guillermo arriaga

entry11 galeri0
    1.
  1. paramparça aşklar ve köpekler *, 21 gram * ve son olarakta vizyondan yeni inmiş babil * gibi filmleriyla daha çok tanınan, tarzına ve düşüncelerine hayran olduğum, 58 doğumlu meksikalı yazar. senarist.

    http://www.imdb.com/name/nm0037247/

    http://en.wikipedia.org/wiki/Guillermo_Arriaga
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. hem senaristliğini yapıp hem yönettiği AMORES PERROS ile en iyi yabancı film oscarı alan meksikalı senaryo yazarı...
    0 ...
  5. 4.
  6. charlie kaufman ile birlikte 2000'ler popüler sinemasının
    en dikkat çeken iki senaristinden biri.*
    0 ...
  7. 5.
  8. meksika'da sokaklar da yetişmiş, yaptığı bir sokak kavgasında koku alma duyusunu kaybetmiş,21 gram, babil filmlerinin senaristi...
    0 ...
  9. 6.
  10. alejandro gonzalez inarritu'nun üç filminde de senaristlik yapmış başarılı meksikalı yazar, senarist, yapımcı.

    senaryolarında kesişen hayatlar paradigması, aile sorunları, ölüm, yabancılaşma gibi unsurlar hemen göze çarpmaktadır. çokça karmaşık hikayeleri büyük bir ustalıkla iç içe geçirilmiş bir şekilde betimlemesiyle ünlüdür.
    0 ...
  11. 7.
  12. senarist olarak adını duyurduktan sonra, yönetmenliğini de yaptığı "The Burning Plain" adlı film ifistanbul'da seyirci ile buluşmuştur.
    1 ...
  13. 8.
  14. gece bufalosu ve giyotin takımı isimli iki romanı phoenix yayınevi tarafından türkçeye kazandırılan 1958 doğumlu meksikalı romancı,senarist,üretken.
    0 ...
  15. 9.
  16. babel, 21 grams, amores pellos gibi filmerin senaristi. The burning plain adlı son filmde yönetmen koltuğuna da kendisi oturmuştur.
    0 ...
  17. 10.
  18. tüm senaryoları acı bırakır, iz bırakır, değişiklik bırakır yüreğinizde. çünkü o mutlu sonları sevmeyen yönetmendir.

    ve kendisinin bir söyleşisinden;

