bugün

tam "gitme !" diyecekken harfleri insanın boğazına düğümleyen...

(bkz: ayrılırken boğazda düğümlenip söylenemeyen şeyler/#3000938)
en güzel tanımını fransız futbolcu rober hatemo yapmıştır.
çok fazla ayaklar altına aldıysanız, "ben buradayım" diye, isyan ederek, önümüze dikilen ve her şeye son noktayı koymayı sağlayan büyük güç.
aşkın yanında bocalayan bi kavram. ikisi bi arada yürümediği için bi seçim yapmak zorunda kalıyor insan.
bazen kendimize hayatı yasanmaz kılan, ama asla vazgecilmeyen gecilemeyen en gerektigi anda ortadan kaybolan gereksiz olan tum anlarda ortaya cıkan insanlara ve hayata karsı koruma kalkanı.
gurur..
söylesem ah söyleyebilsem derdimi
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
göreceksin seninle dolu
desem, diyebilsem ki seviyorum seni
çilginca asigim sana
ama demem, diyemem
çünkü aramizda daglar, denizler
ve benim o kahrolasi gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdigimi bilmeyecek, ögrenmeyeceksin
ben her gece yildizlara seni sevdigimi söyleyecegim
sana asla...
çünkü aramizda daglar denizler
ve benim o kahrolasi gururum var
victor hugo
kaynak:http://nedir.antoloji.com/victor-hugo/ *
yalnız kalmaktan başka bi şeye yaramayan duygular bütünü. gurur neye yarar ki yalnız kalmaktan başka.evet onu kaybedersin ama kendine olan sevgin öz saygını kaybetmezsin yani kendinle onun arasında tercih yapma meselesidir.kimi daha çok seviyorsan onu tercih edeceksindir.
davul gibidir. siz çalmazsanız sesi çıkar, susarsanız sesi çıkar. yokluğunda vardır çünkü.

"öyle bir sever ki insan gözleri kördür ve her şeyi vermeye hazırdır verir de. ama karşılığı yoktur hatta insanca muamele bile görmez seven . ama hala sever kişi öyle sever ki haysiyetmiş gururmuş umrunda olmaz.

birini kendinden çok sevenlerin gururu yoktur."
kişinin kendisinden başka kimseye zararı dokunmayan ölçüsünün kaçırılmaması gereken gereksiz bir duygu.
sevende olmayan duygu.

"bende gurur yok anladım.
gururum yok ben onu sana ödünç verdim

tüm etten organlarımın sende kaldığı gibi

ben sen git diyene kadar seninleyim
bir ağaç bir mercan kayası gibi
deniz kızın gitmiyor gidemiyor.

seni o yurt cafesinde çayın buğusuna kattığımdan beri seviyorum ve bu aşk geçmiyor.

sen bile sökemiyorsun bu düşlerden örülmüş kalbi

seni seninle yıkadım yine de geçmiyor

kendimi sende bıraktım sen kendini arındırma ne olur.

gururum senin hediyen ömrün senin olsun

yaşadığım müddetçe benimlesin...

bu ilk ve son olsun!"
politik bi duygudurum olmakla birlikte hayatı ıskalamaya sebeptir. hissin önüne geçen, kişiyi kendinden çıkaran bi şey bu ayrıca da. canavar gibi hatta, elleri kolları bile var. sarıp sarmalar, ondan kurtulmanın yolu kocaman ve mangal gibi bir yüreğe sahip olmaktan geçer. çok duygusal yaklaşmış olabilirim evet, ama oldu artık.

hayat dediğin 3 günlük..

3
2
1

ee? elindekini göster hele bi? aç aç avucunu aç, utanma boş diye. avucunun içindeki boşluğun adıdır işte gurur. şimdi o boş avuçla kendine okkalı bi tokat at bakalım. attın mı? hah, tamam.

hadi.
birine sen benim hiçbir şeyimsin diyebilmektir.
aşk ile düşman.
biri varsa diğeri yok oluyor. dengede kalamıyor eşşekler.
sözcüklerin tüm anlamlarından sıyrılmış bir huşÛ halinde orda öylece beklerken bahçedeki incir ağacı, ve hiç bir tanımlamaya gerek kalmaksızın sadece kendini eserken seher yeli;

sert bir değneğin ucuna yerleştirilmiş, kırmızı bir kağıdın bükülerek, çiçek şekli verilmiş hali gibi duran sadece,

dönüşü rüzgara, duruşu dinginliğe, orda öylece kalışı zamana lehimli, bekleyen,

konuşmak isteyen, içindeki öfke tohumlarını rüzgar saçsın isteyen, toprakta köklensin, filizi çiçeklensin, ketumluğu güneşe bağırsın isteyen;

susan çokça, susayan, yağmurda yalınayak koşmayı özleten bir savruklukla dönen, dönenen, sadece rüzgar estiğinde ama,

rüzgarsızlıkta ne yapacağını bilemeyen ve bu çaresizlikte sadece kendine kanayan,

rüzgar

gülü..

-hiç ölümü düşündün mü..-
aşkla birlikte bir teraziye koyulduğunda dengenin bir türlü sağlanamadığı olgu. bazen aşk ağır basar, bazen gurur... aşkla bir arada olmadığına inanılır, bundandır ki çoğu aşklar gurur yüzünden biter.
başımdan geçen bir olay:
iş hukuku dersinde hocaya birşey sordum ve, cevabı tam istediğim gibi alamadım. anladın mı diye sorunca anlamadığımı söyleyince, sınıfın hepsi gülmeye başladı. anlamadığım halde anlatmadı. gururuna yediremedi demek. vizelerde notuma baktığımda da 05 aldığımı görünce, hocanın harbiden bana orta parma gösterdiğini anladım.

yapma bee hoca!
bazen kendinizle kavga etme sebebidir. bazi zamanlarda sizi hata yapabilme potansiyeli yüksek adimlardan korur, bazen de yollarinizi tümüyle kapatir. her insanda olmasi gerekendir, bu anlamda "gurur yapiyorum" manasindan bahsedilmemeli, cünki bu "gurur yapiyorum" sözü genelde gercek onur degildir.
eğer gerçekten gururunuzdan vazgeçebiliyorsanız, o kadar çok sevmişsinizdir ki... ama bir o kadar da sevilmemişsinizdir ki, gururunuzdan bile ödün vermenize sebep olmuştur o çok aşık olduğunuz mahluk...
çöpçüler kralı isimli filimde, ünlü zabıta müdürü şener şen ve temizlikçi kız ayşen guruda arasında cereyan eden muhabbette şener şenin gözünün döndüğü ve gözünün patladığı an.

+ben kararımı verdim!
-neymiş efendim?
+abdiyle evlenicem işte!
-lan sen de hiç gurur yok mu!
+abdiyle evlenicem işte ohhh canıma değsin!
-lan sen de hiç gurur yok mu geberticem seni!
*ağır ol lan şırrakk!!!
çoğu zaman yapmak istenilen şeyi engelleyen tuhaf bir olgudur. en çok aşık olunduğu zaman ortaya çıkar. halbuki düşünsene aşık olmuşsun, seviyorsun, git konuşsana söylesene aşkını, yok illa o söylicek. kızsın mesela illa "ben kızım" olgusu var. "eee ulan sen kızsın ne fazlan var? ", tamam hadi erkek olalım, "benimde ne eksiğim var", haklısın abi senin eksiğin yok hatta...

çoğu zaman insan sevdiklerine de gurur yapar, onları kaybetmek istemez ama gururuna yenik düşer, yapma güzel kardeşim, etme güzel kardeşim, gurur dediğin şey öyle kullanılmaz. sevdiklerin gitti mi seni seven kim kalır biliyor musun? yine o sevdiklerin ama o gurur varya onlarda da var işte, dönmezler geri.

çok aptalca olmasına rağmen yapılmaya devam edilen şeylerdendir gurur. bile bile insan yanlış yapar mı? işte koç gurur da böyle birşey. içinde bırakır çoğu şeyi insanların, halbuki içinde kalmaması için neler verirdin değil mi ? çoğu şey böyledir. "aşk meşk" demiyorum çoğu şey diyorum dikkat edilesi husus bu.
yalnızken zırıl zırıl, gözlerin acıyana kadar ağlatan, birileriyle birlikteyken gülümseten, neşelendirendir. hangisi gerçektir? acıdır değil mi gerçek olan?
bekledikçe gelmeyen mesajların ardından, hala mesaj atmak için tutturan kalbe 'kes sesini...' demektir.
uğruna yaşanılası, yaşatılası değer. öyle değerli ki herşeyi bırakıp gidebilirsin. tek engeli sevdiklerimiz, onlar için istisnai olarak maalesef kırdırılabiliniyor. bazen öyle seviyorsun, değer veriyorsun ki yakınına onun ki kırılmasın diye kendikini parçalara ayırıyorsun. hayat gibi çok garip, kutsal.
(bkz: kaf dağını aşsanda destanda yazsanda)
Olsa bir dert,olmasa bir dert bişeydir o
aciz insanların maskesi.