okuduğum en iyi kitap, izlediğim en iyi film...tutku ve aşk bu kadar mı güzel anlatılır...
filmi ilk izlediğimde tipleri kötü bulmuştum ama sonra bir baktım ki clark gable mükemmel, vivien leigh pek güzel.
tabi filmde bir kırpma söz konusudur. scarlet'in diğer 2 çocuğundan bahsedilmez mesela.
kisacasi en güzel filmlerden biri...bugünün "modern" izleyicisine ; icinde tek kelime "fuck","bitch","bastard" gecmez. kendime zahmet edip filmin senaryo ve diyalog kitabini indirdim internetten...
hakkinda söylenebilecek cok sey vardir. cok ünlü olmasina ragmen, pek anlasilamamis, red butler´la, scarlet o´hara´nin öpüsme sahnesine indirgenmistir. bu film tek sefer izlenince anlasilacabilecek bir film degildir, karakterlerin insanin anlayis zeminindeki yerlerine oturmasi oldukca uzun sürmektedir.
film birbirlerinin icine gecmis ask hikayelerini, savasin insanlara yaptigi psikolojik zulmü ve insanlar üzerinde yaptigi degisimleri, insanlarin kendi hayatlarini devam ettirebilmek icin hangi yollara sapabildiklerini anlatir. scarlet, aslinda sevmedigi halde bir adamla evlenecek, sevdigi adam filmin sonunda ölünce, kocasi onu terkedecek ve scarlet ortada kalacaktir.
filmi tabir eden en güzel kelimelerden birisi "soylu" olabilir. son derece "soylu" bir filmdir.
dogrudur. cok uzundur. kisa metrajli basit filmlere aliskin izleyici icin fazlaca agdali bir film oldugu söylenebilir.
ama bu film, tarihteki yerini her zaman koruyacak, sinema tarihinde edindigi ünü her kusak insan onu izledikce, her seferinde hakedecektir.
ayrica 1939 gibi kadinin son derece asagi görüldügü, daha dogru düzgün haklarinin olmadigi bir devirde, scarlet gibi savasan, istediginin pesinde kosan, özgür bir kadin tiplemesi de, ayrica bir devrimdir.
bu dünyadan "anlamadan göcülmemesi"(izlemeden degil) filmlerden birisidir.
Film 1939 yapımı, 8 oscar'ı var, 4 saat. Of of of klasiğe bak diyebileceğiniz hemen hemen bütün özelliklere sahip. Karakterler özgün olmanın ötesinde birer kült.
Butler klasik bir zamparanın çok uzağında, nasıl zampara olunması gerektiğine dair görerek öğrendiği kişiler olduğunu dahi düşünmüyorum. Adam o an içinden ne geliyorsa onu yapıyor, sıfır plan, sıfır gösteriş, sizin gösteriş sayabileceğiniz şeyler bile kendisinden çıkıyor. Sonra yıllarca başkasına aşık olan birine abayı yakması da zaten bir zamparanın yapacağı türden iş değil. Sonra en boktan zamanda askere gidişi, kaybedilmiş davalara takıntı seviyesinde bağlılığı, daha savaş başlamadan önceki öngürüleri, savaş karşıtlığı vs. hep dönüp dolaşıp aynı kadına gelmesi fakat bunlara rağmen de o yırtıklığı her an kopabilir oluşu değişik yani şablonların ötesinde.
