kişisel tarihi, tarihsel kalıntılara zokkayı yutturan yazar. bir nevi kendisi üzerinden yakın türkiye tarihinin yeniden yazılması lazım olan şahsı muhterem, yürüyen abide, anıt, klasor, dosya, veri, tarihsel bir figür.
zaten koskoca bir tarihi 5 satıra sığdırmak kimin harcıdır?
tarihten pay çıkarmak,
kişisel fayda sağlamak,
onu sahiplenenlerin değil daha çok ona bok atanların mahsulüdür.
türk tarihini de şeyhlerden öğrenenlerin mahsulüdür..
tamamen hayal mahsulü, özünden saptırılmış kapkara bir tarihten bahsediyorum.
anlatamazsınız bu insanlara, atanızla gurur duyduğunu ve onun yolundan yürümeye devam edeceğinizi, kimileri sadece izinde kalmayı yeğlerken..
kemalizmin spor anlayışı başlığında " lafla peynir gemisi yürümez. başarı cancanlı birkaç laf söylemekle yakalanmaz. realist olup sunuca bakalım. bir başarı var mı?" anlamındaki enryme şöyle cevap verme nezaketinde bulunmuştur kendisi:
"...ders almayan beyinsizlerin ise "geçmişe mazi derler, lafla peynir gemisi yürümez" tarzı yorumlarında iyi niyet bulmak koş bokunda boncuk bulmaktan zordur."
"okuz, baktığı şeye çok geç anlam üretebilen, çok geç refleks gösterebilen bir hayvandır. ama gel gör ki aynı öküz, yarım beyniyle anında refleks gösterir anında tespit yapar. atatürk ilkelerinin yarattığı travmadan olsa gerek bu öküzleri insanlaştırma çabası. öküzümsü insan bir windows hatası gibi oluyor bazen..."
dünyanın kendi etrafında, güneşin de kemalizm etrafında döndüğünü sanan bir coğrafya bilgisi ile hareket eden fiziki materyal. hayır nedir bu saldır co ayakları allah aşkına yahu? şövalye misin, lejyon musun, gladyatör müsün anlamadım gitti.
şimdi yaklaşık şöyle bir cevap gelir:
"ben kemalizmin yılmaz bekçesi, atatürk'ün gençliğe hitabede işaret buyurduğu örnek gencim. ancak yobazlar bunu anlayamaz... falan filan..."
nickinde adam ifadesi geçmediğinden olsa gerek kimi kaleciler tarafından çocuk sıfatı yakıştırılabilen yazar. onlar japon kale oynarken bir timsah yürüyüşü yapıyorduk o ayrı konu..
rumuzunun anlamını paylaşmayan sadece okumamıza yardımcı olan 13 eylül ankara iftar zirvesine katılan yazar dostumuz. güler yüzünü gördük fakat hoş sohbetine nail olamadık. yeni zirvelere inşallah.
gecenin bir saatinde utanmama, içerlememe sebep olan, muhabbeti hoş, eglenceli, sıkıntıya birebir yazar. bi de 'bu sözlükte herkes müzisyen mi yaa?' cümlesini kurmama ve arkasından 'bir tek ben mi yeteneksizim?' diyerek bir içsel catısma yasamama sebep olan yazardır kendileri. * bir poison ivy * edasıyla yazıma burada son verirken kendilerine de artık icerlemem icin bir sebep bulunmadıgını belirtip, basarılarının devamını dilerim . *
yazılım üstadı, sempatik kişilik.
zirvenin sonlarında yakaladık birbirimizi ama bir dahakine yanını ayır bana.
beni daha önce bir yerde gördüğüne emin ama nerede.. *
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana
düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek
herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir