genellikle ilkokul dönemlerinde beden derslerinde yapılan maçlarda; profesyonel futbolcu edasıyla hareket edip, teknik direktörlük görevini de üstlenen çocuktur.
yorulduğunda eller belde hafif yukarı bakar, gol atınca aşırı sevinç gösterilerine girmektense; ben bunu hep yapıyorum zaten gol nedir ki tarzında sallamayan bakışlarla geriye döner. zaman zaman göz ucuyla burcu'ya bakışlar atar. yaa ben böyleyim işte dercesine..
sanıyordur ki;
burcu ona bakıyor, onu izliyor hep, halbuki burcu orada arkadaşıyla televizyonda bir filmde gördüğü bilmem ne artisti; 'ay çook tatlı adam yaa aşık oldum' şeklinde anlatıyordur.
tanju çolak'ın tonlarca gol atıp hülya avşar'ı çatır çatır yemesini gazetelerin magazin sayfalarından gören çocukların "ulan bende gol makinası olursam tüm kızlar bana hasta olur" mantalitesiyle körü körüne inandıkları felsefedir.*
gol attıktan sonraki "gollllllllllll" diye bağırıp alt dudağı sakal hizasına inmiş yüz ifadesiyle david villa olsa çekilmeyecek şahısdır. daha sonraki gurur ifadesi de shaq'a doğru kayar.
bundan 15 sene kadar önceydi galiba; okulun bahçesinde top koştururken aşık olduğumu düşündüğüm * kızın beni izleyip izlemediğini takip ediyordum. gol attıkça da o yöne bakıyordum. hala aynı his var galiba. ama bu sefer duygularımı biliyorum.
Gözü hep sahanın kenarında olan bütün kızların onu izlediğini sanan ve gol attığında kızlara doğru koşup golü kendisinin attığını kızların gözüne sokan çocuktur.
bu sebepten gol atmayan çocukta olabilir. sırf bana aşık olmasınlar diye gol atmazdım, defansta beklerdim pas atardım hep. hey gidi yıllar hey şimdi pişmanlık duyuyor muyum? evet duyuyorum o zamanlar bana göre alçak gönüllülük gibi bir şeydi, iyi niyetti halbuki ne kadar yanlış düşünmüşüm la... türk öğün çalış güven biraz da artist olmak lazım bee, bu vasıflara göre yetiştirin çocuklarınızı derim ben size. hadi esenlikle kalın.