grubun baş tacıdır.*
soloyu o atar,konserlerde bir paul'a bir john'a koşup mikrofonlarını paylaşarak back vokalde yapar,ritminide tutar,bestesini,vokalinide yapar.anlıyacağınız her işe yetişir.yaptığı her iştede kendi kokusunu bırakmayı başarır.
belkide dünyaya gelmiş en mutlu insanlardan biridir,çünkü en basiti felsefesi budur.hastalığında bile güçlü ve mutludur ki kendiside şöyle açıklamış;
"i had a little throat cancer.i had a piece of my lung removed and then i was almost murdured.but i seem to feel stronger..."
while my guitar gently weepsi icra edebilen (ama en güzel söylemeyen) dünyanın en iyi grubunun* soundunu belirleyen ana faktör olan gitarist ve ölmüş, aşmış şahsiyet
1966 sonrasında sitarla ve ravi shankar'la tanışmasıyla, hint müziğine, uzak doğu felsefesine, hinduluğa girmesiyle, beatles'ın özellikle magical mystery tour ile başlayan büyük değişimine yön veren adam olmuştur. ne john lennon gibi çok göz önünde ve biraz da ukala, ne de mccartney gibi dangalaktır. hiçbir zaman ön plana çıkma hevesi gütmemiş, halbuki müzik tarihinin gelmiş gelmiş belki de en büyük grubunda, birbirinden güzel şarkılara imza atmıştır.
1970 sonrasında devam ettiği solo kariyeri de lennon'ın solo çalışmaları gibi, oldukça başarılıdır. zaten grup dağıldıktan sonra lennon-harrison-mccartney üçlüsünün neler yaptıklarına bakıldığında, beatles'ı uçuran esas adamların da harrison ve lennon olduğu görülecektir.