar ola.

    Eşele bir yerleri örten karı
    Ot değil onlar dedenin saçları
    Dinle şehit sesleridir rüzgarı
    Haydi git evladım uğurlar ola
    Haydi git evladım açıktır yolun
    Zalimlere karşı bükülmez kolun
    Bayrağı çek on safa geçmiş bulun
    Uğurun açık olsun uğurlar ola
    Haydi levent asker uğurlar ola

    Yerleri yırtan sel olup taşmalı
    Dağ demeyip taş demeyip aşmalı
    Sende ki coşkunluğa er şaşmalı
    Kahraman askerim uğurlar ola
    Haydi git evladım açıktır yolun
    Zalimlere karşı bükülmez kolun
    Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
    Haydi levent asker uğurlar ola
    Haydi git evladım uğurlar ola.

    Mehmet Akif Ersoy
    0 ...
  34. 34.
  35. bazı özlemler

    dağlara vardık
    herbirimizin elinde gözleri ışık saçan birer deve
    düşündük ayaklara düşmüş kıymetlerini iade ettik
    sandık
    dervişlerin

    modern salonlar koltuk takımları büfeler
    baş köşede sadece bakılan bir şamdan gümüş bir sürmedenlik
    düşündük ayaklara düşmüş kıymetlerini iade ettik
    sandık
    anne çehizlerinin

    sevgililer kapadı toprağını
    çocuklar ne kadar hırçın
    alışverişten dönüyorlar geceleri
    babalar gözlerini dikmiş sanki kutsuyorlar şişeleri

    hepsi bir tek haftada değişebilir:
    dağa gerçek bir gezi
    ellerde yekpare bir deve sakin tabii renkte gözleri
    dervişlik kılık kıyafetten ayrılalı beri
    kim bilirse ki alıp verilen soluklar yalnız değil
    herşey bir tek haftada

    başla deyince başlayabilir
    evler eşyaları atıp insanları çağırabilir
    bir bakarsın ki kadınlar gizlice hafifçe sürmeli gözleri

    sevgililer yayar topraklarını
    delikanlılarda
    boyunlara kadar kızartan damarların
    açılır ilmikleri

    bir vakit diye anlatılır o zaman
    dağ ve şehir diye bölünmüştü insan
    o dar buran gavur giysiler
    içlerinde kopralar göğüsleri sıkılıp duran
    ayaklar cepler kafanın içi, elin edip tuttuğu bir mezbele
    bir tek kalp temizce ve sinmiş
    taşırdı kamburu taşırdı kamburu

    bir vakit gelse de acıyla / hatırlansa zorbela /
    anlatılsa

    cahit zarifoğlu.
    1 ...
  36. 33.
  37. Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
    Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
    Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
    Salonlar piyasalar sanat sevicileri
    Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
    Yakanda bir amonyak çiçeği
    Yalnızlığım benim sidikli kontesim
    Ne kadar rezil olursak o kadar iyi.

    Kumkapı meyhanelerine dadandık
    Önümüzde; altınbaş, altın zincir fasulye pilakisi
    Ardımızda görevliler hızır paşalar
    Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
    Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
    Çöpçülerin elleriyle okşardım seni
    Yalnızlığım benim süpürge saçlım
    Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

    Baktım gökte bir kırmızı, bir uçak
    Bol çelik, bol yıldız, bol insan
    Bir gece sevgi duvarını aştık
    Düştüğüm yer öyle açık seçik ki
    Başucumda bir sen varsın bir de evren
    Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
    Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
    Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.

    Can Yücel
    1 ...
  38. 32.
  39. Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
    Yürürüz başkentin sokaklarında

    Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
    Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma

    Ayrılık lafları etme sevgilim
    Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa

    Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
    Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da

    Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
    Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa

    işimiz mi yok, şu Akay'a sapalım istersen
    istersen garson girelim ilkyazın gazinosuna

    Börekçi! diye bağır istersen şurda
    Kısmet çıkar -sanırım- Emek'te oturan kıza

    Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
    Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?

    Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
    Madrid'te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
    Londra'da

    Seversin mi beni, doğru söyle ama? - Sigara?
    Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca

    inan Selimiye'nin minareleri gibisin
    Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya

    ''CEMAL SÜREYA''
    0 ...
  40. 31.
  41. Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak.
    unutma! Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak...

    Nazım Hikmet Ran.
    0 ...
  42. 30.
  43. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    (Kaldırımlar) n.f.k
    0 ...
  44. 29.
  45. Seyyah oldum gezdim gurbet elleri
    Kar etti canıma yeter ayrılık
    Anlatayım başa gelen halleri
    Ölümden çok çektim beter ayrılık

    Gurbet eli bizim için yapmışlar
    Çatısını çok muntazam çatmışlar
    Ölüm ile ayrılığı tartmışlar
    Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık

    Karacoğlan der ki telkin verincek
    Ötüşür bülbüller gonca gülüncek
    Ben burda yar orda böyle kalıncak
    ister ölüm olsun ister ayrılık.
    1 ...
  46. 28.
  47. ben pek beceremem ağlamayı,
    bir dize baş koyup dinlenmeyi de,
    öyle karı gibi arkadan sallamayı,
    yüzüne gülüp gizli gizli bilenmeyi de.

    ben pek beceremem üzüldüm demeyi,
    aşığım diyerek başkasını sevmeyi,
    gönül kırıp, öfkeyi hicran bilmeyi,
    ben pek de sevmem "ben böyleyim" demeyi.

    evde tavanı seyrettiğim doğru olsa da hüzünden geceleri,
    insan yüzüne surat asmayı bilmem ben,
    aşık gönlüm, maşuk olmaktan bihaber ise de,
    seviyorum demişsem bir kere, ölsem gidemem ben.

    gönlüme giren olduysa da, yegahına basan olmadı hiç,
    gözlerime bakan olduysa da, dilinden anlayan yaşamadı hiç,
    aşık olmadım desem de, dilimde yalan olmadı hiç.
    şu koskoca hayattan payımız düşen de,
    olmuş işte,
    koca bir hiç.

    sevgiler.
    düşen kızlar favlasın.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük