izlenmesi gereken filmlerden biridir. başrol bill murray önce nefret ettirmiş sonra sevdirmiştir kendini.
emek vermenin mutlu sona ulaştıracağının argümanıdır.
1993 yapımı fantastik komedi ve biraz da romantik bir film diyebiliriz. filmin sonunda neler olacağından ziyade filmin akışında neler olacağına odaklanılması gereken film. senaryonun güzelliği ve esnekliğinden dolayı her an bir sonraki sahneyi merak ettiriyor. ve insan isterse hayatta neler yapabileceğini gösteriyor. ve bunu sadece bir gün içerisinde yapıyor.
--spoiler--
filmin sonunda "heee, bundanmış meğer" dedirtecek bir durum yok. o yüzden fazla kasmayın, keyfini çıkarın.
araba sahnesinde köstebeğe bayıldım. araçla uçurumdan atladıktan sonra, yatakta uyandığındaki haline koptum.
--spoiler--
felsefe yönlü bir film ama bu sefer benzerlerine nazaran vermeye çalıştığı mesaj adam akıllı bir şey; hepimize doğru dürüst , insan gibi bir insan olmamız yönünde ders verir nitelikte. Bunu yaparken eğlenceli bir yönteme başvurması ve gizemli bir konu ile anlatması ise defalarca izlenecek bir yapım ortaya koyuyor.
“Yalnızca kendini düşünen zavallıya hayat bir zenginlik kazandıramaz.
Ve o iki kez ölecek, içine kapanacak, geldiği toza dönüşecek.
Gözyaşı dökülmeden.
Onursuz ve anılmaksızın. “
"Bugün Aslında Dündü" Bill Murray tarafından canlandırılan Phil Connors adında, bencil ve kariyerini birinci planda tutan bir hava durumu muhabiri hakkındadır. Connors'ın ulusal profili yüksek bir muhabir olma arzusu vardır. 2 Şubat'ta yıllık 'Dağ Sıçanı Günü' etkinliğini sunması için kanal tarafından Punxataway'e gönderilir. Connor, açıkçası bu haberin onun gibi büyük bir Tv muhabiri için düşük profile sahip bir haber olduğunu düşünür.
Kendi gününü mahveden ve iş arkadaşlarının sefil olmasını sağlayan öfke nöbetleri geçirir. Ne yazık ki bir kar fırtınası yolları kapatır; o ve ekibi geceyi Punx'taki bir otelde geçirmek zorunda kalırlar. Sabah uyandığında hala 2 Şubat olduğunu öğrenir. Connors yavaş yavaş bir zaman döngüsü içerisinde olduğunu fark eder. Ne yaparsa yapsın her zaman 2 Şubat'ta uyanır ve aynı günü tekrar tekrar yaşayacaktır.
intihar girişimleri bile onu bu döngünün içerisinden çıkaramaz. inanılmaz öncülünün apaçık çekiciliğinin yanı sıra film, insanlık durumunun çok hassas bir alegorisini yönetmeyi başarır: Hepimiz aynı günü tekrar yaşayabiliriz.
Hepimiz aslında birbirini takip eden günler yaşıyoruz ve her gün saat 06:00'da başlayacak bir sıfırlama düğmesi alamıyor olsak da seçimlerimiz ve yolumuza devam etmemizi gerektiren ailelerimiz var. Başkalarıyla nasıl ilişkiler kuracağız? Bize ayrılan zamanda nasıl yaşayacağız? Tam anlamıyla baştan başlayamasak da eylemlerimizle kendimizi yeniden yaratıyoruz.