9 yaşından beri ben..
Yatarak televizyon izleyemeyen, yağmurlu havada sevdicekin elinden tutup ıslanamayan, soğuk günlerde otobüse bindiğinde camların buğusundan parayı uzatamayan, babacığına çay doldururken buğudan suyu bardak yerine yere döken, gece yıldızları izlemenin romantizmini kaçıran yazarlardır.
adam yürüyemiyor, otobüse binemiyor, ne yiyip içtiğini tadarak anlayabiliyor. bunlar tabi gözlüksüz olduğunda ortaya çıkan durumlar. gözlüklü olunca da hocası ona hişşt gözlüklü diye sesleniyor. ameliyat olması yakındır...
Işığı uygun ölçüde kırarak, gözün merceğine ve odak noktasına gelmesini sağlayıp, düzgün görüş alma yeteneğini sağlaması amacıyla genellikle bir çerçeve üzerine yerleştirilmiş 2 optik camı burunlarının üstüne yerleştirmek suretiyle gözün görüş açısında kalacak şekilde kafalarında taşıyan sözlük yazarlarıdır.
Not: * Zaten astigmattım. Çok okumaktan, miyopta olmuşum. Miyop oluşumda emeği geçen romanlara, ders kitaplarına ve sözlüğe buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
belki de özgürlüğü hissetmek için yağmur yağarken o şemsiyeyi bırakıp doya doya ıslanması gerekir. bunu yaparsa şemsiyeyi bir daha kullanmak istemeyecektir. varsın ıslansın gözlük.
benim gibi hayatı boyunca takmak zorunda kalacaklarsa şayet çok vahim. lens için alerjiktir, genetik özellik nedeniyle sürekli arttığından çizilemez de. böyle puşt gibi ibne gibi bişey.