bugün
- bi derdim var9
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz19
- anın görüntüsü9
- dini eleştirmeyi dün düşmanlığı ile bir tutmak8
- elini cebine atınca en az 5000 lira olmalı14
- meral akşener14
- kadir mısıroğlu mezarı13
- albay kemal21
- karıncaları öldürmeden evden uzaklaştırma yöntemi15
- zalbert ramstein14
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift22
- kablosuz sütyen20
- bugün yaşadığınız en üzücü olay11
- yazarların cinsel tercihi9
- icardi190537
- arkadaşlar sizce yakışıklı mıyım31
- müge anlı ile anadolu irfanı8
- seni allaha şikayet ediyorum erdoğan8
- meral akşener'in sarı saçları10
- peygamberlerin yahudi olması8
- gizli samyel24
- 6 haziran 2024 meb ile ilgili skandal iddia25
- kuresel ikinma'nın sözlüğe dönüşü10
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız11
- estetikle 30 yaşına dönen teyze8
- belediye otobüsüne kaçak binme yöntemleri10
- türklere peygamber gönderilmemiş olması19
- türk tarihinin en büyük komutanı rte dir18
- kadınlar konusunda bilmek istediğiniz ne var12
- okula gidiyorum sözlük9
- ronaldo'nun fenerbahçe'ye gelme ihtimali12
- kadir mısıroğlu üstadın hoplattığı oğlanlar18
- zalbert ramstein'in kürt olması15
- jose mourinho27
- sarılma ihtiyacı9
- havalar ısınınca orospu gibi giyinen kadınlar19
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız17
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- sözlüğün bağımlılık yapması11
- 48 cm penisi olan adam12
- türk kadınlarındaki en büyük sorun19
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi21
- merve boluğur11
- nude isteyen kız12
- güçlü kadınların ortak özellikleri17
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi13
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur10
- sözlüğün en iyi iki erkek yazarı12
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması20
- magicovento13
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.
iç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses…
Aptal aptal güldüm bir de buna.
Ayşecik vazoyu kırıyor
Ve ‘tamir et bakalım’ diyordu babasına.
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın
Su sızdırıyordu çatlaklarından.
Karnabahar kızartmıyordu asla
Başrolde kadınlar.
Güçlü bir el silkeledi beni sonra
Sanırım Tanrı’nın eliydi.
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan.
Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi,
Çok şey görmüşüm gibi,
Ve çok şey geçmiş gibi başımdan,
Ah…dedim sonra
Ah!
(bkz: Didem madak)
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.
iç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses…
Aptal aptal güldüm bir de buna.
Ayşecik vazoyu kırıyor
Ve ‘tamir et bakalım’ diyordu babasına.
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın
Su sızdırıyordu çatlaklarından.
Karnabahar kızartmıyordu asla
Başrolde kadınlar.
Güçlü bir el silkeledi beni sonra
Sanırım Tanrı’nın eliydi.
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan.
Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi,
Çok şey görmüşüm gibi,
Ve çok şey geçmiş gibi başımdan,
Ah…dedim sonra
Ah!
(bkz: Didem madak)
bir dağ yüceliğinde sevgilim;
sana olan varılamaz çokluğum
ey maviyi örten gamlı gece;
gelme üstüme; vermem dilimden bir hece.
yüreğim sana koştukça yorulmuyor
ama nasıl yorulmuyor sen varsın diye
biz bir öyküye ilham olurduk seninle
sonunda bir akordeon çalardı neşelice
gülüşünde en canlı sevinçler vardır
tel tel saçlarının her biri orkide ihtişamı
ellerin kardelen dokusundan biçilmiş
Yakamda bir kadının beyaz kokusu var
nasıl eder de saklarım ciğerlerimde onu nefes almadan.
