Takıntılar bazen psikolojik tedaviye kadar götürebiliyor. Takıntılarınızı bazen siz bile farkedemiyorsunuz. sürekli yaptığınız için size artık olağan geliyor.
(bkz: OBSESiF KOMPULSiF BOZUKLUK) (Takıntı Hastalığı)
kendimden bir iki örnek vereyim;
Yemek yerken elime veya vücudumun herhangi bir yerine yağ bulaşırsa delircekmişim hissine kapılıyorum. bulunduğum yerde en yakın lavabo yada elimi temizleyebileceğim bir yer arıyorum. o yağı temizlemediğim zaman vicdan azabına yakın bir his oluyor...
Mouse ile oynanan oyunlarda nesnelere üç kere tıklamassam, başarısız olucağım hissine kapılıyorum.
FACEbooku uzun süre dondurmadan kalırsam bir daha hiç kapatamayacağım hissine kapılıyorum. her hafta 1-2 kere 1 gün donacak şekilde düzenli olarak dondurup açıyorum.
merdiven korkuluklarına mutlaka tutunurum. tutunmazsam düşebileceğim hissine kapılıyorum. 1 ay önce gittiğim bir restorantın 3. katına çıkarken, bu takıntı yüzünden merdiven korkuluğunda bulunan sümük başparmağımın perdesine yapıştı. adamın biri peçete olarak kullanmış korkuluğu... elimi falan yıkadım. siparişim gelince o görüntü aklımdan çıkmadı, yemeğim burnumdan geldi resmen...
karşıdan karşıya geçerken; yol boş olduğu halde, 1 kilometre ilerde bir araba olsun, onun da geçmesini beklerim. insanlar gelip geçer ben mal gibi o arabanın da geçmesini beklerim. ege üniversitesinin kampüsünde 2 yolun birleştiği bir yolda tek ışık var. orda yarım saat karşıya geçemediğimi biliyorum.
arabaya bindiğim zaman mutlaka kenar köşe bir yer kaparım. tepede tutunmalık varsa ona tutunurum, eğer yoksa dirsek bölgesinde bulunan kül taplası, çöp v.s. gibi şeyler için yapılmış olan boşluklara parnağımı sokmak suretiyle tutunarak destek alırım. o da yoksa camı açmaya yarayan zımbırtıya tutunurum.
- yürürken yerdeki çizgilere basmamaya çalışma.*
- evden çıkarken kapının elli kere* kontrol edilmesi.
- bazı şeyleri* yapmadığında başına kötü şeyler geleceğine inanma ve kendini o şeyleri yapmaya zorlama.
bu tür örnekleri içeren bireyin takıntılarının daha ağır ve hayatını etkiler düzeye gelmesiyle psikiyatrist kontrolünde ilaçlı tedavi ile son bulur.
içinden devamlı çaldığın parçaların notalarını geçirmek. Karşında konuşan insan farketmiyor ama aslında o derdini, mutluluğunu paylaşırken seninle, sen hem onu dinleyip hem de aklından re re si si sol sooool diye notalar geçiriyorsun diye geçiyorsun. Bir de sayılarla oynuyorum devamlı. 1-3-5-7-9 .... diye tek sayıları ve ardından çift sayıları saymak. Aklından bir sayı tutup +3, +5 her neyse devamlı ekleyerek saymak.
ertesi gün birinin doğum günüyse gece 12 yi beklerim. saat 12 olmadan yatmam.
hiç bir değişiklik yaratmamasına rağmen masaüstüne sağ tıklayıp "refresh" ederim. o ikonlar sönüp yanınca rahatlıyor sanki bilgisayar hı?
Merdiven korkuluklarına mutlaka tutunurum. tutunmazsam düşebileceğim hissine kapılıyorum. 1 ay önce gittiğim bir restorantın 3. katına çıkarken, bu takıntı yüzünden merdiven korkuluğunda bulunan sümük başparmağımın perdesine yapıştı. adamın biri peçete olarak kullanmış. elimi falan yıkadım. siparişim gelince o görüntü aklımdan çıkmadı yemeğim burnumdan geldi resmen...
karşıdan karşıya geçerken; yol boş olduğu halde, 1 kilometre ilerde bir araba olsun, onun da geçmesini beklerim. insanlar gelip geçer ben mal gibi o arabanın da geçmesini beklerim. ege üniversitesinin kampüsünde 2 yolun birleştiği bir yolda tek ışık var. orda yarım saat karşıya geçemediğimi biliyorum.
iyice acıkmadan yemiyorum hatta kendimi rahat hissetmezsem acıktığım halde bir şey yemiyorum. bir de su içeceğim bardağın temiz olmasına değil de dibinde artık su olup olmadığına bakıyorum varsa boşaltıp yeni su koyuyorum.
Garip midir bilemem tabi ama yine de yazayım.
Akla gelebilecek her şeyi kokluyorum. Mesela bir kazak beğendiğimde onu eve gider gitmez yıkayacağımı bilsem dahi kokluyorum. Pis bir koku sinmişse üzerine asla almam. Ellerimi koklarım. En çok da saçlarımı koklarım. Gün sonuna kadar temiz ve güzel kokmasını severim.
sinirlenince nadal'ın servis öncesi ritüellerine benzer hareketler yapıyorum. iki parmağımla burnumdan makas alır gibi yapıp gözlerimin kapaklarını okşayıp küpelerimle oynuyorum.