bugün

efem herhangi bir ders ortamında bulunmaktasınızdır. herkes ağzı bi karış açık dinlerken hocayı, sizde nedense bir uyuşukluk baş gösterir. muhtelif nedenler için
(bkz: önceki gecenin tümünü uluda geçirmek)
(bkz: dersin sıkıcı olması)
(bkz: dersin değil aslında hocanın bıktırması)
vs.
neyse konumuza dönelim; kelimeler milletin kulaklarından taşarken, sizin göz kapaklarınız hocanın uzuun mu uzun cümlelerinin ağırlığı altında ezilmektedir. kulaklarınıza ulaşan ise kaynaşmış harflerden oluşmuş tek bir sözden ibarettir:
uyuuuzinuuuuu uyuuukatuuuu uyuuuabsiuuuu uyuuusikuuu uyuuuasituuuu falan filan...
burnunuza uykunun yumuşak kokusu gelir, oturduğunuz sıra sanki bir bulut olmuştur. ağzınız ise uykuyu içinizde hissetmek için tam açılmıştır ki hocanın başının yavaş ama istikrarlı adımlarla size doğru dönmekte olduğunu fark edersiniz, eh hocaya da ayıp olmasın, dudaklar yumulur birbirine,
ammaa
ne mümkün, o yamuk yumuk hareketleri yapmasını önlemek yanakların, hava ve uykuyla dolmuşken ağız. bi de uzun sürer ki sormayın. neyse sonra hocanın geçiştirilmiş bir bakışıyla rahatlar, esnemenizi gizlemenin huzuruyla uykunun sıcacık kollarına daha da bi istekle ve güvenle atlarsınız.
ahh, tam da zil çalmıştır...
ağzın kusacakmış gibi hafiften şişmesi ama asla açılmaması.
karşısındakine saygısızlık olmaması için yapılan eylemdir.lakin yinede belli eder ağız açılmasa dahi gözlerin sulanması ve ağzın yamur yumur şekle girmesi ele verir.
komiktir. o ne öyle yamuk yumuk oluyosun, gözler desen her biri bi yana bakıyor. ağzını kapat esne işte.
karşıdaki insanıda esnetir bir süre sonra herkes esnemeye başlar.