gercekten uc gunluk dunya.
o hırslarınız, o sidik yarıslarınız, o yaratmaya calıstıgınız kaos.
bos isler.
gonul kırmaya degil, gonuller almaya bakın.
gunun sonunda insanlarda kaldıgınız birkac tatlı hatırasınız -ki buna imkan tanırsanız-
29 yaşımı bitirmeme ramak kaldı sözlük. Seninle bahar yelinin ruhuma ruhuma estiği gençlik dönemlerimde tanıştık, çiçeklerden laleleri sevdiğim sırtımda derin ihanet izlerini taşıdığım ama yine de gülümsemeyi başarabildiğim o olgunluk dönemine girdiğimde eski bir dostu selamlamak için geldim buraya.
Bu arada ne mi oldu?
Herkes yuva kurdu ben bekar kaldım.
Meslektaşlarım zengin oldu hala borçluyum.
Aşkı unuttum, birinin gözlerinin içinde erimek ne demek bilmiyorum bile.
Bu dünyadan geçtim sözlük.
inancım olmasa çoktan ölümü dilerdim.
Gülümseyişimde kabulleniş var artık her şeyi.
Derin sularda sırt üstü Uzanıyorum.
'' çocuklarımızın canavarlardan korkmamasının sebebi olmadıklarını düşünmeleri değildir. onlar canavarların olduğunu bilirler. korkmazlar çünkü canavarların yenilebileceğini de bilirler ''.
psikolojinin ezber bozan babası olan sigmund freud'un, insan ilişkilerinde çarpıcı bir tespite dayanan şapka çıkartılacak ve ders kitaplarında yazması gereken işte o müthiş sözü;
“insanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler...”
Can Yücel'in dediği gibi:
"Belirsizlik olan hiçbir yerde durmayın.
Çünkü sevgi nettir. Gelmek isteyen gelir, anlayan anlar, seven hissettirir. Yanınızda olmak isteyen mutlaka bir yolunu bulur."
“Bir şeylerden kaçar gibisin.
Soluk soluğa ama hiç bir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin.
Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden artık eminsin.
Sadece biraz olsun herkesin ve herşeyin susmasını istemişsin.
Kendini duyabilmek için.”