bugün

"Çok şey vadeden ve hiçbir şey vermeyen bu dünyada gerilim çok fazlaydı."

(bkz: şeyler)
(bkz: les choses)

haklısın perec kardeş.
kendisi fransızca’nın en çok kullanılan sesli harfi olan ‘e’yi hiç kullanmadan kayboluş isminde bir roman yazmıştır. evet, 300’ü aşkın sayfadan oluşan bir kitap düşünün, ama içinde hiçbir ‘e’ harfi geçmiyor. peki neden?

çünkü yazar henüz çocukken anne ve babasını 2. dünya savaşı sırasında kaybetmiş. babası fransız ordusundayken, annesi ise toplama kampında ölmüş. kitabı yazarken hiçbir ‘e’ harfi kullanmamasının sebebi ise, 2. dünya savaşı’nda yahudilerin ortadan kaldırılmaya çalışılmasını protesto etmekmiş.

yani, “siz koca bir ırkı ortadan kaldırmaya çalıştınız, ben de buna karşılık bir harfi yok edeceğim” diye düşünerek böyle bir başkaldırıda bulunmuş. dolayısıyla bu olmayan ‘e’ harfi, aslında anne ve babasının 'kayboluşunun', yokluğunun da bir metaforu.

bu kitapla ilgili araştırma yaparken çok heyecanlandığım bir şeyle daha karşılaştım; o da kitabın türkçe’ye de içinde hiçbir ‘e’ harfi kullanılmadan çevrilmiş olması. kitabın çevirmeni, cemal yardımcı, “fransızca’da ‘e’ harfi kullanmamaya karar verdiğinizde kelime dağarcığınız yüzde 30-40 oranında daralır. türkçe’de ise bu oran dörtte bire iner.” demiş.

yani mesela, ‘sen’ – ‘ben’ – ‘ve’ – ‘ken’ gibi kelime ve ekleri kullanmadan bir şey yazmak zorunda olduğumuzu düşünelim, herhalde birkaç paragraf sonra contayı yakardık diye tahmin ediyorum. adamlar bunu yapmış işte.

kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=h15a_uMmp80
kayboluş kitabını okurken gündelik hayatta sürekli bir ''e'' harfi aramama sebep olmuş yazardır.
kayboluş romanını hala çözemediğim adam, iyi yazardır ve fazlaca fırıldaktır.
uyku üzerine yazdığı metinler de
örneğin,

uyuyan adam ;

"Gözlerini kapar kapamaz, uykunun serüveni başlıyor. Belleğinin, bir yansıma sayesinde lavaboya, bir kitabın biracık daha açık gölgesi sayesinde etajere yeniden hayat vererek, asılı giysilerin daha koyu kütlesi belirginleşerek, pencerenin ışık geçirmez karesi sayesinde binlerce kez katettiğin yolları yeniden çizerek onları zahmetsizce tanımladığı odada..."

mekan feşmekan da ise

"...uyuduğum yerlere yönelik istisnai, hatta tanrısal olduğunu düşündüğüm bir belleğe sahibim. Bir yere uzanıp gözlerimi kapatmam ve belirli bir mekânı asgari bir dikkatle düşünmem, o odaya ilişkin bütün ayrıntıları, kapıların ve pencerelerin yerini, mobilyaların nerede durduğunu gözümün önüne getirmeye yeter, hatta bununla da kalmaz, sanki o sırada bedenen o odada yatıyormuşum hissine kapılırım."

müthiş betimlemeleriyle beni kendine tekrar hayran bırakan yazar.
Palindrom ustası, kafası bir değişik çalışan rahmetli zat ı muhterem.
(bkz: palindrom)
Şeyler i ounması gereken yazar.

http://www.metiskitap.com/catalog/book/5037
"Uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. Daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. Ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. Dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. Kayıtsızlık seni farklı kılmadı.

Ölmedin. Delirmedin.

Felaketler yoktur, başka yerdedirler. Ufacık bir bela seni kurtarmaya yeterdi belki de: Her şeyini kaybederdin, savunacak bir şeyin olurdu, ikna etmek için, duygulandırmak için söyleyecek sözcüklerin olurdu. Ama sen hasta bile değilsin. Ne gündüzlerin ne de gecelerin tehlikede, gözlerin görüyor, ellerin titremiyor, nabzın düzenli, kalbin çarpıyor. Eğer çirkin olsaydın, belki çirkinliğin gözalıcı olurdu, oysa çirkin bile değilsin, ne kambursun, ne kekeme, ne çolak, ne de kötürüm, topal bile değilsin."

Diye yazmış uyuyan adam romanında.
--spoiler--
"Yalnızsın. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun. Saydamlığı, hareketsizliği, varolmayışı öğreniyorsun. Bir gölge olmayı ve insanlara sanki hepsi birer taşmış gibi bakmayı öğreniyorsun..."
--spoiler--
(bkz: şeyler)
modern edebiyatın sağlam taşlarından. "e" harfi kullanmamak falan tıraş asıl edebi yeteneğini "yaşam kullanma kılavuzu"nda görürsünüz (kodumun apartmanında kimin eli kimin cebinde anlamak için kaç saat kafa yordum), kağıt-kalem alır öyle okutur kendisini. uyuyan adam kitabı da fena değildir üslup özgündür konu her zamanki konudur ama işleyişi o konuya olan aşinalığı siler atar öyle hoş bi kitaptır.
varolmama sanatını öğreten yazar. uyuyan adam kitabında şöyle der;

Yalnızsın.. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun.. Saydamlığı, hareketsizliği, var olmayışı öğreniyorsun.
öyle
bir sözü vardır ki hayata yön verir: 'okumadıklarıma üzülmek yerine
ilgi duyduğum şeyleri daha fazla okuyup bir çeşit bilgin olmaya karar verdim. ne de
olsa tarih ayakkabi bağcıklarına düğüm atmayı bilmeyen dahilerle dolu.'
kayboluş ve w isimli romanlarıyla ciddi hayranı olduğum yazar, çocuk...

"Bütün dünya normal, olağan, anlamlı gözüküyor, ama sözcüğün, o saf tılsımın, o tuhaf muskanın altındaki sallantılı sığınakta korkunç bir kaosun yavaşça vücut bulduğunu, ortaya çıktığını görüyorum. Bütün dünya olağan gözüküyor, ama bir gün, bir hafta, bir ay ya da bir yıl sonra çürüyüp yok olacak. Çünkü bir yarık var. Hiç durmadan, adım adım hacmini artıran bir yarık, uçsuz bucaksız bir unutuş, dipsiz bir uçurum, boşluğun istilası. Bir bir susacağız…"
georges perec'in yazdığı, la disparation isimli kitabın 1995 scott moncrieff ödülü'nü alan a void isimli çevirisi gilbert adoir tarafından yapılmıştır. bununla birlikte yayımlanmamış üç ingilizce çevirisi daha vardır. bunlar: ıan monk'un a vanishing, john lee'nin vanish'd! ve julian west'in omissions isimli çevirileridir. fransızcada 'e' harfi en çok kullanılan harf olduğu için, bu harfi yok saydığınız durumda sözcük dağarcığınızda %30-40 oranında bir daralma olur.
Hayat ağır geldiği zaman şu satırlarını hatırladığım şair;

''Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan başlama makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet.’ '' (bkz: yaşamı kullanma kılavuzu)
la disparation'un yazarıdır. lipogram ciddi uğraşı gerektirir.
ücret artışı talebinde bulunmak için servis şefine yanaşma sanatı ve biçimi adlı eseri yazmış yüce şahsiyet.

kesinlikle çok karışık ihtimaller topluluğunun şemalaştırılması sonucu ortaya çıkan tabloyu yoğunlaşma kaygısı olmaksızın edebi düzleme indirgemekte zorlanmadığı bu eser 67 sayfa tek bir cümleden ibarettir ve oulipien akımın en bariz örneğidir. kullandığı kelimelerdeki nüanslar insanı alıp götürür.
şeyler kitabını da yazmış olan sıradışı yazar.
(bkz: #5157789)
(bkz: uyuyan adam) kitabında insanın aklını karıştıran bir bölümü vardır

