küçük iskender'in bu konuda şiirle ifade edilmiş bir tezi mevcuttur:
git gidebildiğin yere kadar...
bu liman da kaybettiğim ilk gemi sen değilsin.
ama şunu unutma!
rıhtımda kalanı değil,
çekip gideni vurur fırtına...
o ilişki zaten o gün değil günler, haftalar, aylar hatta yıllar öncesinden bile bitmiş olabilir.(2 günlük daldan dala olanları kastetmiyorum) ve bu durumda gidenin mi kalanın mı terk ettiğiyse, ayrılık sonrası vik viklerden başka bir şey değildir.
-abi ben zaten o kızı haftalar önce sallamıştım o koşuyodu peşimden geçende de ayrıldı işte benden...
+hmm...
tmk nın * 164. maddesi der ki (ilk paragrafın son cümlesi);
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
kanuna göre bazen kalan da terk etmiş sayılabilir.
bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
yahya kemal beyatlı nın şirine göre;
gidenler memnun olduğundan kalanlar terkedilmiştir. üzülmesinler, bir gün onlarda terkedekler.
- muhsin abi sana bir soru soracağım?
+ evet öt bakalım!
- abi, giden mi terk edendir kalan mi terk etmis demektir?
+ ikisinin de mına koyum!
- abi, ayıp oluyor ama
+ iyi sen hangisi isen ona koyayım!
- ?!?!.
hep gidenin terk ettiği söylenen dünyada kalanın da terk etmiş sayılabileceğine dikkat çeken ikilem.
çok seversiniz birbirinizi. şartlar vardır ki ya da olaylar öyle bir gelişmiştir ki bir anda kendinizi bir dikdörtgen masanın en uzak köşelerinde buluverirsiniz. o an her şey o kadar uzak ve pamuk ipliğine bağlıdır ki her şey... sonunda biriniz kalkar tüm yükü omuzlayıp, tüm sonuçları ve yiyeceği 'terk eden' yaftasını kabullenip kalkar. sevdiği için kalkar o masadan. peki ya sevgili? onun oradan kalkışı ve gidişini izleyen, "dur" demeyen, "gitme" demeyen sevgili...
cevapsız soru bu. sevapları orda burda yazmıyor. bu bir ikilem, bir çıkmaz sokak.
ama bilinen bi şey var ki sonuç ne olursa olsun, kim terk eden olursa olsun sevgililer aşkta birlikte yenik sayılıyor. anlayacağınız;
(bkz: almanya yenilince biz de yenik sayıldık)