erdem ve olgunlukla birlikte yürüdüğünden bulunduğu bünyeyi kötücül duygulardan arındıran
,kendini kurtarmak yerine ateşe atmayı seçmiş ,cesur lakin kolay incinebilir duygu.
fatih erkoç'un güzel bir şarkısı.
sözlerini de yazayım tam olsun:
seni gunlerdir gormedim,
hasretinden oluyorum,
icime bir de huzun cokuyor
sensiz agliyorum
ne olursun bir haber gonder
bir gun hatırımı sor
yasanan onca guzel sey var
ama bunlar sana zor
gel desem de kalbin buz tutmus cozulmuyor
kal desem gururum incinmis soz gecmiyor
al gotur beni gururun olmadigi bir yere
yoksa bu hayat cekilmiyor
askın boylesi gucume gidiyor
her gecenin bir sabahi var
bende gunes hic dogmuyor
denedim baska bir yol mu var
sensiz yasanmiyor
ne olursun bir haber gonder
bir gun hatırımı sor
yasanan onca guzel sey var
ama bunlar sana zor
gel desem de kalbin buz tutmus cozulmuyor
kal desem gururum incinmis soz gecmiyor
al gotur beni gururun olmadigi bir yere
yoksa bu hayat cekilmiyor
askın boylesi gucume gidiyor
yaşanmış bir hikaye...
yıl: 1985.
adam askerliğini yeni yapmış. annesinden rica eder ve kız istemeye giderler.
kızın ailesi reddeder. bunu hazmedemeyen arkadaşımız yeri yurdu terkeder ve istanbul'a taşınır. aradan bir kaç yıl geçer.
kızın ailesi pişman olmuştur, çünkü kız gelen bütün teklifleri geri çevirmektedir.
kızın babası defalarca oğlanın ailesine haber gönderir; "gelin isteyin" diye, ancak çocuğun ailesi oğullarını ikna edemez...
1997 senesinde arkadaşımız verem hastalığına yakalanır. yoğun tedavi sonrasında sağlığına kavuşur, ancak doktorun tavsiyelerine bir türlü uymaz ve yeniden, daha şiddetli hastalanır.
1998 yılında izmir tepecik göğüs hastalıkları hastanesinde ziyaretine gittiğimizde aramızda geçen şu diyalogu dün gibi hatırlarım;
- arkadaşım! neden kendine bakmıyorsun?
- hayat, bana ne gerek abi?
ziyaretimizin ertesi günü vefat etti.
cenazesi memleketine gönderildikten tam bir yıl sonra kız biriyle evlendi.
13 sene boyunca yavuklusunu beklemiş, ölüm haberini alınca umudu kesmişti.
sanırım bu hikayenin gururla çok yakın alakası var!
gururumla oynadın kahpe. gibi replikler çok vardır yeşilçam semalarında. peki sonra ne olur gururu oynanılan kişi oynayan kişi vurur. neymiş burdan ders çıkarmammız gereken gurur vahim bir durummuş adama herşeyi yaptıtırırmış.
izel'in yürümeyen ilişkileri basarılı bir şekilde özetleyen dinlenesi şarkısı. sözlere dikkat.
döneceksen defalarca aynı şey aynı yer
olamaz bu bitsin artık bir yerde durmalı
değer misin üzülmeye aklım hiç almadı
kabul demek zorundayım şansımız kalmadı
kıyamet kopsa bile gelme git güle güle
ben böyle uzun süre yaşayamam
gurur insanın kendine bir beden büyük elbise giymesi gibidir. sıkmaz ama şık da durmaz.
gurur onur ile arkadaştır. ama gurursuz yaşar insan, onursuz yaşanmaz. gurur tohumsa, onur sudur. onur olmadan hiçbir şey bitmez ruhta. her şey eksik ve yarım.
gurur benim üzerine çizik attığım karakterimdir
onur sana giden tüm yollara bahar papatyaları ekmemdir şubat soğuğunda.
gurur söyleyemediiğim tüm sözleri bir çınar ağacına fısıldamamdır,
onur o ağacı bir ömür boyu sevmem seni sevdiğim gibi.
gurur kalemimi kıramaz ben onu kırarım hep.
onurumu kırmadım kırarsam yaşayamam.
sen sakın kırma!
para söz konusu olduğunda kimsenin önemsemediği, ama sevgi karşısında her nedense ayaklanan duygu. sevgi peşinde koşanlara, "gurursuz" diyenlerin, para karşısında yenildikleri görülmüştür. onlar için gurur; para karşısında mağlup, sevgi karşısında galiptir. ne yazık ki, zihniyet budur.
gurur; yalnızlık gibi vefalı bir sevgilidir. kapıyı çalmasanız bile o size gülümser hoş geldin der. işte gurur böyle sıcaktır. siz onu ne kadar yıkarsanız yıkın.
sensizdim, gururum da firar etti.
hem sensiz hem gurursuz olmak dokundu
artık bana da biraz gurur lazım
kendime döndüm gururum bana döndü
sen de dönebilirdin dönmedin
hepsi bu...