Ve baktıkça sana, tertemiz bir melek düştü dünyaya
Gülümsedi tanrılar, çıldırtan bir gururla
Sen, karanlık ormanlara düşen o yüce ışık
Sen bereketi öpüşlerin, Bal eden hayat yükümü
Uzakta ol istediğin kadar, kendimden bile yakınsın bana
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım, hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun, can paramparça…
Ve ellerim kelepçede; Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…
"Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
inkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
…
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım."
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
cahit sıtkı
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Kulak verin bu dediklerime,
Kimi bir bakışı ile yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözler ile.
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle.
Korkaklar öpücük ile öldürür.
Yürekliler kılıç darbeleriyle.
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlıyken.
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
Kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
Kimi satar; kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırsa beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n'olur takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendirdiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadım Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
II
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...
Bilirsin ki burada değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Gelir benim yüreğimde toplanır
Dağların üstünden sıyrılan duman.
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
Bir yanım karakış, bir yanım ilkyaz.
Can evime bakışların saplanır;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı.
Senden gayrısına bakmak mümkün mü;
Gözlerimi esir alan dağlardan.
Kapımı üç defa çalan postacı
“Adresinde yok! ” diye notlar düşer,
Eski adresimde bir hüzün eser;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski adresimse kurumuş bir gül,
Gizemli bir ıtır, domur domur kan,
Yaba yaba yelde savrulur gönül,
Firkatli turnalar geçer uzaktan.
Dalgınlığım debimetre tanımaz,
Başım çarpar bir gemi bordasına
Düşerim bir girdabın ortasına
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Birden bezeklenir sevda haritam,
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Lâleler toplarım ben tutam tutam,
Bizim için çalar kıvrak bir keman.
Gök papatya, yer ise lâle bahçesi,
Aşka ışık dokur kuşların sesi.
Seninle hep aynı yerde oluruz;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer,
ilkyazla uyanır derin uyuyan.
Tan sesine cıvıldaşır serçeler,
Sevdadır alnıma namlu dayayan.
Havuzuma ay ışığı dökülür.
Bilirsin ki burada değilim artık,
Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Gülde çiy damlası... buzum sırçayım;
Güneşe çarpınca param-parçayım.
Bir Emirgân’dayım, bir Kanlıca’da,
Üsküdar’da, Beykoz’da, Çamlıca’da.
Şehir bir hançerken kan burgacında.
Mekâna sığar mı bu dolu yürek?
Bu sevda çeşmesi, bu deli yürek.
Baylanır, beklerken baygın düşerim;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
- III -
Saçlarına pütür pütür yapışmış,
Gözlerinin rengi ile sıvanmış
Bir avuç kuru çiçek topladım.
Kırılıp dökülmesinler diye
Sevgiyle, özenle tek tek topladım.
Yürek fideledim zamana ve mekâna,
Hasat vakti geldi yürek topladım.
Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek
Aşıdır, serumdur, besindir her umut,
Ey sevgili umudunu diri tut.
Bedenim hür değil, mühlet ver bana,
Er veya geç çıkıp geleceğim sana;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Mevsimi geçiyormuş, geçsin varsın,
Hep böyle dönüyor zaman tekeri.
Biri gider, biri gelir mevsimlerin,
Sonsuzluğu, diri aşklarla kucaklarsın.
Acılardan damıtırsın şekeri,
Sabrı da güzel olur çeyizi hazır kızların.
En ışıltılı çağında yıldızların
Kaç bıldır öteden göz kırpar bana,
Her umut bir yoldaş, her dert âşina.
Sorma ıhlamurlar ne zaman çiçek açar
Beni güneşin ortasına atsalar da
Yanarım, pişerim, gelirim sana;
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
anadolu
çıplak
yalınayak
karnı aç
istediği bir lokma ekmek
bilmez tatlı yemez
girer patronun cebine emek
bir yanda
kadehler yanyana
şampanyalar
patlar
yalınayak çocuklar
yok bir lokma ekmek
karnını doyurmak gerek
suçları fakir olmak
ağlamak istiyorum
ağlamak
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.
Gömüşken bir günün sabahında
Gömüşken bir mrbe misali
Nihil bir şiir doğal
Yüzyıllık bir sıkıntıdan
Ve kızlar şiir sever derler
Adamlarda kız
Bir robotun azizligine uğrar
insanı insan yapan kelimeler
Artık bütün küfürler meşru müdafa
Tanrıyı taşlıyoruz akıl meydanında.
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım.
Belki Ada’daki köşkü üstüne yapacak
Karısını kızanını peşkeş çekecek belki
Ayaklarına kapanacak şöylelemesine
Benim bildiğimse rüşvet teklif eder
Şölenler adar rakılı makılı
Kanma sakın.
Ense köküne vur bir odun
Yüzükoyun kapaklansın deyyus
insanını hor gördüğü
Somununu haraca kestiği
Bağımsızlığına diş bilediği
Şu toprağı öpsün.
Turan
Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin
Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil
Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın
Bütün zaferlerini kalbimin tanininde
Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil.
Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz
Zaferle ırkımın tetviç eden bu nasiyeler,
O tozlu çerçevelerde, o iftira amiz
Muhit içinde görünmekte kirli, şermende;
Fakat şerefle numayan Sezar ve iskender!
Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem
Kalan Oğuz Han'ı kalbim tanır tamamiyle
Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamiyle
Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem:
Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan
Gökyüzünde kаybolmаk huzur verebilirdi belki
Yıldızlаr аnlаtsа onlаrı dinlerdim
Güzel bir şаrkı vаrdı rüyа gölgesinde çаlаn
Adı neydi?
Aslındа şаrkı değil güzel olаn sendin
Sefаletteki bu gönül yoksun hаyаtındаn
Beni benden аlаbilen tehlikeli
Yine de sаrılırdım
Belki sıkılırdım
Asıl beni bаnа veren kаdınımdır
Ne kаdаr kаrışık dimi?
Şu аn seni yаzmаk istiyorum seni
Bi’ çаy kаşığının çıkаrttığı sesi
Bir de аklımın gürültüsü
Bir de hаvа serin
Burа benim yerim аmа rаhаt değilim
Nedeni belli değil
Belki sıcаk su yoktur begonyа
Bu fаrklı pаrolа
Eğitimim аilem belki de ütopyаm
Bu şiiri dinliyorsаn gönül dаğımdаsındır
Yorgun ellerimle hitаp edeceğim kız
Prenses olаmаz zаten
Anlıyorum hissederek yаşıyorum
En аzındаn bu аrаlаr böyle
Bu kаrаkter sığаr mı cümlelere
Ben uzun uzun yаzıyorken uzаy boşluğunа mektubumu
Kimisi аğlıyordur, o dа fаrklı konu
Yine de yаzıyorum belki duyаn olur he?
Sinyаller аşkı öldürür mü?
Yа dа şöyle diyim
Rаdyаsyon bi insаnı güldürür mü?
Tаhtа kаlemlerin kokusuylа yаzılmаmış bir şiir yаnаr mı?
Bunu yаlаn sаnаr mı bu insаnlаr?
Sаmimiyet neydi?
Gülmek mi?
Küfretmek mi?
Yoksа beklemek mi doğru olаnı?
Bilmiyorum
Ben bu dаğlаrın аrdındаyım bekliyorum
Ölüme kаdаr gidebilecek lаzım
Son nefeste kim tutаr elimden?
Şаrkılаr olmаyаcаk rаzı
Ben beni kаybettim yeniden
Bak, ölüm güzü kıskanıyor
şimdi ıssızdır onun sevimli kedisi
ve herkes onun el değmedik yerleri olduğunu sanıyor.
uzuyor defterine uğrayan kan lekesi
Senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran
içli taşra kızların gizemli eviçleri
kapıların olurdu korkudan çok denizlere açılan
o denize açılan ellerin nerede şimdi?
yine bir güz büyümekte kanında gölgelerin
o üzünç orduları tarlalar çiğnemekte
bak, ölüm güzü kıskanıyor
mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin
güze el değdirmeyen ellerin nerede?