bugün
- maca sekiz10
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur26
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri32
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- en obez özelliğiniz19
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması15
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz18
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- arda güler11
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- anın görüntüsü10
- sevdiğiniz sözlük yazarları17
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım15
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması11
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
Bana taş kalplisin diyorlar.
Bilmiyorlar ki benim kalbim camdan.
Bir taş atıversen,
Kırılıp gider, akar gider.
Judas bila tarihli şiir.
Bilmiyorlar ki benim kalbim camdan.
Bir taş atıversen,
Kırılıp gider, akar gider.
Judas bila tarihli şiir.
hazırlandın diyelim bir yolculuğa
"bu,yalnızlığı da olabilir"
diyor birisi
dayanıklı mısın bakalım
silahın nedir
ilkin asfalt ve beton
bir bakarsın önün ardın su kesilir
yüzme de bilmezsin ayrıca
"çocukluktan kalma şeyler bunlar"
diyor matrağa düşkün biri
"nasıl olsa yenilir"
Oysa kavradığım her şeyin adını bilmek
biraz bunaltıyor beni
örneğin bir atom santrali projesi
Hollanda'daki bir caz konseri
öleceğimi biliyorum nasıl olsa
ama gölgemi önüme düşürüyor
güneş önümden gelirken
şaşırıyorum gövdemi
matrağa alışkınım aslında ama
ille kayayı delen incir,
suları aşan gemi!
"bu,yalnızlığı da olabilir"
diyor birisi
dayanıklı mısın bakalım
silahın nedir
ilkin asfalt ve beton
bir bakarsın önün ardın su kesilir
yüzme de bilmezsin ayrıca
"çocukluktan kalma şeyler bunlar"
diyor matrağa düşkün biri
"nasıl olsa yenilir"
Oysa kavradığım her şeyin adını bilmek
biraz bunaltıyor beni
örneğin bir atom santrali projesi
Hollanda'daki bir caz konseri
öleceğimi biliyorum nasıl olsa
ama gölgemi önüme düşürüyor
güneş önümden gelirken
şaşırıyorum gövdemi
matrağa alışkınım aslında ama
ille kayayı delen incir,
suları aşan gemi!
evimi bir sokakla aldattım, üstümde
ay var bu gümüş semtinde bir sokağın
üçüncü katıyım, deniz bana bakıyor,
ben artık yalnızca denize karşıyım
üstüme gelme ay hanım, Kuzguncuk otelinde
iyilik katına çık, senin konukların ağır,
ben bir anıyı ağırlamakla geçen hayatlardanım
ruhumun bir otelde ilk kalışı bu
aynı, oda, aynı yatak, aynı aynada
birbirimizi ilk görüşümüz, başka veda yok,
üstümdeki yabancıyla uyumalıyım
ruh semtinden kayık açma ay
hanım! sana hazır değilim, senden yanayım
kim taşınsa çıkamıyorum içimdeki evden
Kuzguncuk otelinde iyiliğin katı çok
yıldızlar gibi çık çık bitmiyor ay hanım,
sen bu çocuğu bir yerden hatırlıyorsun
ben bu çocuğu bir yerden unutmalıyım
ay var bu gümüş semtinde bir sokağın
üçüncü katıyım, deniz bana bakıyor,
ben artık yalnızca denize karşıyım
üstüme gelme ay hanım, Kuzguncuk otelinde
iyilik katına çık, senin konukların ağır,
ben bir anıyı ağırlamakla geçen hayatlardanım
ruhumun bir otelde ilk kalışı bu
aynı, oda, aynı yatak, aynı aynada
birbirimizi ilk görüşümüz, başka veda yok,
üstümdeki yabancıyla uyumalıyım
ruh semtinden kayık açma ay
hanım! sana hazır değilim, senden yanayım
kim taşınsa çıkamıyorum içimdeki evden
Kuzguncuk otelinde iyiliğin katı çok
yıldızlar gibi çık çık bitmiyor ay hanım,
sen bu çocuğu bir yerden hatırlıyorsun
ben bu çocuğu bir yerden unutmalıyım
Hayat hattında acemi tayfalardık.
Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle.
A ş k t a n i k m a l e k a l d ı k . . .
