dinci basının gazetelerinde, haber sitelerinde sürekli olarak ön plana çıkarılmaya çalışılan gönüllü bir oluşumdan öte dinci-ikinci cumhuriyetçi ittifakının ağır isimlerinin himayesinde kimi "derin mevzular" hakkında kulak aşinalığı yaratmak için kurulmuş oluşum..
ne de olsa takunyalı takiyecilerin modası geçti, şimdi converse zamanı..
abdullah gül'e tavsiyeleriyle beni benden almış şuursuzlar topluluğu.
-19 Mayıs ve 23 Nisan Stadyum törenlerine bir son verin. Artık sadece totaliter 3. dünya ülkelerinde kalmış bu törenlerden hem çocukları ve gençleri kurtarın, hem de tüm tören boyunca ayakta durmak zorunda olan kendinizi.
+isterseniz bayramda yapmayalım, sıradan günler nasıl olsa!
-adeta devlet bürokrasisinin torna tezgâhı gibi çalışan Milli Güvenlik Akademisi derhal kaldırın. Bunun yerine Çankaya köşkü içinde Demokrasi Okulu kurun, özellikle askeri ve adli bürokrasiye devam zorunluluğu getirin. Okulda cezalandırmalar da olsun. Örneğin; sivil iradenin iznini almadan açıklama yapan kuvvet komutanları tahtaya 1000 kere "Askerim, yerimi bilirim" yazsın.
+"askerim, yerimi bilirim" bu ne büyük ceza. "bart simpsons" bu sivillerin idolleri ben bunu anladım.
-Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk karşılaşmanızda Bush'un yüzüne tükürün. iki ülke arasında kriz çıkmaması açısından hapşırma numarası yaparak bunu örtbas edin.
+çocuklar daha gelişecekler. iyi git elini öp dememişler.
ve daha birçok gerizekalı önerileri olan ciddiyetsiz insanlar topluluğu. ben bnları yazarken bile utandım gençliğimizden, varsın gerisini siz okuyun.
2003 yılında mustafa balbayın cumhuriyet gazetesinde çıkan GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ manşetine atfen kurulmuş sivil toplum kuruluşu. gayet de güzel bir fikir. gençlerin rutinin dışına çıkma gayretlerine ayna tutan ender rastlanır bir örnek. isteyen herkes GENÇ SUBAY SEVERLER, GENÇ ASTSUBAYLAR AŞIKLARI gibi alternatif kuruluşlar kurabilir ama küfredemez
fikir olarak güzel. ama her yaptıklarıyla, her söyledikleriyle "genç akpliler" olarak duruyorlar. sadece isim de kalmış. yine bizden beklenen normal bir davranış yani.
--spoiler--
2006 yılında bile darbe olan Tayland gibi olmaktan korkuyoruz.
Sokaklarda bile başörtüsüyle gezmenin yasak olduğu Tunus olmaktan korkuyoruz.
iran olma korkusunun tedavülden kalkmasından korkuyoruz. Yeni Anayasaya “Türkiye Malezya olamaz, olması teklif dahi edilemez” maddesi konmasından korkuyoruz.
Emekli Subaylar, ADD ve ÇYDD'nin, Kuala Lumpur meydanında Cumhuriyet mitingi düzenlemesinden korkuyoruz.
Türkiye'deki cuntacıların Malezya'da darbe girişiminde bulunmasından korkuyoruz. Malezya'ya benzememek için Türk bayrağından ay ve yıldızın çıkarılmasından korkuyoruz.
Bu tartışmaları ciddiye alan Malezyalıların incinmesinden korkuyoruz. Malezya Üniversitesi'nin YÖK'e bağlanmasından korkuyoruz.
Doğan Medya Grubunun Zaman ve Yeni Şafak Gazetelerini de satın almasından korkuyoruz. Laik görünmek için eczahanelerde bile içki satılmasından korkuyoruz.
Ramazan reklamı yapan Coca Cola'nın yeşil sermaye diye ilan edilmesinden korkuyoruz.
ismail Türüt'ün Eurovision'da bizi temsil etmesinden korkuyoruz.
Ozan Arif şiirlerinden ÖSS'de soru sorulmasından korkuyoruz
--spoiler--
her boktan rahatsız olan ve bunu dile getiren ama terör saldırılarıyla ilgili pek bişey söylemeyen siviller. söylediler de ben mi duymadım? bilemiyorum.
*cumhuriyet bayramı'nı olağanın dışına taşımış oluşum. her zaman kahramanlıklarla, zaferlerle andığımız cumhuriyet bayramı'nı bu sefer hüzünle anmışlardır.
29 ekim günü mükemmel bir programa imza atıldı bilgi üniversitesi'nde.
nazım hikmet'ten said nursi'ye, aziz nesin'den iskilipli atıf hoca'ya ve 20 nin üzerinde bir çok isme ev sahipliği yaptı cumhuriyet bayramı'nda bu program.
bu kadar uç kutuplardaki insanların tek bir özellikleri vardı, cumhuriyet döneminin mazlumları, zulüm görenleriydi onlar.
*kendilerini hain, habis kanser hücreleri, akp yalakası olarak nitelendirenlere karşı sadece gülümserler genç siviller. çünkü kendileri demokrasiyi, demokratlığı hücrelerinin içine kadar işletmişlerdir.
ırak'tan gireriz, hindistan'ı aşar viyana'ya döneriz diyen, sokaklarda kürtlere ölüm diye naralar atan şöven, ırkçı, kafatasçı topluma karşı duruş sergilerler.
bu ülke yalnızca türk'lerin değildir, kürt'lerindir, ermeni'lerindir, çerkez'lerindir. bu ülke hepimizin. yalnızca bunu şiar edinmiştir genç siviller. herkesin ideoloji, köken, dil ayrımına tabi tutulmadan bu ülkeyi sevebileceğini gösterir.
zira içlerinde ermeni de vardır, türbanlı da, alevi de. çokluk içinde bir olmayı başarabilmiş bir gruptur genç siviller.
*delikanlı olun, tieeyyt, er meydanına çıkın gibi mahalle ağzı söylemleriyle ise işleri hiçbir zaman olmamıştır. gerekli açıklamaları metinlerinde zaten bulabilirsiniz. metinlerini normal zeka seviyesine sahip her insanın anlayabileceği şekilde yazarlar. asker kendi işini yapsın diyorlarsa bu asker kendi işini yapsın demektir. sözlerinde alt mana, üst benlik, yan iç çapraz bağ gibi kavramlar bulunmaz.
asker geceleri internetten muhtıra hazırlayacağına kendi işini yapsın, herkes mevkisini bilsin derler.
darbe şakşakçıları, cumhuriyet mitingi'nde metrekareye düşen her 5 kişi, tandoğan'da sel olup akan biz kaç kişiyizciler ile fikirleri elbette ki örtüşmeyecektir.
çünkü onlar göbeğini kaşıyan kıllı ve plajlara akın eden insanların çocuklarıdırlar. bu ülkenin öz çocuklarıdırlar.
*her zamanki gibi bir daha aşkla; demokrasi herkes için!
genç siviller doğrudanlığın demagojisidir, sözlük yazarlarının imrenmemesi gereken bir aktivitedir zira biz burada aklımıza geleni yazarak gerçekte somut bir çözüm üretmeden fark yarattığımızı zannedip aslında boşlukla iletişim kuruyorken onların güruh halinde yaptığını zaten bizatihi yapıyor vaziyetteyiz. Fiji de darbe olmasınmış aman ne ironi ne ironi... minyatürk'e Anıtkabir ziyaretiymiş, somut ol ciğerimi ye. Bu entelektüel şarlatanlardan biri bile gelecekte fiilen siyasete atılır ve elini taşın altına koyar ise ancak o zaman bu payeyi kaldırıp daha ideal bir sıfat kullanabilirim yoksa oturduğum yerden bende güzel sallarım. Anladık temsili demokrasi size yetmiyor ama katılımcı demokrasi de dersimi iyi çalıştım mesajını vermek için her soru ve sorunda parmağını öğretmenin gözüne sokmayı ve dahi onun yerini alma ya da ona akıl verme yetisini kendinde görmeyi gerektirmez bunu yaparkende manidar olmak sizi sempatik yapmaz. Her şeye maydanoz olmak, safsata yapmak değildir katılımcı demokrasi. Sivil toplum kuruluşları ile demokrasinin nefes alan sağlıklı hücrelerini yaratabilmek ve toplumun sıkıntılı olduğu alanlarda çözüm arayışına girebilen, fark yaratabilen örgütler var edebilmektir ör: Tema-Tegv vs. Kısaca somut çözüm üretebilmektir. Kanaat önderi olmuşlar, fikrimizi beyan ediyoruz kisvesi altında millete şöyle düşünün böyle hissedin buyuruyorlar, stajyer politikacılar sizi...
''bir milletin bir olma, birlik olma, kitlesel refleks gösterme şeysi''
-millet denilen kavram kime ney ifade ediyor orası meçhul tabii ki lakin genç siviller millet denilince kürt, türk, laz, çerkez, ermeni, yahudi, müslüman, alevi, yani bu ülkede yaşayan herkesi anlar.
sokakta eline türk bayrağı alıp ''mecliste pkk istemiyoruz'' diye slogan atmak şövenist, ırkçı duyguların bir tümcede toplanmasıdır.
yüz binlerce insanın oy vererek, demokratik yollardan, sorunları çözüme ulaştırmak amacıyla meclise soktukları insanı meclisten atamazsın. hiçbir demokrasi buna izin vermez.
-bu ülkede yaşayan herkes türk'tür, dünya türk olsun mantığıyla hareket etmek vatanseverlik, refleks ve bu gibi söylemlerle açıklanamaz. çünkü bu ülkede yaşayan herkes türk değildir. ilk önce insanlarımızın bunu anlaması gerekmektedir.
bu ülkede yaşayan kürt çocuğuna ilkokuldan itibaren ''türküm, doğruyum, çalışkanım'' sözlerini ezberletemezsin.
bu çocuk evine gidince baba biz kürdüz, yanlışız ve tembel miyiz diye soruyorsa buradaki suç senin şövenliğin, şapla şekeri birbirine karıştırmandan ötürüdür.
-genç siviller demokrat olduklarını iddia ediyor ve bu ülkede demokratlığın, kendisine benzemeyen için de sesini yükseltebilmenin zorluklarını biliyorlar. yalnızca vicdanlarının peşinden giden bir grup genç siviller. yoksa hangi ideoloji, hangi birim bu kadar zıt kutuplardaki insanları aynı çatı altında toplayabilir? haydi bana bir kurum söyleyin ki çatısı altında ermeni de kürt de türk de aşırı müslüman da aşırı solcu da rahatlık duysun, huzur duysun. hee ama bu insanların da tek bir emeli olması lazım tabii ki; demokrasi.
demokrasi işin içine girdi mi sol, sağ, kürt, türk ayrımı ortadan kalkar, vicdanlar konuşmaya başlar.
-genç siviller için bir kürtle tokalaşmak tiksinilecek bir duygu değildir, hatta bu kadar kültürün bir arada yaşamasından memnuniyet duyar genç siviller.
ermeniler onlar için vatan haini değildir.
-genç siviller yıllarca bu ülkede sindirilmiş, siyasete alet edilmemiş, söz söylemelerine izin verilmemiş gençleri temsil eder.
istibdat karşısında durabilen, açık yüreklilikle bunu haykırabilen herkes genç sivildir. ayağında asker postalı dışında hangi ayakkabı olursa olsun bizim için genç sivildir o kişi. yalnızca asker postalı ayağında, kafasında, kalbinde olmayacak.[converse olursa daha makbule geçer]
-sözün özü şu ki; bu ülkede başkasının hakkını savunan yıllardan beri illa ki ''bir çıkarı vardır'' şeklinde değerlendirilmiştir. ama genç siviller bu düzeni de bozan bir oluşumdur. hiçbir çıkarı olmadan başkası için de ses çıkarabilen bir oluşumdur. bunu bugüne kadar yaptılar, bundan sonra da daha sağlam adımlarla ilerletecekler.
-hee bir de şu soruyu sorarlar belki duysalar; bizi kanserli hücre ve posa ilan edenler acaba bu ülke için, kardeşlik için, barış için, demokrasi için ne yaptılar?[not: cumhuriyet mitinglerinde sel olup akmalar ve sandığı boykot etmeler demokrasiye hizmet sayılmamaktadır.]
nedense seriata ,yobazlara , haci hocalarina ve cemmatlere protesto etmeyen grup. kimsenin bunlari ciddiye aldigini da dusunmuyorum . zira cemmatci olduklari cok acik. sacma salak espiri anlayislarina da hayran kaldim en son ilkokulda bu tur espiriler yapiyorduk biz.
verdikleri demecleri bogazicinden bir grup ogrenciye yazdiran bildiginiz cemmatciler. daha akilli takilmaya calisiyorlar ama degiler. ayrica akp gibi sozde demokrat ozde yobaz olanlardir.
