sanattan pek anlamam o yüzden sanatsal açıdan iyi mi kötü mü bir yorum yapmam doğru olmaz. emekli bir paşa*, üniversite mezunu bir fahişe* ve evden kaçmış küçük çaplı bir hırsız*'ın hikayesini anlatan bir filmdir.
filmdeki oyunculuklardan söz edilecek olursa oyunculuk açısından başrollerdeki tüm oyuncular hakkını vererek oynamışlardır. film yer yer sıkıcı bir hal alsa da seyir zevki açısından iyi bir filmdir. izlenilebilir. izleyiniz.
izlerken acaba ne olacak şimdi, dedirten filmler vardır. işte öyle bir film. raşit çelikezer'in senaryosunu yazdığı, yapımcılığını üstlendiği, yönetmenliğini yaptığı filmdir ayrıca.
sanatsal filmler genelde sıkıcı olur ama bu kalıbı fazlasıyla zorluyor gökten üç elma düştü.
vasat bir film lakin filmden çok ihtiyar paşanın tek bir cümlesi için kalvyemi kuşandım.
--spoiler--
hani hayat çok kısa derlerya, karım öldükten sonra anladım ki hayat çok uzunmuş.
--spoiler--
finali çok saçma bitse de konusuyla kendini izletebiliyor. bennu yıldırımlar'a fahişelik rolü pek gitmemiş. eski istanbul semti galata'da çekilmesi de fena olmamış. filmde sevgisiz yaşamış üç insanın ortak kaderleri anlatılıyor...
şöyle kısa bir şey söyleyeyim: bir filmde ismail hacıoğlu oynuyorsa o film izlenir. filmin kurgusu kötü olabilir, müziği kötü olabilir vs. ama ismail hacıoğlu varsa izlenmeli o film.
bu filmde her şey çok güzel ve çok sade anlatılmış. güzel film.
kendi buhranlı hayatlarından sıyrılıp, hayallerindekini ve umut ettiklerini yaşamak için çırpınan ve tutunmaya çalışan insanların anlatıldığı filmdir.
hüzünlüdür ve izlenesidir.
teslis e gönderme yapan, masallara ait ve masalın sonunda söylenen tekerleme. niye gökten daha az yahut daha fazla elma düşmez belli değil. ilgili masal kalıbının etimolojisi dahga yapılmadı.
Raşit çelikezer filmi. Tebessümle bitirilecek film. Oyunculuk çok iyi hele ki başroller için geçerli bu. Yan roller örn mafyavari tiplemeler ise vasat üstü.
Değinmeden geçemeyeceğim o adama oh olsun. *
Dram severler için oldukça hoş bir film.
hayatın içinden dram türünde bir çalışma. özellikle dram sevenlerin tercih etmesi ve beğenmesi muhtemel. çekildiği dönem itibariyle hızına hız katmış daha sonraları ivme kaybetmiş yaşamları kesiştirmek kurgusunu kıyısından köşesinden açımlayan bir film gökten üç elma düştü...
emekli asker disiplini ve yalnızlığı, şartların ve sakat bir evliliğin yarattığı modern bir fahişe, gözü dışarıda evli bir banka müdürü, küçük çaplı hırsız çakma ali, babasıyla ipleri koparan evlat yıldız, boş zamanlarını avarelikle ve baba parası yemekle geçiren çakma ali' nin kısa sürede dersane de tanıştığı küçük çaplı uyuşturucu işlerine girip çıkmış zengin evlat ve banka müdürüyle ilişkiye giren aslında evlilik düşleyen ve büyük bir hayal kırıklığıyla sürülen akabinde de müdürü ispiyonlayan hatun...
hayatın içinde olabilirliği olan insanlar... her birinin derdi yaşanmışlıklardan ve uyumsuzluktan besleniyor. biri yüz bulamasa dahi merdivenlerde yatıyor diğeri hayat bana da güler mi bekleyişinde mutluluk arıyor ve yanlış kişi çerçevesinde hayal kırıklıkları... malum final bu üç uyumsuz ana karakterden bir uyumluluk yaratma çabası içine sokuyor izleyiciyi. güzel ve modern bir kare bu.. kahvaltı eşliğinde sıkıntılardan arınmışlık yansıtılmış tabii ondan önce de öz eleştiriler ve kimsenin hatasız olmadığına dair geçmiş yaşantı örnekleri ve pişmanlıklar... illa bir replik seçmek gerekiyorsa ben emekli askerin ifadelediği emir komuta sistemine dair yapılan kişisel eleştiriyi alayım. orası daha da güzeldi ve bana hitap ediyordu.
çok şey beklemeden izlenebilecek, fena sayılmayacak oyuncu kadrosuyla kotarılmış bir ilk film.
10 üzerinden 7.
edit: bu arada yıllardır ismail hacıoğlu yeteneklidir lakin şöyle ses getiren bir filmde de görmemişizdir onu. yetenekli ama çalışmıyor etiketi yapışıp kalmıştır üzerine.