Bak her sabah bağıran yeni sabaha,
Artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,
Tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş;
Heybetli dağlar arasında
Göğümde yıldız yitmiş...
Sen
Hala
Anılarımın
En
Beyaz
Yanısın.
Sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın.
Sen, sağanakla gelen sabahlarda çok eski...
Çok eski bir şarkının adısın.
Daha adamlar şehirlere otomobillerle,
Geceler anılarla birlikte gelir.
Silüetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir.
Efkarım yaralı bir ayrılıktan beslenir.
Kimse bilmez,
Yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi?
Olsun,
Yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi!
Çünkü sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın.
Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski...
Çok eski bir şarkının adısın.*
Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle.
A ş k t a n i k m a l e k a l d ı k . . .
Bak her sabah bağıran yeni sabaha,
Artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,
Tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş;
Heybetli dağlar arasında
Göğümde yıldız yitmiş...
Sen
Hala
Anılarımın
En
Beyaz
Yanısın.
Sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın.
Sen, sağanakla gelen sabahlarda çok eski...
Çok eski bir şarkının adısın.
Daha adamlar şehirlere otomobillerle,
Geceler anılarla birlikte gelir.
Silüetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir.
Efkarım yaralı bir ayrılıktan beslenir.
Kimse bilmez,
Yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi?
Olsun,
Yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi!
Çünkü sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın.
Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski...
Çok eski bir şarkının adısın.*
gezdiğin dağlarda kar.
sobanda yanan har.
ah keşke ben sana yar.
olsaydım olsaydım.
asmana çardak.
sofrana bardak.
bastığın yola toprak.
olsaydım olsaydım.
gecene gündüz.
kışına güz.
uykuna düş.
olsaydım olsaydım.
sen bana ferman.
ben sana derman.
geceleri seni saran.
yatağına yorgan.
olsaydım olsaydım.
Bana ait.
sobanda yanan har.
ah keşke ben sana yar.
olsaydım olsaydım.
asmana çardak.
sofrana bardak.
bastığın yola toprak.
olsaydım olsaydım.
gecene gündüz.
kışına güz.
uykuna düş.
olsaydım olsaydım.
sen bana ferman.
ben sana derman.
geceleri seni saran.
yatağına yorgan.
olsaydım olsaydım.
Bana ait.
Herkesin başkasını konuştuğu
bu aynalar pazarında
seni kimselere
söylemeden öleceğim.
bu aynalar pazarında
seni kimselere
söylemeden öleceğim.
Gülüşümü ıslattım —kar yağdı bütün gün—
Daha yağsın
Kar yağsın bütün otellerin üstüne
Üstüne üstüne bütün otellerin
Kar yağsın
Lacivert gözlerine Seniha'nın
Hiç bitmesin, yağsın
Karla dolsun göğsünün katedrali
Avluya düşen org uyansın
Özlemim sanadır, varsın
Kar yağsın, daha yağsın
Seni andırıncaya kadar.
Edip cansever/özdeyiş.
Daha yağsın
Kar yağsın bütün otellerin üstüne
Üstüne üstüne bütün otellerin
Kar yağsın
Lacivert gözlerine Seniha'nın
Hiç bitmesin, yağsın
Karla dolsun göğsünün katedrali
Avluya düşen org uyansın
Özlemim sanadır, varsın
Kar yağsın, daha yağsın
Seni andırıncaya kadar.
Edip cansever/özdeyiş.
Gözlerine ilk baktığım an gitmiyor aklımdan.
Ruhum ayrılmıştı resmen dünyadan.
Son şiir bu yazdığım sana aslında.
iki kelime yetiyordu seni sevmeye doğrusu.
Ama ben hiç bulamadım kelimelerin doğrusunu.
Sevgim acaba ağır mı geldi sana?
Hiç çözümünü bulamadım bunun.
Bu gün gök yüzünde gördüm seni.
Sana benzettim bulutlardan birini.
Hiç istemedim rüzgarın götürmesini.
Ama oda gitti tabi sen gibi.
Ruhum ayrılmıştı resmen dünyadan.
Son şiir bu yazdığım sana aslında.
iki kelime yetiyordu seni sevmeye doğrusu.
Ama ben hiç bulamadım kelimelerin doğrusunu.
Sevgim acaba ağır mı geldi sana?
Hiç çözümünü bulamadım bunun.
Bu gün gök yüzünde gördüm seni.
Sana benzettim bulutlardan birini.
Hiç istemedim rüzgarın götürmesini.
Ama oda gitti tabi sen gibi.
...
Ben Türk evladıyım, derin aklım, zekam var,
Ne vakte kadar omzumuzda gezecektir yağılar?
Ne kadar ki, hakimlik var, mahkumlar var, men varam,
Zulme karşı isyankaram, ezilsem de susmaram
Ahmet Cevat
Ben Türk evladıyım, derin aklım, zekam var,
Ne vakte kadar omzumuzda gezecektir yağılar?
Ne kadar ki, hakimlik var, mahkumlar var, men varam,
Zulme karşı isyankaram, ezilsem de susmaram
Ahmet Cevat
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.
Gittin. şimdi bir mevsim değil,
koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık,
ne de ben kapıyı açabilirim sana.
koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık,
ne de ben kapıyı açabilirim sana.
''bunu kimse söylemedi belki düşündü
çünkü vardır insanın yaşamasında
uyku ve öfke gibi vardır
kimse söylemedi
tuzunu çoğaltan bir denizde
nasıl batarsa güneş öyle
bende kaçırdım
ki gözüm bütün gün
günboyu lekelerde
kaçırdım ama şöyle de söylenebilir
şiirin bütün geçmişinin dışında
önceden açıklanan her şeyin dışında
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiçbir şeye yaramam
ama yine de seni severim
o zaman sen de beni sev
evet.''
çünkü vardır insanın yaşamasında
uyku ve öfke gibi vardır
kimse söylemedi
tuzunu çoğaltan bir denizde
nasıl batarsa güneş öyle
bende kaçırdım
ki gözüm bütün gün
günboyu lekelerde
kaçırdım ama şöyle de söylenebilir
şiirin bütün geçmişinin dışında
önceden açıklanan her şeyin dışında
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiçbir şeye yaramam
ama yine de seni severim
o zaman sen de beni sev
evet.''
sana buraya bazı şeyler koyuyorum
yol boyunca aklında olsun
lazım olursa açar okursun
bir zarari yok, burada dursun
şuraya bir cümle koydum
bırak acımızı birileri duysun
hem zaten şiir niye var
dünyanın acısını başkaları da duysun
acı mıhlanıp bir kalpte durmasın
ortada dursun
olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper
az unutursun...
yol boyunca aklında olsun
lazım olursa açar okursun
bir zarari yok, burada dursun
şuraya bir cümle koydum
bırak acımızı birileri duysun
hem zaten şiir niye var
dünyanın acısını başkaları da duysun
acı mıhlanıp bir kalpte durmasın
ortada dursun
olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper
az unutursun...
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla,
Bazan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla,
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla,
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla,
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla,
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla,
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla,
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla..
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle,
Öldür bendeki beni, sonra dirilt kendinle,
Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle,
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle.
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle,
Ama her defasında geri döndüm seninle.
Hangi düğüm çözülür nazla, sitemle, kinle?
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle..
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin,
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin,
Eksilmeyen çilemsin,
Orda ufuk çizgim, burda yanım yöremsin,
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin,
Çaresizim, çaremsin.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Bazan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla,
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla,
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla,
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla,
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla,
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla,
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla..
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle,
Öldür bendeki beni, sonra dirilt kendinle,
Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle,
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle.
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle,
Ama her defasında geri döndüm seninle.
Hangi düğüm çözülür nazla, sitemle, kinle?
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle..
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin,
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin,
Eksilmeyen çilemsin,
Orda ufuk çizgim, burda yanım yöremsin,
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin,
Çaresizim, çaremsin.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Rindlerin Akşamı, Yahya Kemal BEYATLI
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Rindlerin Akşamı, Yahya Kemal BEYATLI
''Rüyalar bile geceleri bekler
Gizlice görünmek için
Yüreğimdesin, saklısında içimin
Gizlice sevgilim
Kimse bilmesin üzgünlüğümü Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu En gizli kuytularında ömrümün Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı Canımı tutuşturan özlem gibi Özlüyorum derin yokoluşta Gizlice sevgilimi.''
Kimse bilmesin üzgünlüğümü Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu En gizli kuytularında ömrümün Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı Canımı tutuşturan özlem gibi Özlüyorum derin yokoluşta Gizlice sevgilimi.''
Battı ay
Yedi kandilli Süreyya;
Gece yarısı, akıyor Zaman
Uyuyorum tek başıma.
Sappho
Yedi kandilli Süreyya;
Gece yarısı, akıyor Zaman
Uyuyorum tek başıma.
Sappho
Siir mi, o da ne?
kanatlarım yok ki benim.
bugün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
kalkış saatim belli benim.
varış saatim belli benim.
tıklım tıklım dolu içim.
ben tarifeli bir trenim.
gece gündüz gidiyorum
bir uğurlayanım dahi yok.
son durağa gelsem bile,
daha gidecek seferim çok.
dolar dolar boşalır içim.
kirlenir kirlenir temizlenirim.
ben tarifeli bir trenim.
zincirlerle bağlanmışım bu dünyaya.
parangalar vurulmuş ayağıma.
mahkumum iki tane raya.
gidiyorum bir o yana bir bu yana.
ben tarifeli bir trenim.
kırılmış kolum kanadım.
bu gün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine.
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
ben tarifeli bir trenim.
Bana ait.
bugün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
kalkış saatim belli benim.
varış saatim belli benim.
tıklım tıklım dolu içim.
ben tarifeli bir trenim.
gece gündüz gidiyorum
bir uğurlayanım dahi yok.
son durağa gelsem bile,
daha gidecek seferim çok.
dolar dolar boşalır içim.
kirlenir kirlenir temizlenirim.
ben tarifeli bir trenim.
zincirlerle bağlanmışım bu dünyaya.
parangalar vurulmuş ayağıma.
mahkumum iki tane raya.
gidiyorum bir o yana bir bu yana.
ben tarifeli bir trenim.
kırılmış kolum kanadım.
bu gün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine.
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
ben tarifeli bir trenim.
Bana ait.
Sevdiğimiz ölüler var ve sevmediğimiz diriler çok
Geçtim aralarından kirin pusun ve telaşın
Gövdemden geçtim önce sonra aklımı kaybettim
Yalnızdım hep ve bunu mesele yapmayacak kadar
Şuursuzdum sanırım son çare sana geldim
Merhamet et merhamet bir bakışınla mümkün
Çok zaman kaybettim çok üzgünüm ne desem boş
ihtimal var bir daha o da ölmek olmasa keşke!
Akla ziyan kaygılara fon oldu zavallı ömrüm
Mezarlık dolusu sessizlik ve uğultu ve yalnızlık
Kalabalıklaşsak ya ikimiz herhangi bir coğrafyada
Sen acını unutursun ben gülmeyi hatırlarım
Böylece uzanırız sereserpe bir hasıra
Öylece kalakalırız akmayı unutur zaman
Belki diyorum belki bir ihtimal daha var
Bir ihtimal daha var o da ölmek mi sensiz...
ali lidar
(bkz: bir ihtimal daha var)
Geçtim aralarından kirin pusun ve telaşın
Gövdemden geçtim önce sonra aklımı kaybettim
Yalnızdım hep ve bunu mesele yapmayacak kadar
Şuursuzdum sanırım son çare sana geldim
Merhamet et merhamet bir bakışınla mümkün
Çok zaman kaybettim çok üzgünüm ne desem boş
ihtimal var bir daha o da ölmek olmasa keşke!
Akla ziyan kaygılara fon oldu zavallı ömrüm
Mezarlık dolusu sessizlik ve uğultu ve yalnızlık
Kalabalıklaşsak ya ikimiz herhangi bir coğrafyada
Sen acını unutursun ben gülmeyi hatırlarım
Böylece uzanırız sereserpe bir hasıra
Öylece kalakalırız akmayı unutur zaman
Belki diyorum belki bir ihtimal daha var
Bir ihtimal daha var o da ölmek mi sensiz...
ali lidar
(bkz: bir ihtimal daha var)
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi
kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin
Atilla ilhan.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi
kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin
Atilla ilhan.