    meksiko city'nin en ucube mahallelerinde büyüdüm. tabancaların olmadığı, cinayetlerin bıçaklarla işlendiği sokaklar. akşam eve dönmemiz bile mucizeydi. horoz dövüşlerinde bol para kaybettim. kadınları keşfedene kadar sokak kavgalarından zararlı çıktım. sonra onlar için dövüşmeye, erkeklik gücümü kanıtlamaya çalışarak zaman harcadım.
    sarışınlar büyük kaslar, esmerler kan görmeyi severdi. ben kumrallarla seviştim. tembel bir adamım uzun konuşmaları sevmem. bazen etrafımdakiler adımı seslenir. ''guillermo, bu ne enfes bir film''.
    güzellik kelimelere gerek duymaz, böyle zamanlarda sağır olmayı düşlerim. sadece müziği duyabileceğim alternatif bir evren ne güzel olurdu. bir senarist olduğumu söylediğimde
    hep aynı hayranlık ve şaşkınlık karışımı yüzleri görürüm karşımda.
    - peki buna nasıl karar verdiniz ?
    hayatta kalabilmek için yazmak zorundaydım.
    koku almayı, 13 yaşında bir sokak kavgasında kaybettim. kan, çöp, puslu hava, bayatlamış ekmek nasıl kokar bilmem. bu iğrençlikleri unutmak ne güzel! bir kadının tadını, pastanın
    çileğini, etin lezzetini de ayırt edemem. saçlarım kafa derime yapışık yaşar, dilim de burnuma. iki organdan olduktan sonra hayata küsebilirdim. neyse ki şımarık değilim. diğerlerini
    son sürat çalıştırmaya karar verdim. ellerimle ilgilendim. yumuşak ve esnekler. kadınları baştan çıkarmak için ideal. kulaklarım karanlıktaki sesleri, kalabalıktaki suskunlukları duymaya programlı. çaktırmadan evimi terk etmek isteyenleri mutlaka yakalarım. burnum nakavt olunca beynim dövüşe çıkar. yalnız ve çaresiz. kadınlar para kazanmaktan korkup evleniyorsa ve adamlar hatırlamamak için viskiye boğuluyorsa, ben de ölmemek için yaratabilirim.
    dünyanın karmaşasında kendime yer alırken, yönümü de belirledim. kısa hikayelerle başladım. uzunları her canımı sıkmıştır. bir günden fazla vaktimi alan kitaplardan, balzac romanlarından ve mutlu sonlardan nefret ederim. hangimizin hayatında pişman olunmayan gerçekler var ? en fazla 17 sayfa kendime koyduğum sınır.
    insanın ruhunu kanırtan hikayeler anlattım ki aptal hollywood filmlerinden tiksinebilin. onların kötü olduklarını iddia etmeyeceğim, ne de olsa çok para kazandırdılar. çoğunluğu salaklardan oluşan insan ırkı daha fazlasını hak etmiyor.
    aşk isterseniz, bende de var. ihtiras, tutku ve cazibe. sadece benimkiler biraz daha gerginlik ve gözyaşıyla geliyor. iğrenç ve kederli olduğum için eleştiriyorlar. komik olmayın.
    hangi ilişkiden bir yerleriniz morarmadan ayrıldınız?
    daha sonraki yıllarda öyküler yetersiz kaldı. anlatmak istediklerim insanların hayal güçleri için fazla karmaşıktı. cesetleri ve umutsuzluğu düşleyemediğiniz için sıkıldıız, kitaplarım raflarda tozlandı.
    bir yazarın inançsızlığı o zaman başladı.
    madem ki sokaklarda gördüğünüz kazalardan kaçmak, dövüşlere sırt çevirmek istiyorsanız, ben de onları en görebileceğiniz yere, gözünüzün önüne koyarım! sinema koltuklarında aşk köpeği olmuş bir adamı görmeyi beklerken, kızarmış gözbebeklerinizle başbaşa kalırsınız. karanlığın içindeki ışık oyunları bittiğindene sevgilinizin elini tutmak gelir içinizden, ne de çocuğunuza sarılmak. çaresizlik sonsuz bir duygu, hepimizi esir alır. kelimeler önce sayfalara döküldü, oyuncular ikilemlerimi hissetti, en sonunda koltukta izlerken vahşeti yaşadım. siz madem ki dehşeti beyninizde yaratmayan aptallarsınız, bu da benim intikamım!
    olaylar benle oynaştı, egolarımı saklamak için sustum. duvara yumruk atmak, ya da masanın üzerindeki cansız nesneleri devirmek ne büyük klişe. filmlerde bunun sonunda adam hızla koşarak aradığı kadını bulur, kadın bu beklenmeyen jest karşısında kendinden geçer, kimse daha önce onun için elini kana bulamamıştır.