el ele tutuştuğumuzda
tam ortasında bir kalp çarpardı ellerimizin
ben akşam güneşi gibi tutuşurken;
sen bir eserdin ki deniz soğuğu gibi yüzüme
adı sevdaymış, ateşmiş, dünyanın kirli yüzleriymiş unuturdum
sana olan varılamaz çokluğum
ey maviyi örten gamlı gece;
gelme üstüme; vermem dilimden bir hece.
yüreğim sana koştukça yorulmuyor
ama nasıl yorulmuyor sen varsın diye
biz bir öyküye ilham olurduk seninle
sonunda bir akordeon çalardı neşelice
gülüşünde en canlı sevinçler vardır
tel tel saçlarının her biri orkide ihtişamı
ellerin kardelen dokusundan biçilmiş
Yakamda bir kadının beyaz kokusu var
nasıl eder de saklarım ciğerlerimde onu nefes almadan.
el ele tutuştuğumuzda
tam ortasında bir kalp çarpardı ellerimizin
ben akşam güneşi gibi tutuşurken;
sen bir eserdin ki deniz soğuğu gibi yüzüme
adı sevdaymış, ateşmiş, dünyanın kirli yüzleriymiş unuturdum
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Ayıpsız,
Aşikare,
Yağmur misali?
Neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
Dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine.
Nazım Hikmet Ran.
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Ayıpsız,
Aşikare,
Yağmur misali?
Neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
Dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine.
Nazım Hikmet Ran.
zülfünün bu-i nigarı rahatü candır bana
aruzun tertaze güllerle gülistandır bana
olmuşam di-ü rakibin mekrü şerrinden emin
dağı gam sinemde san mührü süleymandır bana
kimi amber, kime cember görünür zülfi dost
çeşmime her tarıanun marusubandır bana
ey muhibbi, gün yüzüne şöyle hayran olmuşam
kim göre bu halimi elbette hayrandır bana.
aruzun tertaze güllerle gülistandır bana
olmuşam di-ü rakibin mekrü şerrinden emin
dağı gam sinemde san mührü süleymandır bana
kimi amber, kime cember görünür zülfi dost
çeşmime her tarıanun marusubandır bana
ey muhibbi, gün yüzüne şöyle hayran olmuşam
kim göre bu halimi elbette hayrandır bana.
Ben sana mecburum Atilla ilhan.
"Yaprak ağaçtan sıkılmıştı,
Sonbahar bahaneydi.
Sen benden sıkılmıştın,
Mesafeler bahaneydi..."
NFK.
Sonbahar bahaneydi.
Sen benden sıkılmıştın,
Mesafeler bahaneydi..."
NFK.
gariptir ya sevmek
yüreğinin hop oturup hop kalkması
sabahlara kadar sigara, çay
bir de o puşt şarkılar
ah şurda olsa
gözlerinde kaybolsam dersin
dersin demesine de...
neyse boşver bunları
yeşilçam müziklerini bilirsin
hani şu fakirlik mi umutsuzluk mu belli olmayan şarkılar
ihsan yüce, münir özkul
kafasını kaşıyan genç zeki...
öyle sevgi istiyor insan
varsın para pul olmasın
sonra sabah oluyor
sigara bitik ben bitik sen yitik
uykusuzum huzursuzum sensizim...
neyse boşver bunları
yarın gece görüşürüz yine.
yüreğinin hop oturup hop kalkması
sabahlara kadar sigara, çay
bir de o puşt şarkılar
ah şurda olsa
gözlerinde kaybolsam dersin
dersin demesine de...
neyse boşver bunları
yeşilçam müziklerini bilirsin
hani şu fakirlik mi umutsuzluk mu belli olmayan şarkılar
ihsan yüce, münir özkul
kafasını kaşıyan genç zeki...