Karısı bir lady olmak üzere yetiştirilmiş fakat lady sıfatını en son hak edecek kişi dahi değil. Hani bilgisayarın nasıl kullanacağını, tam olarak ne yapmasını öğrendiğinde bir çocuk hovarda davranırya, hani ilk başta araba sürmeye başladığınızda geri geri giderken sağa sola çeririrsiniz de yanlış yöne dönünce noluyor lan dersiniz fakat bir süre sonra işi öğrenince gözüm kapalı sürerim havasına girersiniz ya ha işte bu hanım kızımızın hayatı da aynen böyle başta. Sonradan Butler sanki vahşi bir atı ehlileştirir gibi ehlileştiriyor kendisine bağlıyor. Tabii günümüzde de sık görülen özgür kız tribi olan ben anne olmıcamı yıllarca yemek pahasına. Farklı kişinin paragrafında olsak da butlerla çok ilgili bu kızın hikayesi de. iki de bir butler'a yalan söylüyor film boyunca, Butler da dalga geçiyor yıllarca bu yalanlarla. Kadın aradan geçen yıllara rağmen hala Butler'ın bu yalanları yutmadığını bile bile yalanları sürdürüyor. Ben tahammül edemezdim o yalanların yalan olduğunu anladığımı anlamayacak kadar aptal olan birine butler, helal olsun sana, sabrına. Dediğim gibi biraz aptal bir karakter, o kadar yıl aradan sonra her yalanını yakalamasına, hep galip gelmesine rağmen butler'ı kandırmaya çalışmasından da belli. Beni asıl gıcık eden zaten yan rollerdeki erkeklerin mallığı. Hep onlar dışbükey yapmışlar bunun aynasınu.
Kadının ilk aşkı da üstüne yazılması gereken bir karakter. Hiç tahmin edemezdim piçlik ve orospuluk propagandası yapan hollywood'dan böyle bir beyefendi. Kendisine şapka çıkarıyoruz. Biraz bilgi eksikliği de olmasa savaş karşıtı olur Butler'ın bu konuda yanında yer alırdı fakat bütün eksikliği o yırtık olmayışın verdiği toplumun bilgi dezonfarmasyonunun parçası olma hali yoksa 10/10 karakter, bu bilgi eksiğiyle 8.5/10 oluyor.
--spoiler--
mümkünse lütfen ingilizce izlensindir. o güzel diyaloglar o sanatsal müzik, zevkin dibine varana kadar zevk alınsındır.
evet...çok ünlü olmuş filmlerin içinde, çok büyük bir dramı anlatıyor olmasına rağmen icinde bir tek kere " fuck" ya da "bitch" kelimelerinin geçmediği, oyuncularının "hanımefendi" ya da " beyefendi" olduğu önemli bir filmdir, "rüzgar gibi geçti".
şahsen ben "scarlet" in "i´ll never be hungry again" tiradını çok severim. ki o tirad, 1939 yılı gözönüne alınırsa, bir kadın tarafından atılır. kadın o zaman bugünkü kadın değildir. ama tahminimce kadının bugünkü kadın olmasında mutlaka bir payı vardır.
çok büyük paralara malolmuş bir filmdir. ama bundan yüzyıl sonra büyük ihtimalle bugünün birçok ünlü filmi "yokolacak" ancak "gone with the wind" yokolmayacaktır. birileri hep bu filmin kıymetini bilmeye devam edecektir.
bu filmi izlemeden, ölmeyiniz. eğer siz de sinema sanatına gönül vermiş iseniz, bu filmi izleyiniz.
not; böylesi bir filme sadece 34 entry girilmiş olması da ayrıeten sözlüğün büyük ayıbıdır.ajdar´ın 21 milyon kez tıklandığı bir dünyada böyle bir filmi sadece bir avuç insanın tanıyor olması, oldukça düşündürücü bir durumdur.
asıl ismi "gone with the wind" olan çok romantik ve bir o kadar da ihtiraslı hikayedir. bu hikayede, sevdiği adama kavuşmak isteyen bir kadın, herifi kıskandırmak için önüne gelenle evlenir sonra da hepsinden boşanır. adam kendisine yüz vermeyince de vazgeçip, gerçek aşkı başka bir adamda bulur. çok garip ve sıkıcı bir öyküdür. fakat meşhur aşk, ihtiras ve tutku üçgeninin başarıyla oluşturulduğuna inandığım bir eserdir. daha sonraları filmi de çekilmiştir.