“Nasıl?” dedi adam gülümseyerek. Zaten haftalardır suratından bu gülümseme, bu anlamsız sırıtış hiç eksilmemişti. Öylece, anlamsızca… Belki de hayatı boyunca aradığı mutluluğu bulmuştu. Ve hala sırıtıyordu.
“Gemiyi yaktım. Kafanı çevir ve arkana bak.” dedi kadın.
Belki de haftalardır ilk defa dudaklarının uç kısımları kulaklarını işaret etmiyordu adamın. Atlas Okyanusu’nun ortasında, Panama’ya giden gemilerinin kıç’ından dumanlar yükseliyordu.
“Neden yaptın bunu?” dedi adam.
Kıvırcık saçlarını bir sağ bir sola attı kadın. Dudağını büzdü...
herhangi bir şeyi ya da birini tamamen gözden çıkarıp ona dair ne varsa kafada bitirdikten sonra geri dönüşü olmamak üzere gitmektir. zaman zaman hayata kaldığın yerden devam edebilmek için yapılması farzdır.
Tarık bin ziyad ispanya’ya geçince gemileri yaktırıp askerlerine burayı almadan geri dönmek yok mesajı vermişti. ispanyayı fethettiğinde bi kilimin üstünde yatıp gurura kapılmak istememişti.
ispanya'daki vizigot krallığına sefer düzenleyen tarık bin Ziyad'ın, ordusundaki askerlerine moral vermek ve onları savaşa teşvik etmek için yaptığı bir davranıştır. Sembolik bir anlamı vardır. "Ölmek var, dönmek yok" demektir kısacası, evet.