gülseli inal

entry6 galeri0
    1.
  1. 1947'de istanbul'da doğdu. istanbul Üniversitesi Felsefe-Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi. Genç yaşta evlendi, iki çocuğu oldu. 1991'de eşinden ayrıldı. 1981'de Mehmet Fuat, Yazko Edebiyat'ta ilk şiirini yayınladı. Varlık, Gösteri, Yazko Edebiyat, Sombahar, Somut ve diğer dergilerde şiir ve denemeleri yayınlanmaya başladı. 1985'te ilk kitabı Sulara Gönüllü Çağrı, Burhan Uygur'un şiirler için yaptığı desenlerle birlikte yayınlandı. 1988'de Dolunay, Şahin Kaygun tarafından filme alındı. Film birçok ödülü kazandı.
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. Bir Şey Var Benden Öte

    Bir şey var benden öte
    incimsi düzlüğünde denizin
    biri dans ediyor
    tutkun ve savruk
    başını arkaya atışındaki soyluluk
    tanrı bakışı bu
    soysuz köhne
    kör lalelerle, gecenin diplerine yapışan
    bitiren
    yeni bulunmuş maden
    tıkanıyor kıyılar köpüklü dalgalarla
    ona uçmak istediğimi söyleyin
    kutsal varlıklara karşı
    ayaklanacağımı da
    sonsuz yüz değiştirimi ben
    bir öncesinde tarihin
    yeniden doğmak istediğimi
    ne kılıklara geleceğimi
    gündüz pencerelerine
    ne otlar dikeceğimi bu ölümcül bahçelere
    ne zehirli otlarla sevişeceğimi yeniden.
    0 ...
  5. 4.
  6. Gülseli inal sanattan bi haber küratör'üm diye takılan bir zattır. Halbuki yaşı itibari ile evde örgü örmesi, evlendirme programları izlemesi gereken bir hanım. 10 dk. önce söylediğini az sonra unutuyor bu hanım. Oturmalı evinde! Talihsiz olan benim ki sohbetine denk düştüm. Tamamen normal değildir. Malesef çalıştığı her sanat galerisinden kovulmuştur. Ayrıca okunamayacak ve anlaşılamayacak kadar fena şiirleri vardır. iddiaya göre zaten rahmetli Nilgün Marmara'nın günlüklerini gaspetmiş ve bir çok şiirini çalmış bir kadındır.. Bu hanım neden yaradılmış anlamış değilim...
    0 ...
  7. 5.
  8. "belirsiz bir soluk alıp verişin var
    duyuyorum uzaklardan
    artık o soluklarda tüm yıldızlardan
    şu gökkayalarından koparılmış taş
    yoksa otların arasında çırpınan şu
    incecik gelincik
    gelip giden kırmızısıyla çarpan yüreğim mi benim
    yerinde oynatılmış eski yıldızlar
    eski mabetlerin gökyüzü gölgesi
    gel gör ki o ulu yalnızlık
    ellerimle koparıp verdiğim bir şey bu
    bırakılmış artık yılanların uğrağı
    çaylakların sesini duyduğumuz mabede
    birlikte oturup sunarken yakarımızı
    neydi o
    yüreğinde karmakarışık bir gülü tutuşun "
    0 ...
  9. 6.
  10. "bebek soyumuzdan bilginç aynalara
    gözleniyordum ve gözleniyordum
    tutsaktım ve tutsaktım
    bırakıldığım yerde
    o cevher kuyusunda, karanlığın kollarına vermiştim kendimi
    ve yine
    şafak şafak şafak
    gizil kartalın sonuyla"
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük