ezan sesidir kardeşim..
geldiğinde her dinleyişinde seni hüzünlendiren bir ezan sesi.
insanı yutkundurur sadece, boğazına bir kaç düğüm ekler de yine de gururundan ağlatmaz..
gurbette olmayan anlayamaz..
şükür geldik de zamanında böyleydi..
aslinda ozledigin sey gercekten sevdigin seydir. baglandigin seydir. onun icin ozlenen sey aslinda kendindir, seni sen yapandir, diger bir deyisle, aslinda ozlemek kendinden kacisin getirdigi pismanligin sonucu ortaya cikan kendini arayistir, kendine ait olani, kendinden olana gitme istegidir. tabi sadece kendinde kacanlar degil, kendinden uzaklastirilanlar da ozler. hayat, insanlar, esya, para seni senden uzaklastirir sonra da sen ozlersin kendini aslinda, ozledigin lahmacun, annen, sevdigin degil, aslinda tumuyle sensindir cunku onlarin hepsi sen, sen onlarsindir...
her bok özlenir gurbette, hem de ayrıldığının akşamı başlar özlemeye,
geride bıraktığı acılarını bile özler insan gurbette.
gel gör ki alışkanlıkta yapar gurbet.
ne geri döndürüp acına boğdurur, ne de kalıp özleme..
kendi tabirimle harita dışına ilk çıkışımda hissettimki her şey bir yana da ezan sesi duyamamak insanı harbiden bir tuhaf ediyor. sarp sınır kapısından geçerken cuma namazı için ezan sesini duydugumda o anki ruh halimi klavyede delikanlılıgıyla anlatamam.
-tabikide ilk olarak annedir
-yatağınız
-akşamları aile bireyleriyle yapılan sohbetler
-geçtiğin üstüne basıp geçtiğin o kaldırımlar
-ve gurbet hasret insanı öyle bir sarar ki kendi tuvaletini bile özlüyor.
çekirdek çitlemek. uzun bir süre yurt dışında kalacaksanız bir de yoksa ki yoktur genelde. adamlar papağan yemi diye satıyorlar ben müptelasıyım. ara da bul bakalım bir türk bakkal. hadi buldun diyelim taze mi acaba çekirdek. kim bilir ne zaman geldi. yok en iyisi bavula mutlaka birkaç paket atmaktır.