bir iki senedir bu döngünün içerisindeyim sürekli eski günleri özlüyorum geri dönmek istiyorum bir daha öyle mutlu olduğum günler yaşamayacakmışım gibi geliyor. içime mi doğmuş nedir biliyordum ben böyle olacağını da çocukken televizyon izlerken bile derdim kendime bugünleri özleyeceksin lisede de arkadaşlarımla gülüp eğlenirken bilirdim bugünlere özlemimden kahrolacağımı. Bazen sırf geçmiş yıllarda hissedebilmek için eskiden izlediğim dizileri ezbere bildiğim halde tekrar izliyorum çünkü izlerken kendimi o yılda hissediyorum işin kötü yanı anı kaçırıyorum bu hep böyle mi gidecek ben bir daha hiç andan zevk alamayacak mıyım bilmiyorum üzülüyorum sadece
bu durum bir realite olmasına rağmen aşırı saçma bir eylemdir çünkü geçmiş zaten geçmiştir ki ayrıca zamanı durduramıyoruz zaten ve zaten bundan 2 yıl öncesi de geçmişte kaldı bir bakıma. geçmişi değiştirmek istenildiği için geçmişi özlemek mantıklı görünebilir ancak geçmiş zaten o şekilde yaşanıp bitmiştir.
insanın çoğu zaman hissettiği ruh halidir.
Hatıralar mutlu olsun, kederli olsun hep acı verir. Demiş dostoyevski.
Mesela gün gelecek şu an içinde buldunduğumuz anı bile çok özleyeceğiz. Çünkü dünya hergün daha kötüye gidiyor.
(bkz: ahir zaman)
2040 yılında falan bir yudum suyu ararken anlayacağız şimdinin kıymetini.
Bir zamanlar korona vardı. Aşı tantanası sürüyordu.
Meğer o günler zor değilmiş, En azından gökyüzü aydınlıkmış diyeceğiz.
Yapay bulutların kararttığı dünya'da Zombilerle savaşırken...
Insanı manyak eder ve ben o manyaklik yolunda ilerliyorum sanırım çünkü güncel zamanımda hiç mutlu değilim ve sürekli geçmişte güzel anılarımın olduğu yerlere götürüyor beni hafızam. Hafıza gerçekten duygusal insanlar için lanet.
hep beklediğimiz yarınlardayız ama işler hiç istediğimiz gibi gitmiyor değil mi? sanırım en büyük nedeni bu. ikinci büyük neden ise bir şekilde ayrıldığımız, sevdiğimiz insanların yerini artık pek güzel kimselerin dolduramaması.
aslında özlemi abartmamak kaydıyla normaldir bu. aklına gelsin geçmişin ve gülüp, geç. geçmişe müdahale edemeyiz, gelecek ise muallaklarla dolu. anın keyfine bakalım. geçmişi takıntı haline getirip, aynısını yaşamak için çabalarsanız boka batar, hem yaşadığınız günü hem de geleceği hiç edersiniz.
yaklaşık bi 30 sene kadar önce Gaziosmanpaşa-Küçükköyde üstü sigara yanığıyla dolu yeşil Çuhalı masaları olan Tokatlıların kahvesinde taze ekmek, duble çay, siyah zeytin, beyaz peynir eşliğinde kahvaltı yapıyorduk. Sabah saat 06:00 sıralarıydı, camların buğuları şelale yapmış, duvarlar sırasıyla marşmelov pembesi, jelibon yeşili ve yumiyum turuncusuna boyanmış, sokağı izliyordum. Yeşil brandalı, kırmızı bir 250 doçun bir tekeri belediyenin rögar için açtığı çukura düştü. Bütün sokak seferber oldu ekmek arabasını kurtardılar.
Onu bunu siktirette o beyaz peynir çok güzeldi lan, kalmadı o beyaz peynirlerden, işte ben o peyniri çok özlüyorum!
geçmişi düşünürsen olur. geçmişi düşünüyorsan adapte değilsindir bugününe veya geleceğine. geleceğine ve bugününe adapte değilsen mutlu değilsindir, mutlu değilsen depresyondasındır. depresyonda olduğunu biliyorsan iyi, bilmiyorsan depresyondasın güzel kardeşim. öneri olarak dine yönelmeni verebilirim.