metin akpınar hayatında bir defa gördüğü kübalı bir kadına aşık Galipi canlandırmaktadır bu filmde. sevgili dostları, kanser olan Galipi hayatının aşkı Rosaya kavuşturabilmek için banka soymaya karar verirler, olaylar gelişir ve gözyaşları içinde filmi bitirsiniz.
Sen gidiyorsun, ağlıyor bu şehir
Ve gözyaşlarını bedenime silerken
Varlığım sadece bir ürperiş oluyor
Gidişinin rüzgarında
Şairliğim, beraberken topladığımız
Dalga parçacıklarını kurutmaktan ibaret
Ara sıra filozof kayalıklardan çaldıklarımız hani
Kurusunlar diye ipe asmadan önce
Son isteklerini sormayı unuttuğum hep
Gidişin yeni bir idam sehpasını gösteriyor
Bu ayrılış bir gözyaşı damlası kadar gerçek
Şimdilik sıcak ama
Az sonra sessiz çırpınışlarını seyredeceğim
Deniz olup akacak avuçlarımın arasından bir daha
Bir daha
Ve bir daha ölecek
Koleksiyoncusuyum ya ben
Alıp hatıralarımda saklamak isteyeceğim
Ancak defterlere sığdıramayacağım kadar büyük
Şekilsiz bir hüzün olacak
Bu damla kalıntısı
Sen gidiyorsun, ağlıyor bir şehir
O ağlamaklar ki bizim banyolarımız
Kare kare ayrılıklar bastığımız
Ve bir dahaki gidişinin yangını düşüyor
Daha şimdiden içime
Evvelindeki mutluluğu anlamsız kılan bir paradoksla
Yakıyorum bu şehri gözyaşlarımla
Sen gidiyorsun ya şimdi
Ve bu şehri ağlarken bırakıp
Hani bir parçamı da yanına yolluk diye almışsın
Öyle iste...
Yutkunamadığım bir hıçkırık oluyorsun
Çocukluğumda unuttuğumu sandığım
Güle güle...
edit: kimin yazdığını bilmiyorum ama denk geldim ve paylaşmak istedim. yarım kalmışlıkların anısına...
Güzel Türkçemizin gerçekten çok güzel bir sözcüğüdür...
Dil bilimcilerin de takdir ettiği söylenir bu sözcüğümüzü...
Sanırım en güzel veda sözcüğü imiş...
Güle güle...
veda kelimesidir. gerçi artık günümüzde güle güle yerine bye bye veya kısaca bye kullanılmaktadır. güle gülenin daha içten ve daha samimi olduğuna inanmak istediğimiz sözcüktür.
Üzüntüsüz bir hayat sürerek, gönül ferahlığı ile (git, giy, otur, kullan, büyüt) anlamlarında bir iyi dilek sözüdür. Vedalaşma sırasında kalanın söylediği sözdür.