"... kendine iyi bak dileklerine; görüşürüz
niye görüşeceksek
şadırvanlara, antik dünyaya; roma ve üç kıtaya
sözleşmelere ve sosyal sigortalara
yerlere tükürmemeye
-göklere tükürebilirsiniz-
israiloğulları israilkızlarını öldürürken
iyiydik, penyelere inanıyorduk."
'sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı.'
Sen tüketeceksin diye kalmam anadan üryan
iliklerimi sömürsen de çıkmam ulan burdan
En dibe çeksen de zirvedeki çelik tahttan
Korkmuyorum korkudan etrafımı saran pusudan
Kredisi bitmiş dostluklar burada yoktur
Çocuklar sokakta büyür adam olur
Her gün yeni düşman lazım aleme ibret olur
Kalp sevince değil yanınca yürek olur.
zalim istanbul.
edit: pardon lan dizeymiş. yazam o zaman bi dize;
kendi içmez, içeni kınamaya bayılır.
yüzünden aldatmaca, sahtekârlık yayılır.
şarap içmiyorum diye kasılıp gezer ama;
yedikleri yanında şarap meze sayılır.
sevme kızım beni
ben bir serseriyim
esrar ve duman kokarım
ben şarkı türkü bilmem
esrar sararım kova yaparım
sen bara diskoya gidersin
ben sokağa çıkarım
ellerini verme güzelim, cigaraya diye tutarım
sen yatakta yatarken
ben sokakta kalırım
sen saat onda
ben şafakta kalkarım
sen parfüm
ben esrar kokarım
randevu verme güzelim
ben o saatte harman olmuşuuum https://galeri.uludagsozluk.com/r/1942523/+
Gördün
gerçekten gördün
yağan karı yıldızları meltemin pürüzlü adımlarını
Dokundun
gerçekten dokundun
tabağa ekmeğe o çok sevdiğin kadının yüzüne
Yaşadın
yüzüne inen bir şamar gibi
anı nefesi düşüşü kaçışı
Öğrendin
o bildik teninin her gözeneğinde
gözlerini ellerini cinsiyetini yumuşacık yüreğini
ağlamak gerektiğini onlara
bırakmak gerektiğini onları
yeniden keşfetmek gerektiğini hepsini.