ayık kafa ile izlenmemesi gereken, türk sinema tarihinin unutulmayacak filmlerinden birisidir. Devamında mutlaka 'azize - bir laleli hikayesi' filmi izlenmelidir. Aksi takdirde kafalarda soru işaretleri kalır.
erkan can'ın oyunculuğu ile çoştuğu doksanları ve o yıllarada ki istanbul karamsarlığı realist bir şekilde yansıtan şehrin ciciliği dışında boktan yanı olduğunu gösteren hayat kadını sorununa değinen yıllandıkça dahada ünlenecek filmdir efendim.
kesinlikle aşmış bir filmdir, erkan can'ın zirvesi olup mahallenin muhtarlarındaki temel gibi dandik bir karakteri alaşağı ettiği kült bir yapımdır. cep telefonuna atılıp o efsane replikler ve doğallık için ara sıra izlenmelidir.
müthiş replikleri içinde barındıran, argonun tavan yaptığı, erkan can'ın oyunculuk başarısının ders olacak nitelikte olduğu kült yapım. izlediğim en iyi 5 film arasındadır.
ali'nin, güven kıraç rolündeki pezevenkin ölüp ölmediğini öğrenmek için gittiği laleli'deki porno film gösteren meyhanede durmadan öksüren abi dünyanın en güzel insanıdır. o nasıl bir öksürme be abi?
aşmış-bitirmiş kült bir film. izleyip te anlamayan-beğenmeyen kişi ile selamı-sabahı hemen kesmeyin. önce ıslak odunla dövün, sonra tüm ilişkiyi kesin.
serdar akar'ın en güzel filmi olmakla birlikte erkan can'ın inanılmaz oyunculugu ve mükemmel replikleriyle izleyenleri kendine hayran bırakan film, başyapıt.
türk sinemasının köşe taşlarından biri. kara komedi filmlerinden böyle bir tadı ancak fargo'dan almıştım. tam da anlatılmaz ; ancak seyrine varılır türden bir film. her daim syredilecek klasikler arasında yerini almıştır.
kült türk filmlerindendir. erkan can oyunculuğuyla adeda döktürmüştür. gece izlenesi filmdir ayrıca. sanki bütün oyuncular para almadan oynamışlar izlenimi veriyor.
alkol, sigara, esrar bolca kullanılmıştır.
üzerine binlerce tümce yazdırabilecek ayrıntılarıyla ve realist tavrıyla ilgi çeken kararlı/ harbi bir filmdir. dar alanda kısa paslaşmalar'ın yönetmeni serdar akar imzalı.
şimdi filmle ilgili ne yazılmış diyerek uludağ sözlük 'teki tüm entryleri okuduğumu/ analiz ettiğimi ifadeleyerek filmin değerlemesine gireyim. bir kere uludağ sözlük yazarlarının çoğunun dikkat kesildiği film içi küfürlerin sözlük lugatına yeni bir jargon veya yaşamın içinde dile pelesenk olması gibi argümanlardan öte filmin söylemek istediği birçok kavramın var olduğunu dile getireyim. akılda kalan replikler görece beğeni ve özgünlük sunduğu için tarafımca şukela yağmuruna tutulsa bile filmin derdi var. yani küfürlerle, sevgiliyle izlenilemeyecek bir film olmasından ve bilindik üç beş argo küfürden fazlası bu film.
sözlükte pek bahsedilmemiş bir replik var belki de en enteresanı (küfürlü argosal replikler ifadelenip durduğu için sıra ona gelmemiş belki de)başbakan benzetmesi var, düzensizlik içinde düzen olgusu var. gemide 4 kişinin yaşamını idame ettirdiği bir hayat serüvenine tanık oluyoruz. hani kaptan söylüyordu ya kamil'e. burda sözün dinleniyor, dışarısı bir hiç. orda kaybolup yitip gidersin. burada bir düzen var ve emir-komuta şeklinde istediğini yaptırabiliyorsun. aslında kaptan hep yanımdaysan bir sebebi var diyerek kamil'e yıllarca kendi yanında yer açtığını ve kamil'in kaptan'ın yanında ikincilleşiverdiğini algılamamız mümkün oluyor. çünkü kaptan ve ne olursa olsun abilik vasfını edinmiş kamil'in yanında etki-tepkiden beslenip bir nevi bu ikilinin komutasına girmiş 2 içten pazarlıklı bir o kadar da sıradan herif mevcut. diyaloglardaki realist tavır, kaptan'ın unuttuklarını hatırlamasıyla veya boksör ve yanındaki herifin birbirlerini sürekli suçlar ruh haliyle tavır takınmalarından yaptıklarını yapmamaları gerektiğinden bilinçdışına itivermeleriyle mana kazanıyor.
kamil'in kaptan'a sert çıkışlarda bulunmaması, kaptan'ın kamil'e yanımdaysan bir sebebi vardır deyişleri aslında ikilinin bizzat göt tokuşturduğunun da kanıtı. kendisini masturbasyonla mütemadiyen tatmin yolunu seçmiş kamil ve sex hikayeleriyle gönül adamlığına soyunan kaptan aslında kıza karşı belirli noktalarda kendilerini tutarak hareket etmenin güzide örneğini de teşkil etmiş oldular.
sert bir erkek filmi olduğu doğrudur öksüren adam ve porno filme sınırsız odaklanmış onca insan erkeksi sert gücü betimlerken kaptan'ın senin kız kardeşin olsa ne yapardın puştlarına, götlerine vs.ye gidemeden edemiyorum. alttan alta bir ahlaki dejenerasyon ve bitmişlik-tükenmişlik peydah oluyor. aynı kaptan hemcinsleriyle erkek ağzının dibine vurarak pat pat pat gömleğin düğmelerini açıyor. burdaki pat pat pat 'lar kanımca başta yazdığım sahneden sonra filmin zirvesi. tabi erkan can'ın serdar akar'ın sağladığı karanlık atmosferde kendisini aştığına tanık oluyoruz.
unutmak veya unutmamak arasındaki ince ve keskin çizgi, istenileni istenmeyeni insan doğasına binaen kötülüğü o kadar iyi çağrıştırıyor ki filmin en büyük artısı kuşkusuz bu!
kaptan'ın nerede kalmıştıklarından beter aklıma düzen bozuluyoru söyleyişi gelip duruyor. gemide kendince statikleşmiş bir düzen var çünkü. kız düzensizliği tetikliyor hatta simgeliyor. yarın işler böyle gitmeyecek diyor kaptan. bozulacak, bozulacak belki de herkes kendi başının çaresine bakmaya kasacak. ve yalnızlık onların istemediği şey. hem de hepsinin. boksör ve diğeri kaptanın ahkam kesen tavırlarına,liderliğine içten içe öykünüp durmaktadır. dayak yedikçe onun gibi nasıl konuşabilirim nasıl dayak atabilirimin derdine düşüyorlar. böylece sürüp gidiyor işte. düzenden kasıt bu! düzen bozuluyor kamil!
düzen ve düzülen/ ezen ve ezilen karmaşık hayatın basit pratiği gibiler!mahallenin muhtarları 'yla bir ömür geçti gitti ona yanarım. ahh erkan can ahhh!