harper lee'nin to kill a mockingbird romanın devamı niteliğinde olarak yayılayacağı ikinci romanı. olaylar, yetişkin scout'ın hayatıyla ilgili olacakmış. açıklamasına göre önce bu romanı yazmış, fakat editör ya da yayınlayıcısı olayları çocuk scout'ın ağzında yazmasını isteyince to kill a mockingbird çıkmış ortaya. bunu da kaybetti sanıyormuştu. valla açıklamayı yaptığından beri heyecanla bekliyorum. umarım boo radley ve dill de olur romanda. atticus olmazsa olmaz tabi.
--spoiler--
konusu atticus yaşlanıp yetmişini biraz geçmiş, scout ise 26 yaşındayken geçmektedir. ancak haliyle sık sık scout'un çocukluk yıllarına flashback'ler olmaktadır.
--spoiler--
"biz büyüdük ve kirlendi dünya" tadında bir roman. bülbülü öldürmek'i okumuş (ve filmini izlemiş) bizler için bu roman örseleyici bir tecrübe oluyor haliyle, ama belki de okurken aynı zamanda 6 yaşındaki masum scout'un 26 yaşına gelirken yaşadığı büyüme sancılarını ve 26 yaşında kentine dönünce yaşadığı şokları biz de onunla birlikte yaşamış oluyoruz. tabii abd'nin güney eyaletine özgü sorunsallar bize kısmen yabancı , ama bir yandan da biraz da bu vesileyle öğretici bir dış gözlemci statüsü sunuyor belki de. 20 yıl sonraki atticus'u haliyle 20 yıl önce scout'un gözüyle tanıdığımızdan biraz farklı buluyoruz bu sefer (ama tamamen farklı da değil); bir nevi insanın büyüdükçe kendi babasını daha yakından tanıma tecrübesinin bazen yıpratıcı ve hayal kırıklığına uğratıcı olması gibi. jack amca'nın diyalogları ve aforizmaları yer yer scout ile birlikte bizi de baysa da, hem romanın anlatımının yolunu epeyce genişletiyor, hem de bazı noktalarda unutulmaz ders vericiliğe ulaşıyor (örneğin güney eyaletlerinin abd iç savaşı'ndan daha yüz yıl bile geçmemişken yaşamaya başladığı benzer kötü tecrübeleri anlatırken kullandığı "insanoğlunun ders çıkaracağı en son kaynağın tarih olduğu " şeklindeki ultra ayar içeren saptaması insanın aklına mıh gibi yerleşiyor ve sadece ora ile sınırlı kalmıyor tabii ki.). velhasıl, bülbülü öldürmek'ten sonra biraz iç burkucu bir okuma tecrübesi, ama hayat ta, büyümek te biraz böyle ilerlemiyor mu neticede?
rahip moorehead'ın vaaz verdiği ikinci gece konu başlığı ''günahın bedelleriydi'' .o sırada yerel sinemada aynı adlı bir film gösterilmekteydi(+16)...kasabanın halkı rahibin konuşmasını sinemada yapacağını sanmış bütün kasaba onu dinlemeye gelmişlerdi.rahip böyle bir şey yapmazdı elbette.