gecenin sessizliği tüm sesleri bastırır. sadece içindeki sesleri engelleyemez. tek çare uyumaktir. bunu başaramazsan gecenin hayaletleriyle boğuşursun.
Gecelerin genelde insanın kendisiyle başbaşa kaldığı zamanlar olmasından kaynaklanan hüzündür. Gün içinde koşturmacadan akla gelmeyen şeyler geceleri beynini kalbini dürtmeye başlar.
Gece insanın içine çökmez hüzün. Gündüzün koşuşturması bittiğinde, insan durulur. dinler olan biteni. Bulduğu şey hüzünse zaten hüzünlüdür, neden suç bulur ki geceye. Gece hak etmediği bir suçlamaya maruz kalır. Adalet türk hakimlerine verilmiştir üstelik, liyakatsiz, baştan savma ve taraflı.
benim daha çok sonbaharın sonları-kışın başları gibi gece bastırınca ortaya çıkıyor.
yazın ise iyice karanlık bastırdıktan sonra balkona çıkamaz veya internete giremezsem.
uyandırma alarmı gibi, gündüzden ertelenen her olumsuzluk, gece olunca vakti geldi diye çıkar ortaya. nasıl ki uyanıp güne başlamak zorunlu ise, bu hüzünler de gece yüzüne çıkıp hortlamak ister. kemirgen gibi başlar parçaları koparmaya. ilk önce gündüzden kalan bir parça mutluluğu yer. sonra her şey senden gitmeye başlar. Geveze bir çocuk gibi konuşur da konuşur. üstüne üstüne gelir. yüzleşmeye korktukların, bir bir sıralanır karşına. cevap da yetiştiremezsin. Bu geceler hiç iyi şeyler düşündürmez insana. uyku diye bir gerekliliğin olması bundandır belki de. bir nevi kaçış. sigara dumanını üfleyip dağıtmak gibi, uyku da kafayı dağıtıyor sanki.
sabah oluyor. Güneş yine doğmuş. yine aynı terane. gündüz depoladığın sevinç mutluluk vb ne varsa gece olduğunda "siktirip gidiyorum ne halin varsa gör" Der gibi hüzne bıraksın yerini. uyuyana kadar düşün dur. yarın yine aynısı. aynı aynı aynı.
Yılların verdiği güven ve alışkanlık mecburiyetlerle harmanlansa da, paylaşmaya değer bir insanla birlikte olabilmek en derin arzumuzdur. insan olmanın en önemli özelliklerinden biri sevgiyi tanımak. Bazen karşındakini hiç tanımasanda bu galiba iyi biri diyebilirsin gözlerindeki sevgiyi sezince. Ancak her gönlün diğer gönülde bir kuruluş, yükseliş ,duraklama ve çöküş dönemi vardır. Kuruluş aslında en atraksiyonlu en heyecan dolu dönem. Karşı cephedekini gözüne kestirdikten itibaren sürekli ve kesintisiz bir tanıma taarruzu başlar. Edinilen her yeni bilgi ile yeni stratejiler oluşturup yeni taktikler geliştiriliyor kalp, kazanmak için. Kalbe dikilen zafer bayrağı ile kuruluş tamamlanıyor. Ancak savaşta her yolu mübah sayanların foyaları genelde ileriki dönemlerde daha net anlaşılıyor. Kuruluşta atılan temeller sevgiyi yada sevgisizliği sonraki saflarda iyice körüklüyor. Yükseliş hormonlarla karışık sevginin iyice körüklendiği sevgiye açık yüreklerin sevilmeyecek hiç bir yanı bulamadığı dönemdir. Karşılıklı yüceltmenin olduğu bu dönemde savaşın izleri silinir sonsuz bir huzur ve refah dönemi yaşanır. Karşılıklı tölerans hat safhadadır. insanlar birbirini sevgisinden içine soksa doyamayacak gibi hisseder netekimde doyamaz genelde. Her bir dönem bir önceki dönemin kalitesi oranında kendini sürelendirir. Duraklama genelde kendini tekrar eden vaziyetlerin rutinle karılmaya başlamasından ileri gelir. Zamanı beraber harcarken normal yaşamında yapmayacağın şeylerin karşı tarafta sıkça görülmesi kendi içine bakıp sorup sorgulamaya döner. Sarıp sarmalama dönemi geçmiş, bakıp algılama dönemi gelmiştir. işte alışkanlık burada devreye girer öncelikle çöküşe geçmeye alışkanlık direnir. Bir süre sonra alışkanlık eziyete kavuşur. Her gönül istidap haddini doldurur ve çöküş başlar. Herhangi bir günün herhangi bir vaktinde ortak zamanların en bölüğü başlar. Cümleler toparlanamadığı için sürekli baştan kurulur.”Varlığından güç almam lazımken varlığın bana güçlük çıkartıyor”diyebilirse biri diğerine, gözlerinde arar cümlenin gerçekliğini diğeri. Eskiden baktığın gözlerin aklarını daha çok fark eder. Sevgiyle bakan dolu dolu göz bebekleri kırgın, kızgın ve boş haldedir. Gönül adaletini kaybedince dilin kemiği kaybolur. Seninki senin benimki benim olur. Tarihi herkes kendi gözünden anlatır. Yazılı kaynaklar yetersiz kalır. Kalbin selamı kesince dudakların geçmişten habersiz konuşur. Artık Sevilmediğini anlarsın. Sevmediğinden habersizce…
çok çektim ben bundan. sonunda bir formül buldum. kişinin dinlediği müzikle doğrudan etkilidir. eğer seviyorsanız elektronik, veya neşeli şarkılar dinleyin. bende işe yaradı, ama herkesin mizacı, fıtratı farklı.