*ısrarla iktidar yalakası oldukları düşünülen grupmuş. ne söylesek az, zira einstein demiş ''atomu parçalamak önyargıları parçalamaktan daha kolay'' diye, onun üstüne bize laf söylemek düşmez. ama ortada yanlış varsa bu da gün ışığına çıkartılmalı, doğru bilgi kamuoyuna verilmeli.
*genç siviller içerisindeki her telden adam gösteriş, numunelik, dostlar alışverişte görsün olarak değerlendirilirken ordu'nun yapmış olduğu bir sosyal yardım olayı bizim postal sevicilerin gündemine oturmuş zannediyorum. dost meclislerinde de bunları anlatıp 'öğünmüyorlar', 'övünüyorlar' herhalde. ordu da yardım etmiş, vay vay vay, aslanlar filan şeklinde.
*bir ülkede ordunun asli görevi nedir? buna ilk anda cevap veremediyseniz zaten sorununuz var demektir. ama ilk anda cevap verenler diyecektir ki ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak.
yani rögara çocuk düşünce en üstteki görevli işten alınıyor, fakat gencecik 30 tane fidan göz göre göre, bağıra bağıra ölüme gidince hiçbir görevli yerinden oynatılmıyor. neden? türkiye'de ordu hala kutsal bir şey mi, eleştirilemez mi? her daim demokrat ve sivil insanları eleştiren postal seviciler bunu neden eleştirmiyor? neden o bölgedeki en üst düzeydeki görevli asker kim ise görevinden derhal alınmalıdır demiyor? neden, neden, neden...? tabi biz bu nedenlerin cevabını çok iyi biliyoruz, ama cesareti olan 'sivil olmayan' arkadaşlar çıkıp açıklayabilir isterse, dur demeyiz, üstelik memnun oluruz.
*aslında bizim de tam sormak istediğimiz soru sorulmuş. 5 yıl öncesinde 0 olan terör şimdi neden pörtledi? dtp meclise girmişken, sorunlar siyasi yollardan çözülmeye uğraşılırken, sivil bir anayasa çalışmasına ağırlık verilmişken, ekonomi iyiye giderken, devletin üst düzey kutsallıkları yıkılmaya başlanmışken...
neden?
nasıl bir anda alaaddin'in lambasından çıkar gibi terör, bomba, bilmemne olayları ayyuka çıktı?
*özgürlük kavramının anlamı aslında çok derin, üzerine kaç kitap yazılsa yine az gelir. ama en basit tabirle, ilk toplumsal sözleşme zamanından beri söylenen nedir? özgürlük, başkasının özgürlük alanına müdahale etmeyinceye kadar özgürlüktür. başkasının alanına girdiğin an bu, özgürlük olmaktan çıkar.
sansür meselesinde de bu vardır. basın özgürlüğü denen şey televizyonda her şeyi gösterebilmek demek değildir.
bu, türkiye'de dışarıdan alınan kavramların bir beden büyük gelmesi olayıdır aslında. yani, basın özgürlüğü diye bir şey ithal etmişiz, ama nerede ve nasıl kullanılır bilmiyoruz. yani canlı yayında birinin kellesini kıtır kıtır ekmek bıçağıyla kesmek ve bunu göstermek basın özgürlüğü içerisine girmez.
*zaten ülkede hali hazırda ırak'a gireriz barzani'yi keseriz, meclise gireriz 20 piçi asarız şeklinde şövenist, kafatasçı söylemler ayyuka çıkmış vaziyetteyken bunu bir de televizyon başkumandanları aracılığıyla pohpohlamak ülkenin yararına değil zararınadır.
baksan ülkemin gazetelerinin çoğu yazarı en kral savaşçı, en kral asker kesildi. kimisi çıkıyor 3 sorti 40 füze diyor, kimisi haydin yiğitlerim alın orayı gelin, musul, kerkük de bizim diyor.
sanarsın ki hepsi birbirinden başkumandan!
*her kesimden 3-5 kişi alıp biz demokratız havası vermiyor genç siviller. hee öyle bile diyorsanız buyrun önden, her kesimden 3-5 kişi alın ve günlerinizi beraber geçirin bakalım. kokuyor diye, şivesi kötü diye iğrendiğiniz kürtlerle, vatan haini diye yanına yaklaşmadığınız ermenilerle, kız vermediğiniz alevilerle, okullarınıza sokmadığınız türbanlı kızlarla, çember sakallı, top sakallı, sakalsız, kel, kıvırcık saçlı adamlarla beraber olun.
hodri meydan! görelim kimmiş demokrat!
işin doğrusu üzerine çok da kafa yormadığım bir oluşum(du) genç siviller. ideolojik açılımları ya da kafalarında oluşturdukları hedef her ne olursa olsun, sosyal-toplumsal tepkilerden şahsım adına memnuniyet duyarım. insanlar uyumuyor, tepki veriyor der, huzurla girerim helaya. başlıkta yazılanları şöylesine okudum, sitelerini ziyaret ettim ve sair.
sözlükte politik duruşuma dair herhangi bir done vermiş değilim, fakat madem "memleket meselesi" üzerine iki kelamın beline beline zopayı indirmek niyetine meylettik, kimdir vaudeville for vendetta, özetlesin kendini köftehor. kemalist, antiemperyalist ve bu anlamda doğu halklarının emperyalizm ile mücadelede itici güç olarak ellerinde yalnız ve yalnız millî ve dinî değerleri olduğuna inanmam fikrinden hareketle galiyevci olduğumu bile söyleyebilirim. peki madem.
evet bu ülkede hukuk ihlalleri azımsanamaz nicelikte. evet bu ülkede demokrasi ihlalleri azımsanamaz nicelikte. evet bu ülkede aydınların ifade ve düşünce özgürlüğü de çok zamandır ihlal ediliyor nicelikte(yok lan sonu olmadı). fakat, "demokrasi" olgusunu kesinlikle içselleştirememiş olduğumuz ve batıdan ithal bu fikriyatın doğu halklarıyla kanının uyuşmadığı fikirlerini kafamdan silemediğim gibi, bu ülkenin demokrasiye gelene kadar mevcut önceliklerini hatırladıkça beynim zonkluyor ama apranax aç karnına öldürüyormuş.
hayır, hayır. "memleket amerikanya'ya, alamanistan'a peşkeş çekiliyor ağalar, beyler" çığırtkanlığında olup da, ne özgün ve bağımsız bir diplomatik artı iktisadî açılımlar getiremeyenlerden değilim. ama bilmek, öğrenmek istiyorum. madem siyasete gönül vermiş bu yiğitler, ben içinde komünistinin de nurcusunun da bulunduğu bir güruha alışkanlıklarım sebebiyle korkarak bakarım, bakıyorum. biri s.kerim sınıfını diyor, öbürü kast sistemine rahmet okutacak az daha kassa, e ortak noktaları "demokrasi" ve "insan hakları" mı bu evladı fatihan'ın?
e amcaoğulları, madem öyle bir sınır çizeydiniz kendinize ya da sınırlarınız var da ben mi bilmiyorum. "iktidara yürüyoruz" diyorsunuz şakayla karışık emme, siyasetin kahve muhabbetinden öte bir "bilim" olduğunu mu unutuyorsunuz bilmiyorum ki? valla ecik palazlansanız, olacaklarını düşünmek istemiyorum.
ama şunu da söylemeden edemeyeceğim; gazi paşa'nın vefatı sonrası türeyen, tanzimat artığı ismet paşa orijinli o halk beğenmez, zorlama entelijansiyanın kafasına kafasına vuruyorsunuz ya.. hepimiz genç sivil'iz işte o noktada. öperim. öptürmem.
hülasa; belki ben gözümde fazla büyüttüm ve "lan olum madem tepkilisiniz, hele memleket peşkeş çekilirken yek dert demokrasi mi galdı?" deyu böğürüyor, daha fazla şeyler bekliyorum bu halaoğullarından. işimiz demokrasi, gücümüz insan hakları, salt bu eksende döneriz, gerisi başka oluşumların işi derlerse de, en azından toplum içindeki iş bölümünde kaptıkları görev hasebiyle tebrik ederim. ha yok illa biz politikaya motive olduk diyorlarsa da, önce karnını doyur gakkoşum, açlıktan geberiyorsun, sonra s.kersin karıyı, derim.
gerçek yobaz; dogmatik ve beynini esnek düşüncelere açamayan, hala erkin sahibi olan kemalist paradigma mensup ve piyonlarının çemkirip durduğu güzel oluşum, fikir kulübü... önüne gelenin dilinden düşürmediği klişe ama onlar için gerçekten geçerli tabiriyle 'vatansever' insanlar. 'insanlar', hepsi bu...