üç yıl önce bu türkünün ne annem var ne babam var kalmışım öksüz kısmının beni zırzır ağlattığını yazmışım buraya. bu gece ilk kez o kız olarak girdim yatağa. tek damla gözyaşı yok ama açıp dinleyecek cesaret de yok.
"Gelin diyorsun ama bak Ahmet, Mehmet asgari ücrete talim. Ülke insanı aç. Kadınını satıyor, kızını satıyor, çalıştırıyor. Sen buna çözüm bulamamışken gelin, diyorsun. “Bunları nereye yerleştireceksin? Kapıkule’de bir anons; ‘Muamelesi biten soydaşlarımız istediği yere gidebilir. 780 bin kilometrekare emrinize amadedir.’ Tabi bu insanlar geldi. Kim geldi? Casus mu, değil mi? Bir de bakıyorsunuz, Ercüment Konukman (Anavatan Partisi Kurucusu) “Gelenlerin arasında 5 bin casus” var diyor. Ey Allah’ım Ya Rabbim! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Bu nasıl bir devlet anlayışı?"
diye stand-up komiklikler yapan zatın eline güç verilince utanmadı ülkemizi afrika'nın ve ortadoğu'nun çöp ülkelerinin çöp insan deposuna çevirdi. ben de onun gibi diyeyim: "Ey Allah’ım Ya Rabbim! senin garezin ahmet'e mehmet'eymiş. 15 milyon samir, marwan, mobuku, ivan gelince onlara zevkten dört köşe oldun. allah kimseyi bu kadar küçültmesin.
eğer cebinizde para varsa yatağa atılmöası en basit kızlardır. lükse hediyeye meraklı tiplerdir. 1993 1995 li yıllarda göktürkte az ilişkiye girmedim bunlarla. detay yazsam ortalık karışır.
çocukluk evrelerinde sümüklü ergenlik döneminde makyaja başlayan 20 li yaşlarda dar kot ve mini etekle gezen erken yaşta çöken kızlardır. uzak durun başınıza bela almayın.
beşiktaş mıstık sinemasının yan tarındaki pasajda çalışan sürekli bana kaş göz işareti yapan sarımtırak balık etli kızdır. lan yüz vermediğim halde salça oldu kurtulamadım gebeşten.
atanın bağış yaptığı toprakları satıp her gün güzellik merkezlerine giden kızlardır. bunlardan vatana millete hayır geldiğini gören olmamıştır bi savaşa girdiklerini görende yok..
insanın içini dağlayan bir rumeli türküsü.
Havva karakaş ve melahat gülses'in o kadife sesine ayrı bir yakışır.
"Sen bir öksüz ben bir garip alayım Seni alayım da kollarıma sarayım seni" kısmında hem annesiz hem babasız büyüyen anneannem ve dedemi akla getirir, o zaman gözlerim doluyor da olabilir.
gevşek suratları açık saçık giyinmeleri atatürkün verdiği beleş topraklar sayesinde hanım hanımcık rolünü iyi oynamaları ve itici konuşmalarını gördükten sonra bizim anadolunun kızlarına kurban olsunlar kurban evet,...
ne zaman dinlesem burnumun direğini sızlatan türkü. Melihat gülses'in yorumu ağlamama ramak kalmasına neden oluyor. "ne annem var ne babam var kalmışım öksüz" kısmında pıt diye gözyaşı düşürüyor da olabilirim.
Savaşta ailesini kaybetmiş, tek başına yaşam mücadelesi veren bir genç kızın hikayesi.
Kimsesiz kalmanın acısıyla büyük bir boşluğa düşen genç kız, savaşın yüreğinde açtığı yaraları sarabilmek için, bahçesindeki iki kuzucuğu ile avunur dururmuş.
Her sabah uyandığında onlarla dertleşir, sevişir, oynaşır, daha sonra da onları Vardar nehri kıyısına otlatmaya götürürmüş. kuzucukları otlarken Vardar’ın delice akan sularına bakarak, içindeki sıkıntıyı yüksek sesle dile getirirken gözyaşları Vardar’ın sularına karışırmış.
Günler böyle devam ederken, kızın Vardar’a söylediği bu sözleri karşı kıyıdan duyan bir çoban genç kıza aşık olur. Kavalını çıkarıp, çalmaya başlar. Ezgiyi duyan genç kız başını kaldırır ve tepedeki çobanın ona baktığını görür. Utanarak başını öne eğer. Bunun üzerine çoban kavalı bırakarak şöyle seslenir genç kıza...
Sen bir öksüz ben bir garip alayım seni
Alayımda gizli yerde sarayım seni
Çobanın bu güzel duygularına kayıtsız kalamayan genç kız sevgiye sevgiyle cevap vererek, o da türkünün geri kalan kısmını seslendirir.
ben göçmen kızı gördüm tuna boyunda
elinde bir besli kuzu hem kucağında
doğru söyle göçmen kızı annen var mıdır
ne annem var ne babam kalmışım öksüz
sen bir öksüz ben bir garip alayım seni
alayım da gizli yerde sarayım seni
telgrafın tellerinden haber var mıdır
ne haber var ne mektup kalmışım öksüz
doğru söyle göçmen kızı annen var mıdır
ne annem var ne babam kalmışım öksüz
sen bir öksüz ben bir garip alayım seni
alayım da gizli yerde sarayım seni.
kanımca en güzel yorumu melihat gülses'e aittir.
dinlenesi, güzel bir türküdür.
ancak dinlerken dikkatimi çeken bir nokta oldu.
''ben bir göçmen kızı gördüm, tuna boyunda..'' deniyor. balkanlardan anadoluya gelerek göçmen sıfatı kazanmış bir kızın tuna boylarında işi ne, tuna boylarında nasıl görüyorsun?
neyse takılmadan güzel güzel dinlemeye devam..
edit: sokratesinogrencisi efendi, bizde anadoluya orta asyadan geldik. o vakit hepimiz göçmeniz. türkünün geçmişi o kadar eski değil. özünde rumen/romen kızı olduğu şeklinde biliyorum. ancak söylene söylene göçmen olarak değişikliğe uğramış bir türkü olduğu söylenmekte bazı kaynaklarda.
hatta türküyü bizzat trt'nin deforme ettiği söylenir.
aslı bir romen kızı göründü tuna boyunda dır.
türkü silistreli bir türk gencinin, osmanlı-rus savaşında ailesini kaybeden bir romen kızına duyduğu aşkı anlatmaktadır.