Ölmedin; daha aklı başında biri de olmadın.
Gözlerini kavurucu güneşe de çevirmedin.
ikinci sınıf iki yaşlı aktör seni aramaya gelmediler,sana yanaşıp üçünüzden ikisini ortadan kaldırmadan birinizi yok edemeyecekleri bir bütün oluşturmadılar seninle.
Bağışlayıcı yanardağlar seninle ilgilenmediler.

insan ne harikulade bir b...uluş!Isınsın diye ellerine, soğusun diye çorbasına üfleyebilir.Çok tiksindirmiyorsa bir kınkanatlıyı başparmağıyla işaret parmağı arasında hafifçe tutabilir.Bitki yetiştirebilir,besinini,giyimini,kimi ilaçları,hatta kötü kokusunu gizlemeye yarayacak parfümleri onlardan sağlayabilir.

Fare, labirentinde hakiki hünerler gösterebilir:Yemini alabilmek için basmak zorunda olduğu pedalları bir piyanonun ya da bir orgun klavyesine akıllıca bağlamak yoluyla hayvanın"isa sevincim daim olsun"u doğru olarak çalması sağlanabilir;onun bundan sonsuz bir zevk aldığını düşünmemize de hiç bir engel yoktur.

Oysa sen,zavallı Dedalus,senin labirentin yoktu.Sahte mahkum,senin kapın açıktı.Ne kapının önünde nöbetçi duruyordu,ne dehlizin sonunda nöbetçi şefi,ne de bahçenin küçük kapısında Engizisyon Yargıcı.

Birbiri ardınca sıralanan her bir gün,gülünç çabalarındaki ikiyüzlülüğü ortaya sermekten,sabrını aşındırmaktan başka bir işe yaramadı.Zamanın tamamen durması gerekirdi,ne var ki hiç kimse zamana karşı savaşacak güçte değil.Hile yapabildin,zaman kırıntıları,saniyeler kazanabildin:Ama Saint-Roch'un çanları,Pyramides sokağıyla Saint-Honore sokağının kavşağındaki trafik ışıkları,sahanlıktaki musluktan damlayan su damlasının tahmin edilebilir düşüşü,saatleri,dakikaları,günleri ve mevsimleri ölçmeyi hiç bir zaman durdurmadılar.Zamanı unutur gibi yapabildin,geceleyin yürüyüp gündüz uyuyabildin:Ama onu hiç bir zaman tamamen aldatamadın.

Uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın:düzen ya da eylemsizlik,başıboş sürüklenme ya da uyku,geceleyin devriye gezmeler,yansız anlar,gölgelerin ve ışıkların kaçışı.Daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi,kendini sersemleştirmeyi,kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki.Ama oyun bitti,büyük şenlik,ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti.Dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin.Kayıtsızlık seni farklı kılmadı.

Ölmedin.Delirmedin.

Her şeyi gözetip kollayan zaman,sana rağmen çözümü açıkladı.

Cevabı bilen zaman akmaya devam etti.

Yine böyle bir günde,biraz daha önce,biraz daha sonra,her şey yeniden başlıyor,her şey devam ediyor...

Düş gören bir adam gibi konuşmaktan vazgeç..
(bkz: Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır Da Neyin Nesi)
"roller hazır, etiketler de.
bebekliğindeki oturaktan
yaşlılığındaki tekerlekli sandalyeye varana kadar
oturulacak tüm yerler orada durmuş sıralarını bekliyorlar.
serüvenlerin öyle iyi betimlenmişler ki,
en şiddetli isyan bile kimsenin kılını kıpırdatmayacaktır."

georges perec - uyuyan adam
Bronş kanseri diye bir hastalıktan ölen Fransız Yazar. Yanlızlık temalı romanları vardır kendisine özgü bir uslubu da. Bir romanını ise hiç e harfi kullanmadan tamamlamıştır.
un homme qui dort, akıl durduran, herkese ait bir romandır. tekrarlamaktan kaçındığınız gerçekleri zamansız gösterir romandaki karakterin odasındaki kırık ayna misali.
bir de harikalar odası vardır, o da pek güzel, pek farklı.

yeni dönem bir coupland bir perec'tir benim için.