    peki gerçek hayatta bu kadar güzel biten ne var ?
    benim filmlerim sokakta bakıp geçtiklerinizi, zamana bırakıp sustuklarınızı, geçmişten gelen ikilemlerinizi masaya koydu. yanına bir bıçak, bir de kutu bıraktı.
    sonra dilediğinizi yapabilirsiniz.
    sinemanın gücünü seviyorum. yıllardır anlatamadıklarımı dakikalarla sınırlıyor. verdiklerim seni esir alıyor ve güzelliklerine bürünüyorsun. kısacası kendini önemli sanma yanılgısı oluyor filmlerde. hepsine kanıyorsun.
    derini kanırtır yazdıklarım, midendekiler yemek borunda yolculuğa çıkar, müzik kalbinde sıkışır. hissettiklerin kendi seçimin. planlı değil emin ol. seni ağlatmak istemem hayat kabuslar değil. yaşadığımız dehşet yıllarında pollyanna'cılık oynamak saçma geliyor yalnızca. o farkında olmamızı göstermeye çalışıyorsa, göz ardı edemeyiz.
    zamana ayak uydurmak bu. gerçeklerin karanlık savaşı.
    yönetmenler, oyuncular ve yazarlar hep aynı yemeği yeriz: insan bulamacı.
    sevgi eksik kalır biraz, nefreti fazla sindiremeden tükürmek istiyenlerle alay ederiz. otobüslerde çok vakit geçiririm. aynı çıkmazın içindeki dolmuş bedenler, önündeki kadının poposunda şehveti arar. adam yanındakinin gazetesini paylaşmak isterken, çocuklar yukarıda kalan dünyaya merakla bakar. zavallı kadın pencereden zamanı yakalamaya çalıştığında, durakta bekleyen adama aşık olur.
    hayat otobüslerde kendi ritmini bulur.
    bir kadını özlüyorum. çıplak bedeniyle odada dolaşan, ışığı açtığında çarşaflarla gölgelenmeyen. kadın denilen mahluk nemfoman fantazileri ya da frijit bedeniyle geliyor, alkol yüklemesi bile işe yaramıyor. konuşamıyorum. dehşete düştüğümde çaresizlikten kıvaranan ruhumla yazmaya koyuluyorum. köşe başında dilenen adamın, tekerlekli sandalyedeki kadının, kayıp bir köpeğin, araba kazasının hikayelerini yazıyorum. sizin gözlerinizi kapadıklarınıza birilerinin bakması gerek. nihai amacım
    yalanlara başkaldırıyor. direncimi kaybetmek içimdeki sevgiye daha çabuk ulaşmamı sağlıyor. özlem egolarımı ele geçirdiğinde, kemik isteyen köpeğin çaresizliğiyle bekliyorum.
    belki de aşkı bulamadıkça yazıyorum.
    tek amacım var: sonunda olmak istediğim insan. ben hızla ilerlerken, tesadüfler yolumu kesiyor. durmak zorundayım. ne güzel hala vazgeçebilmek. takvimimden günleri ve haftaları silip, yaşamı alanlara bölüyorum, ritmini bulsun diye. bir blok halinde ilerleyen zaman, dün ve yarınla bağlantısı kesilince kötürüm kalıyor. önceleri yattığı yerden ona hizmet etmemi bekliyor. ben beklentilerimi ve mutsuzluklarımı sunuyorum. tadı acı geliyor. sonra üzüntülerin içine kattığım hüzün haplarını tutuşturuyorum eline. yutmuyor.
    ''bağlantıları kur'' diyor bana bir bardak suyla. geçmişin hüznünü bugünün korkaklığına uyduruyorum hemen. bir ayağı oynar gibi oluyor.
    acı.
    ''yarın'' diyor, '' bugünü yarına eklemem gerek''. bugünün korkularını yontunca, yarının beklentilerine oturmuş gibi oluyor. aralardan sızıntı yapan yalanları zamanın içine atıyorum.
    dün, bugüne, şimdi sonraya devam ediyor. zaman iyileşiyor. topuğundaki sancıya rağmen yürümeyi sürdürüyor. kimse kederinin kapatan bantlarını fark etmiyor.''

    not: copy paste değildir.
    1 ...
  19. 11.
  20. alejandro gonzalez inarritu'nun muhteşem kankası büyüleyici senaristi olan ve ilk film denemesi olan Aşk Ateşi ile güzel işler çıkaracağını düşündüğüm şimdinin yönetmen meksikalısı.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük