gecenin şiiri

entry13494 galeri926 video104 ses19
    25.
  1. Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
    33 ...
  2. 26.
  3. nerden karşıma çıktı bilmiyorum ama tam da bu başlığı görmeden önce denk gelen şiirdir
    (bkz: anladım)
    11 ...
  4. 27.
  5. deniz yalnızlığa bürünmüş bekliyordu sessizce
    yüreğimdeki sevda dalgalanmalarını göremiyorum onda
    bir gemi geçip gidiyor buradan sensizliğe
    tıpkı değersiz insanların yüreğimdeki izleri gibi
    denizin maviliği gözlerindeki kadar güzel değil
    sadece güneş parlıyor burdan tıpkı saçların gibi
    seni görmek istercesine bakıyorum uzaklara
    ama tek gördüğüm bir kayığın sudaki izleri
    bir kedi görüyorum ilerliyor sessizce
    bana benziyor kararsızlığı
    kuşların melodileri eşlik ediyor bana
    gözlerinin güzelliğini göremesemde burdan
    bodrumun sadık mavisi yetiyor bana.

    airborne
    11 ...
  6. 28.
  7. Beni yavaşlat Tanrım!
    Yüreğimin atışlarını düşüncemin sakinliğiyle rahatlat.
    Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt!
    Bana güncel kargaşanın ortasında,
    Tepelerin ölümsüz sakinliğini ver.

    Bir çiçeğe bakmayı,
    Eski bir dostla sohbet etmeyi
    Ya da yeni bir dost edinmeyi,
    Yolunu kaybetmiş bir köpeği okşamayı,
    Ağ yapan bir örümceği izlemeyi,
    Bir çocuğa gülümsemeyi,
    iyi bir kitaptan birkaç satır okumayı 've'
    Yarışın daima daha çok hız için olmadığını
    Anımsat her gün bana.

    Yavaşlat beni Tanrım!
    Bana ilham ver.
    Köklerimi,
    Yaşamın katlanılan değerler toprağının
    derinliğine göndermek,
    Kaderimdeki yıldızlara doğru 'daha çok'
    Büyüyebilmek için..
    Yavaşlat beni Tanrım!

    Wilferd Arlan Peterson
    20 ...
  8. 29.
  9. kumlarda aradım düşlerimi
    kurak... ıslak değil hiç birşey
    kurumadan gelen ayaz var gecede
    sana benzeyenler var ama
    istediğim şey değil benzeme...

    edit: serkan beyin şiiriydi... severim kendilerini...
    6 ...
  10. 30.
  11. ahir zaman oldu gidişin; kuşkusuz
    ve nicelerine rahmet okurken kelamım
    adın beddua gibi tekellümümde
    artık sayıklamalarım yıkık, artık uykusuz...

    taşlanası bir şehrin
    iblisvari sokaklarında
    denk gelme ihtimali üzerine
    çocuksu bahisler kurarken hislerime
    köşe başları kıyamet gibi
    mahşeri bir tenhalık var nedense
    dönüş yolları kuytusuz...

    hele ki yok mu o habis tavrın?
    haz duyan bir hal var ağlatışlarında
    secdeler bile müşrik şimdi sen aklıma düşeli
    sonra rüya... gördük ve uyandık, bitti...

    kadere medet umduran, fütursuz elemin,
    ellerim bağlı oturuyorum üsküdar dolaylarında bir bankta
    evhamının dinesi yok bu gidişle
    kıyama durmak ise neredeyse imkansız
    dilimde tükendi tanrı her nedense...

    şimdi her şey kifayetsiz
    şimdi her şey adın
    ve bir şekilde sen her şey...

    anlıyorsun değil mi?
    12 ...
  12. 31.
  13. 32.
  14. Aşk bu değil yapma güzel
    Sen insanı güldürürsün
    Sevişirken güzel güzel
    Sen insanı öldürürsün

    Rüştü Şardağ
    14 ...
  15. 33.
  16. elim sanata düşer usta
    yürek acıya
    ölüm hep bana
    bana mı düşer usta?

    sevda ne yana düşer usta
    hicran ne yana
    yalnızlık hep bana
    bana mı düşer usta?

    gurbet ne yana düşer usta
    sıla ne yana
    hasret hep bana
    bana mı düşer usta?

    (bkz: refik durbaş)
    11 ...
  17. 34.
  18. beni koyup koyup gitme
    ne olursun
    durduğun yerde dur
    kendini martılarla bir tutma
    senin kanatların yok
    düşersin yorulursun
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun

    bir deniz kıyısında otur
    gemiler sensiz gitsin bırak
    herkes gibi yaşasana sen
    işine gücüne baksana
    evlenirsin çocuğun olur
    sonun kötüye varacak
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun

    elimi tutuyorlar ayağımı
    yetişemiyorum ardından
    hevesim olsa param olmuyor
    param olsa hevesim`
    yaptıklarını affettim
    seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun.

    -attila ilhan/ağustos çıkmazı.
    25 ...
  19. 35.
  20. O şehre davrandığın gibi davran bana da O şehre gittiğin gibi bana da git uçarak bana da in, bana da kon ve el salla geride bıraktığına: Elveda benim küçük adamım! ufacıktan bir şehri nasıl adam ettinse, Sevdinse adam gibi, beni de o şehir gibi sev! Korkma sakın, adam etmez aşk beni, geç benden, benim de köprülerim var, aşkı seyret oradan, dalgın günüm geçiyor, benim de gecelerim var, dans et, eteklerin fırdönsün, sen bana dön, bana eşlik et, benim de sabahlarım var, uyanmaya ne saat, ne telefon, ne kapı: bisikletin zilini dizlerini kanatan bir deli kız çalsın yeter ki! Benim de parklarım var, uzanıver salkımsaçak üstüme, dalımdan tut, benim de yapraklarım var güneşli gövdene müjde eli kulağında bahar, benim de şiirlerim var, aşk konulu, senin o şehri sevmene benziyor, seni sevmeye benziyor adamakıllı serserin olana kadar

    Bir şehri kıskanıyorum, benim böyle neyim var?
    12 ...
  21. 36.
  22. Durakta üç kişi
    Adam kadın ve çocuk
    Adamın elleri ceplerinde
    Kadın çocuğun elini tutmuş

    Adam hüzünlü
    Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
    Kadın güzel
    Güzel anılar gibi güzel

    Çocuk
    Güzel anılar gibi hüzünlü
    Hüzünlü şarkılar gibi güzel.
    25 ...
  23. 37.
  24. noktalı virgül
    virgül,
    hiç susmayan
    bir davulun tokmağı
    çağırır kelimeleri
    kağıtlardaki düğüne.
    nokta,
    tepeden inme
    sonradan görme
    son verir
    yazının özgürlüğüne.
    biraraya geldiklerinde,
    hemen çıkar üste
    acımasız nokta.
    virgül ise gariban,
    boynu bükük,
    ezilir altta.

    sunay akın
    7 ...
  25. 38.
  26. ne pipo
    ne top sakal
    yerde gördüğün
    ekmek parçalarını
    eğil ve al..

    sunay akın
    14 ...
  27. 39.
  28. varsın hançerlensin
    yurdumda nice ozanın kalbi
    bir çocuğun dökülen
    süt dişleri gibi..

    sunay akın
    9 ...
  29. 40.
  30. düşünme!
    hayal et sadece!
    bak,
    böcekler de öyle yapıyor.

    orhan veli kanık
    16 ...
  31. 41.
  32. --spoiler--
    -bazen, birlerine tecavüz etmek istiyorum
    -çünkü tırnaklarım azgın duruyor
    -hala!!1
    daralıyorum daralıyor hala
    daha 22 yaşındayım daha ne erkekler çıkacak karşıma
    -keşke çıkmasa
    daha 22 yaşımd ane çok erek çıkacak karşıma
    dün geldin
    aşkı verdin
    hüsranları yaşattın
    aşksızlığı gördüttün
    22'liktim ama daha çok 100'lüktüm en
    -yaşadık sandım uzakların sevgilisi
    (şimdi 24 üm eskilerden)
    --spoiler--
    6 ...
  33. 42.
  34. Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
    Nasıl korku verir sessizlik insana;
    insan nasıl konuşur kendisiyle;
    Nasıl koşar aynalara,
    Bir cana hasret,
    Bilmezler.

    orhan veli
    22 ...
  35. 43.
  36. Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim,
    özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni
    oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım
    eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi
    avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir
    yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice
    eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va-
    rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...

    Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
    eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
    dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek
    ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal-
    gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin
    perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya-
    kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir!..

    Şükrü Erbaş . .

    bumudur? budur mına koyim.
    19 ...
  37. 44.
  38. sevdiğim ikinci kadınsın sen
    ilkini sevmeye mecburdum
    çok iyiliği oldu bana
    ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    ilkinin yerini alman mümkün değil
    o öğretti bana sevmeyi
    o öğretmese sevemezdim seni bile
    inan o tuttuğu için ellerimden
    yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
    onun gözlerine benzediği için gözlerin
    alamadım gözlerimi senden
    sana aşığım, seni seviyorum
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
    ve sen her sabahımdasın
    kıskanma
    alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
    kalbim şimdi senin
    onun kadar sev beni kafi
    o doğurdu, sen öldürme.
    30 ...
  39. 45.
  40. salondaki büyük saati sattım
    saatin ölçebileceği
    herhangi bir zaman parçası yok
    gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim
    bir oyuğa, oyulmuş bir yaşama
    ne gereği var ki saatin
    balkona çıkıyorum sürekli
    yollar yollar yollar katediyorum sanki böylece
    bir semtin ilk rengini alıyorum
    örneğin ümraniye'de bir çay bahçesindeyim
    bazan
    anılardan anılara bir yol
    ve
    anılardan anılara sallanan bahçe
    hangi yaprağı koparsam son anı avucumda kalıyor
    iyi.
    8 ...
  41. 46.
  42. huzur içinde ellerimi kavuşturuyor ve bekliyorum. rüzgara gel-gite ya da denize aldırmıyorum. artık kadere de isyan etmiyorum. bana ait olan bana gelecek çünkü.
    9 ...
  43. 47.
  44. Şaşıyorum!
    insanoğlunun aya gönderdiği füzeye…
    Şaşıyorum!
    Ekmeklerin bu kadar küçülüp
    Çocukların bu kadar büyüdüğüne…

    Al takke ver külah,
    Yaşayıp gidiyoruz.
    Topu topu yumruk kadar bir yürek
    Şaşıyorum! Fethi giray
    10 ...
  45. 48.
  46. Bütün karanlıklarımı al götür,

    Yeniden öğret evleri, ağaçları, bayramları.

    Bütün karanlıklarımı al götür.

    Günlerce yağmur yağsın istiyorum,

    Yağmur yağsın ve konuşma.

    Cümle dağ çiçekleri ıslansın ve konuşma.

    Ya da küçük kırmızı bir çiçek ıslansın.

    Bunlar beyaz güvercinler.

    Bunlar büyük meydanlar.

    Bu küçük bir dağ çiçeği;

    Sen hiç gülmeyi bilmiyorsun,

    Sen hiç sevmeyi bilmiyorsun.

    iki kırmızı çizgi atbaşı,

    Yağmurlar hiç durmadan yağıyor,

    Artık dağ çiçeklerini sevmiyorum,

    Seyretmiyorum güvercinleri meydanlarda,

    Artık yaşamayı hiç bilmiyorum,

    Artık hiç konuşma!…

    oktay tuncer
    12 ...
  47. 49.
  48. engin bir devletsin sen, kirli paslı
    yüreklerden bir tren gibi geçen,
    sınırlarını koyudan açığa boyayan,
    güzelliğine şerh, belirsizliğine marj koyan
    bir boyacıyım ben!

    benim şiirim lan bu.
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük