Git...
Git...
Git... me dur ne olursun
Gitme kal yalan söyledim
Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin. Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
nasıl olsa dediğinin tam tersini yapacak ya; nasıl olsa aşk/meşk/ikili ilişkiler hep strateji, onu yapan böyle olur/bunu yapan öyle olur ya; ilgilenirsen bağımlı, ilgisiz bırakırsan ulaşılmaz olurmuşsun falan filan ya;
bi' siktirin be abi. alt tarafı seveceksiniz şu dibine kibrit suyu dünyada. onu da algoritmaya, komplekse çeviriyorsanız yaşamayın amk.
+sana çikolatalı bisküvi pastası yaptım. Üzerine Hindistan cevizi de serpiştirdim. Gitme.
-ayy yerim. Yani pastayı yerim. Yiyeyim de gideyim.
+ama şey... seni sonsuza kadar salıncakta sallayabilirim.
-gerçekten mi?
+evet. Hem sen kalırsan dünya benim olur.
-eheheheh. Abartma.
+dünya benim olmasa da en azından Burkina Faso'nun bir köşesi benim olur.
-daha çok saçmalama istersen.
+peki hadi yiyelim şu inanılmaz pastayı.
Eğer kişi misafirliğe geldi ve gidiyor ise ses etmeyin, ziyaretin kısası makbuldür. Lâkin birisi gönül kapınızı çalıp gitmek isterse, kalması da gitmesi de sizden götürür. işte o vakit yazıldı en güzel şiirler, ŞARKILAr...
- Şimdi ben sana "gitme" desem ve sen gitsen, ilk mutsuzluğunda; "almayacaktım o kızın ahını!" Diye kahredeceksin. Sonra bir daha, sonra bir daha... Sen bunu bir düşün!