bilirsin hiçbir zaman kavgadan kaçmadım ben
birlikte tünel kazan birlikte kaçmalı
bak tükenmemiş kaygılarım daha
zorlanırım hiç umudun kalmadığı zaman
yalvarırım anladığını söyle
siyah saçli güzel kadın şarkılarım sana
bu sabah da sebep buldum ölmemek için
bu sabah ki bahanem de sensin yine
neden bilmem sonbaharda daha güzelsin
her zaman olduğundan yazdan bile
bu sabah da sebep buldum ölmemek için
bu sabah ki bahanem de sensin yine
neden bilmem sonbaharda daha güzelsin
her zaman olduğundan yazdan bile...
birlikte tünel kazan birlikte kaçmalı
bak tükenmemiş kaygılarım daha
zorlanırım hiç umudun kalmadığı zaman
yalvarırım anladığını söyle
siyah saçli güzel kadın şarkılarım sana
bu sabah da sebep buldum ölmemek için
bu sabah ki bahanem de sensin yine
neden bilmem sonbaharda daha güzelsin
her zaman olduğundan yazdan bile
bu sabah da sebep buldum ölmemek için
bu sabah ki bahanem de sensin yine
neden bilmem sonbaharda daha güzelsin
her zaman olduğundan yazdan bile...
Baktım rüzgarsın sen.
Baktım çamaşır ipini zorluyorsun
Hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
Baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun.
Ayağına terlik giy, bildiğimiz şeylerin taşında,
Yalın ayak geziyorsun.
Biz satranç oyuncusuyuz sevgilim,
Üzerimizde kara bir leke
Biz satranç oyuncusuyuz.
inanmıyoruz ceketlerin düğmelerine,
inanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
işte yitirdik büyün taşlarımızı
Darmadağınık oyun tahtası.
Bir tek şahımız kaldı sevgilim
O da evli iki çocuk babası.
Kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
Uykumuzu bölüyor burdan çocukluğumuza kadar,
Burdan çocukluğumuza kadar bir telaş…
içi boş kuşları kovalıyoruz,
Hep bir sebep arıyoruz herkese küsmek için.
Hemen o cumartesi buluyoruz, hemen o pazar.
Yaşamak, çukur yerlere doluyor diyorlar,
Bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan.
Ama yıkıldığımız yeter sevgilim.
Biraz da kekik toplayalım.
Kıymetini bilmediğimiz şeyler var.
Yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim.
Geçen günlere üzüldük.
Tamam yola düşelim.
Düşelim, başka günlerin duvarı daha sağlam,
Düşelim, başka günlerin sokağı daha neşeli,
Başka günlerin kadınları, erkekleri tam bir kahraman.
Tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde,
Bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman.
Ama baktım, sen rüzgarsın sevgilim.
Kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun.
Baş ucunda bir bardak su,
Beni baş ucunda bir bardak su gibi avutuyorsun.
(bkz: bir kitabın sayfaları)
Baktım çamaşır ipini zorluyorsun
Hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
Baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun.
Ayağına terlik giy, bildiğimiz şeylerin taşında,
Yalın ayak geziyorsun.
Biz satranç oyuncusuyuz sevgilim,
Üzerimizde kara bir leke
Biz satranç oyuncusuyuz.
inanmıyoruz ceketlerin düğmelerine,
inanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
işte yitirdik büyün taşlarımızı
Darmadağınık oyun tahtası.
Bir tek şahımız kaldı sevgilim
O da evli iki çocuk babası.
Kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
Uykumuzu bölüyor burdan çocukluğumuza kadar,
Burdan çocukluğumuza kadar bir telaş…
içi boş kuşları kovalıyoruz,
Hep bir sebep arıyoruz herkese küsmek için.
Hemen o cumartesi buluyoruz, hemen o pazar.
Yaşamak, çukur yerlere doluyor diyorlar,
Bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan.
Ama yıkıldığımız yeter sevgilim.
Biraz da kekik toplayalım.
Kıymetini bilmediğimiz şeyler var.
Yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim.
Geçen günlere üzüldük.
Tamam yola düşelim.
Düşelim, başka günlerin duvarı daha sağlam,
Düşelim, başka günlerin sokağı daha neşeli,
Başka günlerin kadınları, erkekleri tam bir kahraman.
Tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde,
Bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman.
Ama baktım, sen rüzgarsın sevgilim.
Kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun.
Baş ucunda bir bardak su,
Beni baş ucunda bir bardak su gibi avutuyorsun.
(bkz: bir kitabın sayfaları)
güncel Önemli Başlıklar