oyuncuları bu yılki fashion's night out için vogue ile birlikte bir tanıtım klibi yapmışlar. hepsinin tişörtlerinde fno yazıyor, cat walk yapıp poz veriyorlar falan. tabi ki jane lynch de azarlamak için hazır bulunmuş. lea michele bayağı kıvırmış işi, söylediği şarkı *david bowie her kimse ona aitmiş, darren chris de öyle. ama ''trouty mouth'' ve dianna agron en iyileri. rachel ın dediği gibi barbie ve ken olup hep birlikte olsunlar sayın milletvekilleri lütfen, çok rica ediyorum!
Müzikalin televizyon dizisi olarak uyarlanmış hali: Glee!
2009 da Fox un izniyle yayın hayatına başlayan dizimiz için ilk öncelikle hemen şunu belirtmek isterim ki; müzikal sevenler kesinlikle Glee yi kaçırmasınlar, yoksa çok yazık ederler.
Ayrıca Glee o kadar beğenildi ki yapımın kanal yayıncısı olan Fox tarafından sezon siparişleri ardı ardına geldi.
Ryan Murphy yönetmen, Ian Brennan ve Brad Falchuk ise senarist olarak dizinin yapımcılığını üsteleniyorlar.
Ryan Murphy, diziyi ana karakterlerden birisi olan Rachel Berry (Lea Michelle) tamamen onun üzerine yazdı ve kurdu.
Dizi her ne kadar lise çağında geçse de aslında daha sonraları neredeyse tüm karakterlerin nasıl değiştiklerini, gerçek hayatı fark edişlerini ve yakarışlarına şahitlik ediyoruz. Böylelikle Glee sizi kendine bağlamayı başaran bir yapım oluyor.
Müzikal, drama ve komedi dizisi olan yapımımızda; komedi, kıskançlık, hırs, romantizm, aşk ve olmazsa olmazı tabiî ki dans & müzik fazlasıyla mevcut.
Glee de öyle Grease müzikal filmi vari, bir anda dans edip şarkı söylenmeye başlanmıyor. Dizide olaylar zamanla gelişiyor. Karakterler çoğu zaman olarak provalarda ve katıldıkları yarışmalarda dans edip şarkı söylüyorlar.
Oyuncuların neredeyse çoğu Glee nin ana konusu belli olduğu için; özellikle müzik ve dans mesleğiyle ilgilenilenler seçiliyor. Hatta Ryan Murphy oyuncu seçimiyle bizzat kendisi ilgilenmiş ve 3 ay boyunca Broadway'de tiyatroları dolaşmış. Özellikle müzikal oyuncularını takip ederek zamanla ana kadroyu tamamlamış.
Ayrıca zaman zaman Glee de, özel günlerin anısına, ünlü Broadway müzikalleri, müzikal filmleri ve şovlarının tekrardan canlanmalarını göreceksiniz.
Zach Woodlee, dansların koreografilerini tasarlıyor. Dizide duyduğumuz şarkıların yayın hakları alınarak daha sonra oyuncular tarafından seslendirilip kaydediliyor. Zach Woodlee bir ekip ile oyunculara dansları da öğretiyor.
Yapımın her bölümü neredeyse lisanslar, şovlar, kayıtlar vs derken 3 milyon dalara mal oluyor. Çekim günleri, gösteri şovları ise zorluk derecesine göre bir hayli çokça uzayabiliyor.
Bazı sanatçılar şarkılarını lisans ile para karşılığında verirken bazıları ise gönüllü olarak bağışlıyor.
Glee her yaştan insanı kendisine bağlamayı seven bir şov esasında. Çünkü zaten izlediğiniz zaman sizde göreceksiniz ki eski zamandan bu zamana dizide birçok gözde şarkı kullanılıyor.
Ayrıca Glee nin ilk 2 sezonun soundtrack albümü de mevcut. Dizide bir bölümü Madonna ya adadıkları için onun anısına da bir albüm çıkardılar, albümün ismi ise: The Power Of Madonna.
Glee de her bölümde aşağı yukarı 4, 5 şarkı oluyor. Hatta bazı bölümlerde bu sayı yükselebiliyor.
2009 yapımı olan Glee’nin 2. sezonu 24 Mayıs 2011 de bitti. 3. Sezonu ise gün belli değil ama ay ve yıl olarak: Eylül 2011 de başlayacak.
1. sezonunu uzun sürede 2. sezonu 2 gün içerisinde az önce bitirdiğim dizi.
Başlarda sırf cory monteith için izliyordum fakat daha sonra cidden bağımlılık yapıyor ve rüyalarınıza girmeye başlıyor sonra bağımlılığın ikinci aşamasında sesinizin güzel olmadığı için lanetler vesaire.
çok güzel dizidir özellikle 90210'u sırf can sıkıntısından izleyip daha da sıkıldığım günler sonrasında bir hayat kurtarıcı oldu.
Yeni sezonu iple çekiyoruz efenim.
kurt gibi dünya tatlısı, yanakları mıncırılası bir karakteri içinde bulunduran dizidir. 2. sezon biteli henüz 1 ay olmasına rağmen kendini özletmektedir bir de.
coverlamış olduğu hello goodbye şarkısı unutulan, fakat inanılmaz güzel coverlamış dizi. eylül gelse de izlemeye devam etsek. valla özledim o çocukları ya.
henüz bi' izlemişliğim yok ama hakkında okuduklarıma ve duyduklarıma göre, nip/tuck gibi "awesome" bir dizinin yaratıcısı olan ryan murphy'den daha farklı bir şey beklerdim doğrusu. gerçi, murphy geçen sene de "eat pray love" gibi saçma sapan, nip/tuck'ı baz aldığımızda kendine hiç yakışmayan bir işle daha karşımıza çıkmıştı ya, neyse. tüm bu olanlardan anlıyoruz ki, nip/tuck münferit, bir daha da erişilemez güzellikte olan harika bir yapımdır ve öyle de kalacak. ee bize de bu harika dizinin bölümlerini tekrar tekrar izlemek düşer.
kesinlikle oyunu çıkması gereken dizi. gerçi oyununu da çıkarıp bokunu çıkarmak istemezler, şahane gidiyor zira. ayrıca burlarda zaten dizidir filmdir kültürel şeyler tutulmuyor da, ekşisözlükte de hakkında çok entry girilmemesi sevindirici, türkiye'de boku çıkmayacak en azından.
glee 2. sezon finali için:
genel kanının aksine beğenmedim. aslında herşey güzeldi ama o kadar iyi yapıp neden kazanamıyolar hala anlamıyorum. tamam demiyoruz birinci olsunlar ama vocal adre.ye kafa tutarken ilk sezon; ilk ona bile giremiyolar. 9 olsunlar 8 olsunlar.
nese bende yakıştıramadım sam-mercedesi olmamış ama mercedese üzülüyodum öle garip, yalnız.
britanny yani heather morris normalde çok çok yetenekli bi dansçı olduğu 2 sezondur kız aptal ama dans ederken mimikleri herşeyiyle bambaşka bi yaratığa dönüştüğü ve de sevildiği için akıllı yapmaya karar vermişler sanırım.
rachel - finn barışmalrı iyi oldu. güzel oldu. öyle gereksiz ayrılmasınlar. gerek yok.
son olarak müzikler çok küzeldi gene peğendim çok.
sezon finali muhteşem olan dizi. bir ara kötüye sardı gibi oldu ama finale doğru muhteşem toparladılar.
madonna coverı muhteşemdi. tam new york'a uygun bir bölümdü. matthew morrison son albümünden bir şarkı söyledi yanılmıyorsam. bu adam broadway'de değil de başından beri popçu olsaydı belki şimdi justin timberlake'i bırakmamıştı piyasada. öylesine yetenekli ve karizmatik. böyle hocamın olmasını çok isterdim. finn'in o 2 aylık yavru köpek bakışları her bölümde olduğu gibi vardı ama bu bölümde çok daha tatlıydı. tatlı demişken blaine ile kurt sözüm size siz hiç ayrılmayın aşırı sempatiksiniz, yerim sizi. santana'nın delirmeleri her zamanki gibi çok güzeldi. * hastayım sana santana duy beni. *
--spoiler--
sam-mercedes çifti tutmaz gibi. ikisi de sempatik insanlar ama yakışmıyorlar.
finchel öpüşmesi jessie st. sucks'a kapak olsun.
--spoiler--
güzel bir bölümle ikinci sezonu da noktalamış dizi. resmen new york a aşık oldum bu bölümle. zaten broadway müzikali izlemek istiyordum. şimdi deli oluyorum broadway için. breakfast at tiffany's kitabıyla hayran olduğum tiffany ye bir kez daha hayran oldum. çok iğrençsiniz lan. ayrıca matthew morrison sahnede şarkı söylerken bambaşka bir şeye dönüşüyor. bu bölümdeki tek güzel şarkı da zaten onunkiydi. diğerlerini beğenmedim. bıraksın bu işleri broadway'e yönelsin. iş var onda. benim broadway'de şarkı söyleme imkanım olacak. elin çocukları için vazgeçiçem. yorum bile yapamıyorum bu konuda. allah akıl fikir versin. ne diyim başka.
new directions new york tadır. finn rachel ı geri kazanmak için onunla yemeğe çıkar. ki finn in en yakışıklı ve seksi olduğu bölümdü bu. hep böyle görelim onu ya. çocuk inanmış. neyse rachel ı öpmek ister ve rachel "i cant i cant!" nidalarıyla ortamı terkeder. hemen sinirlenmeyin... rachel ve kurt un breakfast at tiffany's bölümü: EPIC! vee nationals gelir çatar. finn ve rachel düet yapar. * ve şarkı biter bitmez birbirlerini öperler. o anda, çığlık attım cidden. 1 yıldır bu anı bekliyodum yahu! jessie nin "was that scripted?" sorusuna kadar nefesimi tuttum resmen. neyse efenim ilk mutluluğum bu oldu. ama maalesef nationals'da kaybettiler. üzgünüm. şimdi en önemli kısma gelmek istiyorum, ki bence bölümün en büyük bombasıydı; sam ve mercedes çıkıyo gençler. evet bildiğiniz dating durumu var. en sonda tekrar bi finchel kiss oluyor ve sezon kapanıyor böylelikle. a bu arada will broadway e gitmekten vazgeçti ve sue bu son bölümde hiç yoktu. son kez bi görseydik keşke... şimdi 3 ay bekleyeceğiz, yeni bombalar için.
yaklaşık 2 ay önce netten indirip izlemeye başladığım ve gün itibariyle izlemeyi bitirdiğim müzikal-komedi türünde bir gençlik dizisi. aslında ben müzik - müzikal gibi şeylerden çok anlamam. meraklı da değilim. ama yine de diziyi tuttum doğrusu. yani kyle xy, Aliens in America gibi bağlandığım dizilerden olmasa da sevdiğimi söyleyebilirim.
biraz karakter tahlili yapmak istiyorum. bu şekilde yorum yapmak daha kolay.
finn hudson : dizimizin boynuzlu kortırbeki. her amerikan film ve dizisinde olduğu gibi çiirlidırların başındaki kızla çıkmaktadır ama sonradan kendisini rachel'a aşık olarak bulur. ama ikisi tarafından da en yakın arkadaşı tarafından aldatılır. yani bir o kadar antiklişe bir şekilde şanssız bir kortırbektir. bir bölüm'De de tostunun üstünde bir isa resmi olduğunu görür ve neredeyse tosta tapınmaya başlar.
quinn fabray: I am number four adlı filmde türkiyemize gelmek isteyen (#11741879) dianna agron tarafından canlandırılmaktadır. dizimizde bolca bulunan kevaşelerden birisidir. sonradan kovulmuş da olsa çiirlidırsın başıdır çok itici bir karakterdir. her çıktığını başka birisiyle aldatmaktadır. ama bu kötü özelliklerinin tümünü kapatacak kadar güzel ve seksidir.
kurt hummel : dizimiz'in iyi kalpli sevimli gay'idir. amerika'Da kendisi sebebiyle muhafazakar kesim dizi'ye tepki göstermektedir. gayliği özendiriyor diye. ama biz onu her haliyle seviyoruz.
puck: dizimizin mohawkı. kuuul adamı. her kızla yatma şerefine sahip olmuş kötü çocuğu. ilk başlarda geek'leri ezen bir amerikan futbolcusuyken sonradan geekleri ezmeyen, glee kulübüne katılan, iyi ama hala azgın olan, şişman ve güçlü kadın fantezisi edinen bir amerikan futbolcusuna dönüşmüştür.
sue sylvester : dizi'nin en bomba karakteri. glee kulübünün baş düşmanı. etrafındaki insanlara inanılmaz yaratıcı laflar çakan, onlara eziyet etmeyi seven ama aslında içerisinde miniminnacık bir yavru kedi gibi bir insancık yavrusu bulunduran birisidir. çaktığı laflardan birisini buraya yazmak istiyorum ;
--sue beiste'e birkaç tane kurabiye'yi köpek boku içeriğiyle getirir ve yemesi için numara çeker ama numarası anlaşılır. will de yeter artık der--
sue : elalemin içinde bana sırt mı çevireceksin? (will'e)
siz ikiniz şu anda çok önemli bir hata yapmaktasınız. böyle bir hata, meksika yerlilerinin, kıçı görünen bir betsy ross fotoğrafı uğruna corç vaşingtına manhattan'ı sattığı günden beri görülmedi.
--zuhahahahah--
brittany: dizimizin (her dizi ve film'De bir tane aptal kız bulunması klişesine uygun olarak) salak ama güzel sarışın karakteri. bir geek olan artie ile çıkmaktadır ve alıklıkta psikopatlık derecesindedir. ayrıca da okul'Da yatmadığı kişi kalmamıştır. herşeye rağmen severiz kendisini. çok sempatiktir.
emma pillsburry: okulun sempatik ve titizlik hastası öğretmenidir. will'E aşıktır.
will shuester: dizimizin müziksever hocası, ideailt insanı. kendinin başaramadığı şeyleri glee kulübünün başarmasını isteyen biri.
santana: dizi'De hayran olduğum insan. insan mı dedim? insan mı lan bu? başka birşey. müthiş bir şey. tam bir latin fıstığıdır kendisi. bence dizi'De quinn ile beraber en güzel iki kızdan biri. her zaman bencil olması da ayrı bir çekicilik katıyor kendisine.
artie: dizi'De erkekler içinde en aklı başında olan karakter. brittany ile çıkmaktadır.
rachel berry: sevip sevmediğme tam olarak karar veremediğim bir karakter. bazen çok sinir bozucu oluyor bencilliğinden dolayı. ama bazen de inanılmaz sempatik geliyor. mesela ikinci sezonda kızlar futbol takımına alınınca "futbool tiiim fubool tiiim" diye erkek futbol oyuncularına "çak" yaptığı sahne'DE "yerim ben seni gız" dedim. çok tatlıydı. en azından ikinci sezonda ilk sezona göre daha az sinir bozucu olduğunu söyleyebilirim yani.
jacob : lost'Daki jacob değil tabi. dizimizin azgın okul muhabiri olan veledi. bir ara rachel'A bir konu'DA (quinn'in hamileliğini saklaması) şantaj yapıp göğüslerini göstermesini ve iç çamaşırlarını vermesini söylüyordu. özellikle saçları müthiş. aynı scary movie serisindeki çılgın zenci shorty'ninki gibi : http://vthumb.ak.fbcdn.ne...59799324_62494_1499_b.jpg - http://25.media.tumblr.co...o7ddnsbp1qaejbxo1_500.jpg
ayrıca quinn'E ve diğer glee club üyelerine 2.sezon ilk bölümde sorduğu sorularla yarmıştır.
jacob : piçin doğduktan sonra hayatın nasıl değişti? - göğsündeki onca sütü ne yaptın? (hamile kalıp çocuğunu başka bir aileye veren quinn'e)
1. sezon mükemmeldi, 2. sezon bozdu diyordum ki, şu 2. sezonun son iki bölümü tabiri caizse ortalığın bir taraflarına..
haydi bakalım sezon finali de gelsin de quinn'in planını öğrenek.
buyrun konuyu aşmış birinin yaptığı gif; http://25.media.tumblr.com/tumblr_lle7epeu9E1qbc0rko1_500.gif
klasik amerikan gençlik dizilerinden biri olmadığı için gözümde ve gönlümde on numara olan yapım.
--spoiler--
karakterleri,etnik kökenleri,inançları,cinsel eğilimleri birbirinden oldukça farklı fakat müziğe olan tutkuları ve sesleri fevkalade.
ayrıca senaristlerini de tebrik etmek gerekiyor. down sendromlulara karşı farkındalık yaratmaları çok hoş. sue'nun becky'e sarıldığı sahnede resmen gözlerim doldu.
kendileri tebrik ediyor, new york'ta başarılar diliyorum.
--spoiler--
buna komedi dizisi diyen aklımı ben... komedi dizisi diye izliyoruz adamlar bizi ağlattı. sue sylwester için diyeceğim tek kelime: epic! emmy ödülünü jane lynch'a falan vermeliler hatta ben böyle oyunculuk görmedim ciddiyim.
jessie st. sucks defolsun gitsin, bölüm boyunca sinir etti insanları. finn ise rachel'ı hala unutamadı. rachel'ın balo gecesinde söylediği şarkı ikisini anlatıyordu, gayet manidardı. finchel birbirine ait nolur gene birlikte olsunlar diyorum şu an.
santana'yı oynayan naya rivera'ya albüm yapılmalı hatta amy winehouse ayağının tozuyla türkiye'ye gelmişken bu kızı ön grup olarak çıkarsın. önce valerie sonra back to black derken bu kıza iyice hayran oldum. muhteşemsin.
mercedes jones gene çok sevimli. * bu kızın da sesi muhteşem arkadaş. american idol seçmelerinde nasıl elemişler aklım almıyor. amber riley başlığına reserved diyelim, bu kız 5 yıl sonra diva.
artie sen üzülme canım. en çok da bu çocuğun yürümesini istiyorum.
puckerman'a artık önem vermiyor senaristler, yoksa bana mı öyle geliyor? *
new york bölümünü ve quinn'in projelerini öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
bi kutu mendil hazırlayın.
ve jessie st. james e, pardon jessie st.sucks a küfür etmeye hazırlanın. gerçi arkadaşın tipi ve bakışları var. insan kıyamıyo ama ben bugün kıydım ve sövdüm. sizler de sövünüz.
onun dışında santana iki bölümdür yardırıyo, gözümüzden kaçmadı yani.
coverladıkları şarkılar kesinliklikle orijinallerinden daha iyidir. çok kaliteli ve izlemesi keyifli bir dizidir bence. içinde çok emek olduğu belli yani. ayrıca son bölümdeki adele coverı da ilaç gibidir. (bkz: rolling in the deep)
-sam, puck ve artie nin friday şarkısı... yorum yapamayacağım. şarkının kendisi iğrenç olduğu için glee coverı bile kurtaramamış valla, o derece.
-o quinn bana öyle tokat atacak ben de bişey demeyecem. oldu. ben de ona vururdum bi tane. *
-kurt seni çok seviyorum. ağlama, üzülme sen. prom queen başkası olsa bu kadar sevinmezdim.
-finn, rachel ı düşünmeden edemiyorsun anladık. finchel zamanı yakın gibi gibi. *
-mercedes ve santana nın sesine ölürüm. dancing queen diye diye yardırdılar. çok iyi coverdı. *
-ve en önemli olay; jessie is back bitches. bu çocuk ilk sezon bu kadar tatlı değildi tamam mı? değildi işte. o nasıl bi bakıştır yaaaa, yirim yirim. konuk oyuncu olarak gelmemiş olsa rachel la çıkmasını çok isterdim. ccc jonathan groff ccc.
-bu arada santana ve brittany birlikte olursa yuh derim. dizi gay kaynamaya başladı artık. biraz da straight bırakın ulan!