öyle sevgi istiyor insan
varsın para pul olmasın
sonra sabah oluyor
sigara bitik ben bitik sen yitik
uykusuzum huzursuzum sensizim...
neyse boşver bunları
yarın gece görüşürüz yine.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
(bkz: Pablo neruda)
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
(bkz: Pablo neruda)
huzurun karmaşık yapısını algılamak.
büyümek biraz da bu.
yalnızken büsbütün sessiz mi olunmalı?
yoksa harikulade bir delilik mi huzur denilen.
bütün tamamlanmamış yargıların,
[gençliğin o berrak azmi düsturu içinde]
ben sana geç kaldım ödün veririm ödül zehirim asar giderim seni ruhumun en metruk köşesinde.
tamamlanan hikayenin bitişini kabullenmem ki ben
akşam ezanında eve çağrıldığımda bir kurşun yük binerdi küçük gövdemin en dayanıksız yerine
sen de giderken beni böyle acıt olur mu?
duygunun mizanseni olmasın son sözlerin
bizzat vur!
en keskin kılıcını
ikiye böl
içimin bana ait kısmıyla yetineyim.
sen git ki ben kendimi sevebileyim.
büyümek biraz da bu.
yalnızken büsbütün sessiz mi olunmalı?
yoksa harikulade bir delilik mi huzur denilen.
bütün tamamlanmamış yargıların,
[gençliğin o berrak azmi düsturu içinde]
ben sana geç kaldım ödün veririm ödül zehirim asar giderim seni ruhumun en metruk köşesinde.
tamamlanan hikayenin bitişini kabullenmem ki ben
akşam ezanında eve çağrıldığımda bir kurşun yük binerdi küçük gövdemin en dayanıksız yerine
sen de giderken beni böyle acıt olur mu?
duygunun mizanseni olmasın son sözlerin
bizzat vur!
en keskin kılıcını
ikiye böl
içimin bana ait kısmıyla yetineyim.
sen git ki ben kendimi sevebileyim.
Gül biraz; bunca keder, bunca gözyaşı dinsin, gül biraz; şu gök kubbe kahkahanı işitsin.
Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın, gitsin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın, gitsin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Soren Kierkegaard
ya evlenin ya da evlenmeyin
ya da her ikisi için de pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün
pişman olun.
onun için ağlayın
ve yine pişman olun.
ya evlenin ya da evlenmeyin
ya da her ikisi için de pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün
pişman olun.
onun için ağlayın
ve yine pişman olun.
seyreyledim eşkal-i hayatı,
ben havz-ı hayalin sularında
bir aks-i mülevvendir anınçün,
arzın bana eşcar-ü nebatı.
ahmet haşim'den
ben havz-ı hayalin sularında
bir aks-i mülevvendir anınçün,
arzın bana eşcar-ü nebatı.
ahmet haşim'den
ulan adam ne yazmış be hem çok içten hem çok keskin
GERi GELEN MEKTUP
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
Hüseyin Nihal Atsız
GERi GELEN MEKTUP
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
Hüseyin Nihal Atsız
...Hiç düşünmesek yarını
Sonra unutsak sıkıntısını günlerin..
Her nefes alışta duysak yaşadığımızı
Sonra kaybolsak bu özgürlükte.
Sonra unutsak sıkıntısını günlerin..
Her nefes alışta duysak yaşadığımızı
Sonra kaybolsak bu özgürlükte.
"Bütün kapılar kapandı, dışardayım
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde, sokaktayım
Karanlık bastırdı mı bozuluyorum
Fena bir yerimden koptuğum doğru
Kendimden çok fazla yaşamaktayım
Nereye bağlanacak bu işin sonu
Aslında ben kimim meraktayım
Bütün kapılar kapandı, sokaktayım…"
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde, sokaktayım
Karanlık bastırdı mı bozuluyorum
Fena bir yerimden koptuğum doğru
Kendimden çok fazla yaşamaktayım
Nereye bağlanacak bu işin sonu
Aslında ben kimim meraktayım
Bütün kapılar kapandı, sokaktayım…"
"Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum"
Attila ilhan.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum"
Attila ilhan.
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
uçurumun kenarındayım hızır
vir dilber kalesinin burcunda
vazgeçilmez belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
kaldım parmaklarımın ucunda.
vir dilber kalesinin burcunda
vazgeçilmez belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
kaldım parmaklarımın ucunda.
Kesinlikle bu şiirdir.
görsel
görsel
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Kızım Torosların ardında
Almış dağları kirpiklerinin ucuna
Annem bir top ağaç bozkırın alnında
Kendi rüzgârıyla ırgalanıp duran
Çok oldu babam öleli..
Çekilmiş evlerin derinine
Karım, oğlum ve kedimiz
Akşamı karşılıyoruz
Bölünmüş ayrılığa ve ölüme.
Bir durgun sudayız, konuşsak da
Kuş uçmuyor içimizdeki ormanda..
(bkz: Şükrü erbaş)
Almış dağları kirpiklerinin ucuna
Annem bir top ağaç bozkırın alnında
Kendi rüzgârıyla ırgalanıp duran
Çok oldu babam öleli..
Çekilmiş evlerin derinine
Karım, oğlum ve kedimiz
Akşamı karşılıyoruz
Bölünmüş ayrılığa ve ölüme.
Bir durgun sudayız, konuşsak da
Kuş uçmuyor içimizdeki ormanda..
(bkz: Şükrü erbaş)
“..Yasak bir alfabeyle yazıyorum şiirlerimi.
Anarşist çiçekler kokluyorum.
Devlet sınırlarını ihlal eden
kuşlara yardım ve yataklık
yapıyorum.
Umudun propagandacısıyım.
Bütün sözcükleri örgütlüyorum.
Artık halkların değil,
Aşkın şarabın ve sevginin
ayaklanması var.
ilk eylemde sınır dışı oluyorum.
Bana gözlerini yurt eyle.
Mültecin olayım.
Kendi adına bir kimlik çıkart.
Ben biraz da sen olayım…”
( mehmed uzun )
Anarşist çiçekler kokluyorum.
Devlet sınırlarını ihlal eden
kuşlara yardım ve yataklık
yapıyorum.
Umudun propagandacısıyım.
Bütün sözcükleri örgütlüyorum.
Artık halkların değil,
Aşkın şarabın ve sevginin
ayaklanması var.
ilk eylemde sınır dışı oluyorum.
Bana gözlerini yurt eyle.
Mültecin olayım.
Kendi adına bir kimlik çıkart.
Ben biraz da sen olayım…”
( mehmed uzun )
dünya’nın eksen eğikliği kadar eğilsem sana,
yine dönmezsin etrafımda bilirim.
senin ateşin bana,
karanlığın bana,
tutulman o’na.
bilirim.
yine dönmezsin etrafımda bilirim.
senin ateşin bana,
karanlığın bana,
tutulman o’na.
bilirim.
Kal'a gibi dik başın bulutlara yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın!
Adını nakşedelim, eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırlardan asırlara...
Savletinden titresin yeniden doğu, batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedî saltanatı...
Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al,
Göklerle zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!
Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâli...
Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin
Selâm dursun karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...
içimde hiç sönmeyen bir fetih sevdâsı var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!
Bir sadâ duymak için sahralara düşeyim.
Helâl olsun bu yolda, varım yoğum herşeyim!
Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu imân uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.
Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!
Çık nerdesin zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz...
Musa ol! Hakk'a yüksel! Tecelli et de Tûra.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nûra!
istiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!..
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın!
Adını nakşedelim, eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırlardan asırlara...
Savletinden titresin yeniden doğu, batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedî saltanatı...
Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al,
Göklerle zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!
Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâli...
Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin
Selâm dursun karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...
içimde hiç sönmeyen bir fetih sevdâsı var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!
Bir sadâ duymak için sahralara düşeyim.
Helâl olsun bu yolda, varım yoğum herşeyim!
Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu imân uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.
Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!
Çık nerdesin zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz...
Musa ol! Hakk'a yüksel! Tecelli et de Tûra.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nûra!
istiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!..
güncel Önemli Başlıklar