şu an trt'de 'can dostum' adıyla yayınlanan çok güzel bir filmdir. filmin adına bakıp bu ne kadar sıradan isim. kesin dandik filmdir diyen arkadaşlar öyle demesinler lütfen.
r. williams ın delikanlıya dere kenarında yaptığı konuşma inanılmazdı. kendini dünyanın merkezi sanan her şeyi bildiğini zanneden süper zeka ilk defa o denli dumur olmuştu. zaten o konuşmadan sonra yakınlaşmışlardı.
"
--spoiler--
sana aşkı sorsam sonelerden alıntı yapacaksın. ama bir kadının karşısında tamamen savunmasız kalmadın. sana gözleriyle hükmedecek birini görmedin. tanrı'nın seni cehennemden kurtarması için indirdiği melek olduğunu düşünmedin. onun meleği olmak nasıl bir şey bunu da bilmiyorsun. bir aşkı sonsuza dek paylaşmayı. her şeye rağmen. kansere rağmen. bir hastane odasında iki ay boyunca yalnızca elini tutarak sabahlamak ne demek bilmiyorsun. doktorun gözlerine baktığında "ziyaret saatleri" kuralının anlamsız olduğunu görmesi ne demek bilmiyorsun. gerçek kayıp ne demek bilmiyorsun. çünkü hiç bir şeyi kendinden daha fazla sevmedin.birini bu kadar sevmeye cesaret bile edememişsindir.
--spoiler--
dün argo isimli şuan sinemalarda olan bir filmi izledikten sonra diyebilirim ki; anam ben affleck ne kadar yaşlanmış laa?
oyunculukların on numara olduğu başka bir film izlemedim bugüne kadar -ki çok film izlerim-.
izleyin izletin efem.
8/10.
not: insan o filmde matt damon yerine leonardo di caprio oynasa daha iyi olmaz mıydı, diye sormadan edemiyor. aynı yıl çekilmiş olan gangs of new york filmine bakınca evet oynardı diyor. ama matt damon on numero. on on on numero yinede.
--spoiler--
skylar denen hatunun aksanı hepimizde bi şey bırakmadı değil..
--spoiler--
97 den beri isminin neden türkçeye can dostum diye cevrildiğini anlayamadıgım ve arkadaşıma onerdiğim zaman avlanmak iyidir diye film mi olur cevabını aldıgım drama filmi...
robin williams ile matt damon'ın döktürdüğü film tarihinin en fena 2 ayarını içeren başarılı film. filmin ana karakteri bardaki zübbeye en iyi ayarı verdikten sonra psikolog sean'dan daha iyi bir ayar yemiştir. park sahnesi evet. ayarlarla dolu güzel bir film.
aslında bu filmdeki süper zeki gencimizin yaptıkları limitless'daki süper zekimiz eddie'den daha mantıklı ama aralarında birisinin doğuştan diğerinin ilaçla bu zekayı elde ettiğini anlayınca aradaki fark daha iyi aydınlanıyor.
izlemeden önce adını anlamlandıramadığım güzel film.
filmi matt damon ve ben affleck yazmış, matt damon başrolde. kendisini pek sevmem ve kendi yazdığı filmde başrol oynamış olması biraz itici geldi ama onun dışında izlenmeye değer, sevimli bir film. ingiliz aksanlı erkek sesli kız için bile izlenebilir.
benim anlamadığım başta "ben affleck"in canlaandırdığı karakterin yazdığı kızla will işi pişiriyor. bizim örf ve ananelerimize ters aga bu, olmaz yani ayıp.
izleyeni alttan alta motive eden, gaza getiren film.
ama az geçip de ayakların yere basmaya başlayınca anlarsın bi halt yiyemeceğini."böylesi anca filmlerde olur" der ve avunursun.
robin williams, matt damon ve ben affleck in başrollerini paylaştığı fotografik hafızaya sahip ve dahi olan bi hademenin öyküsünün anlatıldığı, yanlış hatırlamıyorsam 1997 yapımı film.
not: bilmeyenler için, will hunting hademenin adı.
Kesinlikle izlenmesi gereken filmdir. Ölü ozanlar derneği ile bu filmi hep birbirine çok yakın bulmuşumdur. ikiside izlenmeli. insan hayatının kararlarla nasıl şekillendiğini gözler önüne serer film. Ürkeklik, mıymıntılık insana hep kaybettirecektir. insan bir karar vermeli ve onu uygulayıp bütün sorumluluklarına katlanmalıdır.
Kısacası keşke daha önce izleseydim dedirten filmlerdendir.