son günlerde haberlerde çokça karşılaşılan başvurulardır.
24 yıl geçmesine rağmen sorunun hala yanlış anlaşıldığının kanıtıdır bu başvurular. şimdi böyle
dedim diye beni hemen asmayın.
ne yani askerlerimiz yeterli sayıda değil, o yüzden mi şehit veriyoruz? başvuruların tek manası bu.
terörle mücadele şeklimizin yanlış olduğu bu çok masumane başvurulardan bile anlaşılıyor.
sonra bu yürüyüşler.. ne güzel hergün yürüyelim... meydanlara inelim... terör karşısında yılmadığımızı,
yılmayacağımızı, herkese, cümle aleme haykıralım. fakat bu haklı tepkilerimizden yararlanmak isteyen
bazı siyasi hareketler var ki bu mitingleri parti mitinglerine çeviriyorlar.
öte yandan milliyetçilik... milliyetçiliğin en kötü özelliklerinden biri, karşı milliyetçiliği tetiklemesi,
kabartmasıdır. o yüzden çok dikkatli davranmalı, provoke olmamalıyız. bu bağlamda bazı siyasilerin ve genel
kurmayın itidal çağrısı çok anlamlıdır.
yıllar boyu pkk denen it sürüsünün üzerinden elde edilen rantın farkına varmayan, terörün para uğruna bilerek beslendiğini, siyasi ve politik çıkarlar adına korunduğunu fark etmediğimizin göstergesi olan olaydır. zamanında 4 tane devletin bir araya gelip çanakkale boğazını geçemediği bir memlekette, altı üstü bir avuç köpek mi dağlardan temizlenemiyor ? tsk emrinde 2 milyona yakın asker var, yetersizlik asker sayısında değil, eksik diplomaside, abd'den izinsiz osuramayan iktidarlarda, genç yaşta toprağa giren fidanların kanı üstünden beslenen şerefsiz kahpelerdedir. ilk önce devlet erkanından, meclisten, özel sektörden terörü temizleyelim, dağlarda kalanlar kolay...
dönem itibariyle herkesin galeyana gelip yaptığı askerlik başvurularıdır.* merak edilesi konu; bu başvuruların kabulü dahilinde kaç insanın askere gideceğidir?
eksik asker sayısıyla alakasız, "kardeşim benim için dağlarda savaşırken ben burda popomu yayıp oturamam" başvurularıdır.
ulusunu seven, aile nasıl mikro toplumsa, toplum da makro ailedir mevzusunu idrak edebilmiş vatan evladının gözü kapalı yaptığıdır.
-20 derecede savaşan mehmetçikle yanyana olma, gerektiğinde koyun koyuna ölme arzusudur.
bazı bünyeler vardır ki bunu asla anlayamaz, anlayamayacaktırda.
onlar ki, çanakkale de 57 nci alay son erine, kanının son damlasına kadar savaşırken, fundalıklarda saklanan 72 nci ve 77 nci alay askerlerinin torunlarıdır.
türkiye'de zorunlu askerlik süresi ne kadar? 18 aydı eskiden, şimdi 15 ay. mehmetçik oranın coğrafyasına hakim mi? hayır. peki rakımı 3000'li dağlara ne kadar sürelik bir eğitimden sonra (acemi birliği) gönderiliyor? takriben 1,5 ay. ortada topyekün bir savaş olsa, cephenin askere ihtiyacı doğsa, yurt işgal altında olsa; yani birinci dünya savaşı veya kurtuluş savaşı gibi bir seferberlik durumu olsa amenna. kaldı ki mücadele edilen gücün ne hava ne de deniz gücü sözkonusu, üç beş tane skindirik uçaksavar dışında ağır silahlardan yoksun, belli bir zırhlı araç***** gücü de yok. lojistik avantaj da, teknolojik üstünlük de ordunun avantajında üstelik. işin garip yanı da askeriyenin subay kadrosunun da en çok şikayet ettiği, ağlandığı şey askerin tam coğrafyaya alıştığı, tecrübe kazandığı zamanda 'pat!' terhis olması, arkasından yine hayatında tek kurşun dahi sıkmamış, çatışmaya girmemiş sabi-sübyanın gelmesi. peki bu neye neden oluyor? pusuya yatan, bölgeye gayet hakim, gerilla taktiğini yalamış yutmuş pkk'nın keklik avlar gibi askeri şehit etmesine.
istatistikler kesin biçimde açıklanmasa da bugüne kadar şehit ve gazi olan askerin büyük çoğunluğunun yaralanma ve ölüm nedenleri şöyle;
-dağ yürüyüşünde askerin korkup takip mesafesi denen asgari boşluğu olması gerektiğinden kısa tutması,
-tehlikeyi sezecek kadar iyi eğitimli ve tecrübeli olmaması,
-ilk kurşun atıldıktan sonra panikleyen askerin refleks olarak karşı ateşi açamaması, silahını ateşleyememesi,
-gene baskın anında askerin şoka girip kaskatı kesilmesi ve açık hedef olması,
-özellikle dağ devriyesi yapan timlerin başına -gene süreliğin kısalığından- yeterince eğitilmemiş, eline silah almamış ya da silah kullanma yetisi yeterli olmayan, belki hayatında sınıf başkanlığı dahi yapmamış, liderlik vasıflarının sorgulanabilir olduğu, çatışma deneyimi olmayan yedek-subayların verilmesi.
çok daha fazla neden var elbette, ama genel hatlarıyla budur.
hayır yok böyle bişey diyene en son dağlıca baskınını hatırlamalarını öneriyorum, nitekim çok değil 1 yıl bile geçmedi daha üzerinden. asker son zamanlarda bu baskının da etkisiyle ''nihayet'' akıllanmaya başladı aslında. son kuzey ırak operasyonu'nda da içerdeki operasyonlarda da artık vurucu güç olarak mümkün mertebe bordo berelileri devreye sokuyor, en olmadı komandolara başvuruyor, hava gücünü de, teknolojik üstünlüğünü de sonuna kadar kullanmaya çalışıyor. ama hala açık hedef olarak deneyimsiz mehmetçik -insan olduğu unutularak- piyon gibi öne sürülüyor.
lütfen kimse bana 'her türk asker doğar' demesin, vatan borcu söyleminden ajitasyona ve demogojiye kalkmasın bi' zahmet. her türk bebek doğar, insan doğar, aldığı eğitime ve yeteneklerine, yaşam şartlarına göre ileride bir seçim yapar, doktor, hukukçu, yazar, asker ya da müzisyen* olur. vatana hizmet de illa askerlik yaparak ödenmez, bu halka, bu ülkeye her şekilde hizmet verilebilir, bu hizmeti de 15 ay ile sınırlamak da garipliktir zaten. bu halkın da zaten diğer hizmetlere zorunlu askerlikten çok daha fazla ihtiyacı olduğu kabak gibi ortadadır.
hal böyleyken gençler; 'bizi göz göre göre ölüme gönderiyorsunuz', aileler; 'çocuklarımızı kendi çıkarlarınız için kullanıyorsunuz' diyerek hükümete ve genelkurmaya baskı uygulayıp, profesyonel askerliki gündeme getirmek yerine kalkıp ta bu ülkenin evlatlarının kanlarının oluk oluk akıtılmasına kayıtsız kalmayı bırak bir de zaten bu işten nemalanan çıkar odaklarının amaçlarına çanak tutarsa bu 'al abi sık kafama' demenin bir başka yoludur.
tabi bu işin askeri boyutu, profesyonel ordunun feriştahı kurulsa, yeniçeri ocağı gene canlandırılsa adam gibi siyasal ve ekonomik adımlar atılmadıkça bu çabalar da bir işe yaramaz. örnek mi? celali ayaklanmaları kaç yıl sürdü?
önce içimizdeki teröristleri temizlememiz gerektiğinin belki de farkına varmayan, bunların; dağlara her bomba attığımızda şehrin göbeğinde çocukların top oynadığı mahalle aralarına kadar girip bomba patlatabilecek kadar kansız olduğunu düşünemeyecek kadar öfke dolmuş ve o dağlara çıkıp hepsinin feriştahını sikmek isteyen asil türk gencinin yaptığı iştir.