hele aranizda yaklasik 6000km varsa ve ulkenize geri donmek icin daha yillar varsa oyle igrenctir ki bi durum acil sigara icilip oyle yataga girilmesi gerekir.
sevdiğinin: annesinin, babasının, çocuğunun,
veya gerçek bir dostunun, arkadaşının,
yokluğunu hisseden,
ondan haber alamayınca,
''acaba bir şey mi oldu'' diye düşünen,
onun için endişe eden
kişininin durumudur.
soğuk bir kış günü fırlarız yatağımızdan.
saatin sabaha az kaldığını düşünürüz o an.
kendimize gelmeye çalışırken biz,
duvarlar üstümüze doğru gelmeye başlar.
ürkeriz karanlıktan.
savaş alanında gibi hissederiz kendimizi,
sanki ortalık kan revan.
hızlanmış kalp atışlarımıza,
hafifçe içeri doğru süzülen bir demet ışık yetişir perdelerin arasından.
koyu bordo perdeler kalkanmış gibi gelir bize,
aydınlığa ulaşmamızı engellemeye çalışan.
bedenimiz yatakta oturmaya devam ederken
önce düşüncelerimiz yönelir perdeye.
hemen ardından geç kaldığını anlamış gibi bedenimiz bir anda irkilir
ve perdeyi ışık sızan yerinden ayırır iki ayrı yöne.
gözlerimiz kapalı bekliyoruzdur
güneşin gözlerimizden önce bedenimizle buluşmasını,
bir hışımla dikildiğimiz pencerenin önünde.
gözlerimizi hafif ürkek,
yavaş yavaş açmaya başlarız.
işte tam o anda odaya şaşkın bir aydınlık dolar.
güneş geç kalmıştır pencere önündeki buluşma saatine
ve dünya ihanet etmiş gibi görünür bize;
inadına yavaş dönerek.
ortalığı aydınlatansa sadece bir sokak lambasıdır.
sadece lambanın etrafında görebildiğimiz kar taneleri ise o andaki odak noktamızdır.
ortalık uçsuz bucaksız bembeyazdır.
ve kar hala lapa lapa yağmaktadır.
güneşi unutmuş gibi görünen kalbimiz bu defa dünyanın yavaş dönmesinden yanadır.
az önce dermansız görünen vücudumuz ufacık beyaz noktaların yarattığı sonsuz beyazlıkla buluşmak için can atmaktadır.
merdivenlerden inerken heyecandan bacaklarımız birbirine dolanma tehlikesi atlatır.
dışarı doğru ilk adımımızı attığımız anda binlerce kar tanesi gökyüzünden bize doğru,
kalbimize doğru koşmaktadır.
içimizdeki mutluluk anlatılamaz boyutlara ulaşmıştır.
sokak lambasının altına geldiğimizdeyse çığ gibi bir anlaşılmazlık yüzümüze doğru yuvarlanmaktadır.
bembeyaz kar tanelerinin aynı beyazlıkta olan kaldırımdaki gölgeleri siyah hatta simsiyahtır.
aşk böyle bir anlam kargaşasıdır işte.
geceyi gündüzmüş, beyazı siyahmış gibi gösterebilen...
sevdiceği hiç aklından çıkmayan insan. uyandığı o saatte sevdiği aklına geldiğinde yeniden kavuşacağı gün aklına gelirse mutlu olur o günün hayaliyle yeniden uykuya dalar rüyasında onu görür lakin kavuşma günü yoksa o uyku da sabahta akşam da o kişiye zehir olur.
hüzünlü ama mükemmel bir duyguyla inanan insandır. bi de gece gelmiş mesajını görürse bu özlem iyice bir yoğunlaşır ama insanı bi ölçüde de mutlu kılar.
aşık insandır.gece uyanırsınız birden bire ortalık sessizdir sevdiğiniz kişi aklınıza gelir camın önüne çıkarsınız, içiyorsanız bir sigara yakıp gecenin karanlığında yıldızlara bakarak onun gülen gözlerini düşünürsünüz.her yıldız size onun farklı bir halini anımsatır, anlattığı fıkralar yada söylediği güzel sözler aklınıza gelir gülümsersiniz. gökyüzüne bakmaya devam edersiniz bir anda tüm gökyüzü onun yüzüne dönüşür. Sevgilinizin yüzünü karşınızda görürsünüz ve onu özlediğinizi anlarsınız. o anda mümkünse onu aramak sesini duymak iyi gelebilir, yada onun hayaliyle dolu gülümseyen bir yüzle rüyalara dalarsınız.
- avuclarıma bak yine cok sıkmısım
... biliyorum canım gecti ben yanındayım
- fotografın ne güzel dimi uyanınca hep bakıyorum ben boyle
... senin icin gonderdim bitanem uzerinde kokumla beraber. canım su suyu ici icin yandı.
- sen hic uyumaz mısın hep beni mi beklersin boyle?
... uyurken seni seyrediyorum ben bilmiyo musun?
- lütfen hemen gitme
... artık uyu sabah oluyor.
- biraz daha, ama cok ihtiyacım var sana.
...
- biraz daha erken, biraz daha geç.. bu gece yine seni cok seviyorum...
sesini duymak, elini tutmak için yanıp tutuşan insandır. gece rahatsız etmemek için tüm mesajlarını tekrar tekrar okuyup avunur ve hortlak gibi dikilip, sabahı bekler.
"bir kâsedir alev dolu, gönlüm yana yana,
ben ta senin yanında dahi hasretim sana.
yaşlar dökende söndüremez ateşimi su,
sunsan elinle kanımı, içsem kana kana." Rabia Hatun.
özleyecek bir sevdiği olmayanların haline bakıp da şükretmesi gereken insandır. hele ki o sevilen, seveni artık özlemiyor, sevmiyorsa. özlemini giderecek her yol tıkalıdır onun için. çöllerde susuz bırakılmış insanlara dönmüştür. yanar da yanar...
paranoyak olmuş insanlardır. paranoyaktır artık. yolda arkadasına bakarak yürür. boş sokaklarda dolaşır. aklının tam ortasında sevdiginin ismi yazılı duruyordur. beyazın üstüne siyahla yazılmış bir biçimde. ölüler ülkesindedir kendisi. lakin kendisi artık dar açıdan bakar hayata. makam kazandırmıştır türk sanat müziğine * fakat farkında degildir.
o özledigi doğup büyüdügü yerde sana ağlıyodur. kehribar dır artık o. yitirilmiştir. sana yaptıkları bıçak gibi(!) saplanacaktır hayatın başka yerlerinden. titretecektir ellerini. sen üzülme boşuna kanrevan gecelerde köreltme düşlerini. düşme, düşür beyninden o saçmalığı. düşünme ama onu bu kadar! kaç kişi ağlayacak sen gidince, bu yeryüzünden. kaç kişi ağlayacaksa onları düşün!
kaybolacak zaman, atmosferin götüne kaçacak söyledigi kelimeler veya kelimelerin,nasihatlerin,sevgi dolu sözcüklerin, sevmelerin, zırlamaların.. senden ondan geriye ne kalacak biliyormusun? sadece bir rüya. yaşadıgın herşey birgün bir fahişenin yanında rüya gibi gelecek sana!