tv programlarında, sunucunun arkasında dikilip, arada bir dans edenlerden olmak veya yarışmalarda hostes olmak. sen orada dikilip, sırıtıyorsun da ne oluyor? sunucuya, yarışmanın sorularını vb. getirir bunlar. kavanoz içinde kağıt taşımak da meslek değildir gerçi.
öğretmenliktir. zaten ögretmenliği meslek haline getiren o insanı bulup sikmeli. bir ögretmen para icin bu işi ne derece düzgün yapabilir? yapamaz pek tabi. akşamdan ezberleyip sabah gelip ögrencilere ezber kusmak. bu nasıl bir eğitim anlayısı kardeşim.
en alt kesim çalışır çabalar, en üsttekiler de oturduğu yerden emir yağdırır. ama herkes başarı olunca yöneticiyi, başarısızlık olunca en alt kesimi hatırlar.
milletvekilinin danışmanının sekreterine bağlı olarak çalışan santral memuruna ait masada - bir iş gelse de çalışıyor gibi görünsem! diyerek boş boş beklemekten sıkılan, arşivlerden sorumlu torpilli hasan oğlu rızaya çay getirip götüren çaycının kantininde çalışan, ve yaptığı tek iş çay markaları toplamak olan çocuk kominin, ek iş olarak yaptığı; demi koyulan çaylara ilave olarak sıcak su doldurma işidir.. ya da ters mantıkla en dolu işi o yapıyor da denebilir..