milliyetçi-ülkücü hareketin yetiştirdiği abide şahsiyetlerinden biridir.
--spoiler--
Şimdi nerede olduklarını, ne yaptıklarını bilmediğim delikanlılar!
“Fetih Marşı” şiirini çok severlerdi.
O delikanlılar, büyük yürekli ama alçak gönüllü idiler.
Doğru, “Fatih’in istanbul’u fethettiği yaşta” idiler.
Yine de hiçbirinin Fatih’lik iddiası yoktu.
Sadece Allah’a iyi kulluk edebilmenin, milletine daha çok hizmet vermenin yarışına girmişlerdi.
ilimde, fikirde ve sanatta birer “Fatihçik” adayı olmanın hayalini kurmuşlarsa, kim kınayabilir?
Belki de aralarında gerçek fatihler çıkacaktır, kim bilebilir?
Bir zamanlar o delikanlıların bir çoğunu tanımıştım.
Her iki dünyada da şahitlik ederim ‘oyuna ve oynaşa’ ayıracak zamanları hiç olmadı.
Delikanlılığın yaşlanınca gülümsenerek hatırlanan yaramazlıklarından bile uzak kaldılar.
Milletlerinin saadetlerini, devletlerinin yücelmesini, bayraklarının dünya durdukça hep öyle nazlı nazlı dalgalanmasını hayatlarının gâyesi saydılar.
Mukaddesatına yabancılaşmış, güzelliklerini unutmuş bir neslin çocukları idiler.
Yolun doğrusunu gösterecek büyükleri öyle azdı ki, içlerinden bazıları büyüklerine doğru yolu seçtirmenin ağır yükünü omuzlamaktan çekinmediler.
O delikanlıları bir hayli zamandır. göremiyoruz. Acaba halleri nicedir?
O delikanlılardan her biri “burçlara bayrak olacak kumaştan” idiler.
Hep yükseklerde kalmayı ve hiç yere düşmemeyi çoktan hak etmişlerdi. kıymetlerini bilemedik.
Niçin görünmüyorlar? Gücendiler mi?Aramıza bir daha dönmeyecekler mi?
Eğer böyle ise kaybımız çok büyüktür.
Gün gelecek o delikanlıları yine arayacağız ama artık kolay bulamayacağız.
Bizden şan istemediler, canlarını verdiler.
Bizim hürriyetimiz için hürriyetlerini feda ettiler.
Bizden sadece biraz sevgi, biraz anlayış beklediler. Onu bile esirgedik.
Hep aynı soru beynimi kemiriyor; “Fatih’in istanbul’u fethettiği yaştaki” o delikanlılar. Şimdi neredeler, ne yapıyorlar? Yoksa atalarından işaret aldıkları gün yürüdüler de arkalarından kimse gitmediği için çok mu uzaklara düştüler?
O delikanlıların bazılarının yerini biliyorum. Ulubatlı Hasan Ağabeylerinin yanındalar.
"Sevenlerin hürriyeti yoktur. Türk'ü sevenler ve Türk'ü öğrenmek
isteyenler, unutmayın, madem ki tek vücudun hücreleriyiz; Birbirimizi
sevmeye yalnız mecbur değil, hatta mahkumuz." Galip ERDEM
BÜYÜK DAVA ADAMI, ÖRNEK ÜLKÜCÜ, HEPiMiZiN AĞABEYi GALiP ERDEM'i
VEFATININ YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANIYORUZ.
Sana Sûre-i rahman'ın tilavt edilmediği, türküsüz, bozlaksız, turnasız, mayasız bir frenk diyarından yürek dolusu kutlu bir '' merhaba''.
Senin için daim şaşırır, senin iklimini, yerini bulmak dilerdim. kendi kendimi ikamete memur eylediğim deli fişek, fakat saltanatsız bir çınar ağacının dibinde senin dede korkut'dan olduğunu ayan beyan gördüm. onun kişilerindensin.
Anlı şanlı o taifedensin. kutlu , sırlı sözler dağıtırsın. Esrarlı bir çeşmesin. Sözümü Muhkem söylersin. Özden söylersin bir ibadet vecdi içinde, bir sema şevk içinde kalem eylersin.
Gönülden, kelamdan yana cömertsin. seha sende mazharını bulmuştur.
Allah, peygamber-i ekber-i, imameyni muhteremeyni yüzü suyu hürmetine seni esirgeyip hıfzeyleye. Himayet ve siyanet buyura. Hû.
(bkz: fethi gemuhluoğlu)
Dostluk üzerine, mektuplar, irfan yayıncılık.
Ağabeyimiz. Her türk milliyetçisi o'nu birebir tanısın veya tanımasın "galip abi" diye bahseder. Arkadaşlarının (özellikle rahmetli nevzat kösoğlu) "şeyh" diye takıldığı ve atsız ile birbirinden hoş ve muzip anılara sahip olan ülkü devi, türkçü turancı fikir adamı. Şöyle muazzam bir sözün sahibidir:
"türkçülük ülküsü, teb'a ve din birliğinin yalnız başına artık önem taşımadığını, millet birliğinin diğer bütün değerlerin üstüne çıkarıldığını görmekten, yaşamaktan ve denemekten doğmuştur."
Evet. aynı ülkede yaşayan halk veya aynı din mensubu olmak değil, türk olmak önemlidir. Defalarca tecrübe ettik. Galip ağabey müslümandır ve dindardır da, fakat türkçüdür ve ırkdaşlarını din ekseninde ele almaz. çok sevdiğim değerli büyüğüm osman oktay, "kendini unutan adam" adlı eserinde, galip ağabey'in günlerce yemek yemeyi ve uyumayı dahi unutarak türkçülük için neleri göze aldığını ve nelere göğüs gerdiğini anlatmıştır. Osman oktay'ın değerli eşi, türkçü gençlerin o dönemde kız kardeşi, ablası, şimdilerde annesi samiye önkuzu oktay hanımefendinin nikah şahidi olmuş ve önkuzu ailesini asla yalnız bırakmamış ve her konuda destek olmuştur.
"mamakzede" olarak adlandırdığı, mamak cezaevi'nde suçsuz yere çile çeken türk milliyetçilerinin ve onların ailelerinin ağabeyi, babası ve avukatı olmuştur. Asıl mesleği avukatlıktır. "Evlatlarım" dediği turancı gençlerle ağlamış, gülmüş, kahrolmuş ve sevinmiştir.
atsız ve nejdet sançar'ın çok yakın dostu olan, onlarla daima fikir alışverişinde bulunan ve dertlerini paylaşan galip erdem, bu kadar acıya rağmen hiç sızlanmadan, yorulmadan, bağrına taş basıp çalışmaya devam etmiş ve ömrünü bu uğurda harcamıştır. "Ülkücünün çilesi" adlı eserinde sentezci cahil güruhu değil, arif nihat asya'nın tabiriyle "zor günlerin erkek aslan sesleri" olan altın nesli anlatmış ve gençlere "olacaksanız böyle olun" demiştir.
"evlatlarım" goygoyu yapıp; dursun, ruhi, süleyman, yusuf gibi yiğit büyüklerimizin cenaze törenlerine dahi gitmeden onların adlarını kullanıp oy toplayanlar gibi olmamıştır. Laf ebeliği yapmaktan başka bir halt etmediği halde kendine teba oluşturup kendini yükseltenler, onun mütevazı mücadelesini, bin cihana değişmediği öksüz türklüğünü anlayamadan bu dünyadan göçüp gitmişlerdir.
Galip ağabey herkes tarafından bilinmese de, o'nu seven gerçek türkçüler, bu yolda inançla ve azimle yürümeye devam edeceklerdir. Gerçekten sahip çıktığı ve sevdiği evlatlarıyla; beş bin şehidimizle tanrı dağlarının zirvesinde atsız ve sançar ile birlikte hasbihal ediyordur muhtemelen. dilerim bir gün ruhlarımız buluşur.
Ülkücüler, bilinen tarihin, hiçbir döneminde sayıca çok olmamışlardır. Insanoğlunun zayıflığı böyle bir sonuca imkan vermemiştir. Yine de bir cemiyetteki milletlere ve zamana göre değiştiği gerçeğini inkar edemeyiz. Bazı milletler,tarihleri boyunca ülkücü çıkarmamış ve belli bir ülküye bağlanmanın yüceligini yaşayamamışlardir. Diğer taraftan bazı milletler de sık sık büyük ülkücüler yetiştirmiş; yeryüzünün çehresind yenilik getirmişlerdir. Türk milleti, örnek ülkücüler yetiştiren ve tarihinin büyük bir bölümünde ülkücüğe bağlayan bir milletir.
Atalarımızın ülkücülügü, milliyetçilik ve sosyalizm üzerine mektuplar.
--spoiler--
"Sevenlerin hürriyeti yoktur. Türk'ü sevenler ve Türk'ü öğrenmek
isteyenler, unutmayın, madem ki tek vücudun hücreleriyiz; Birbirimizi
sevmeye yalnız mecbur değil, hatta mahkumuz."
--spoiler--
Galip ERDEM
BÜYÜK DÂVÂ ADAMI ÖRNEK ÜLKÜCÜ HEPiMiZiN AĞABEYi GALiP ERDEM'i
VEFATININ YILDÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANIYORUz.
--spoiler--
DERiN bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim.
--spoiler--
sanki günümüzü görmüş büyük üstad.
Suclamalar kitabiyla ulkuculere yoneltilmis hemen hemen butun elestrilere bir terzi maharetiyle cevap vermis, ulkucu camiada olanlarin ideal sahis olarak benimsemesi gereken insandir.
Tam 15 yıl önce Bugün ecelin hükmünü icra etmesiyle dünyasını değiştiren fikir ve dava adamı.
Kendisine allah'tan rahmet diliyorum , Mekânı cennet olsun.
gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü dünyasını değiştirir. "kalabalık" o'na acır, daha iyi yaşamış olmasını temenni eder. halbuki o, inançları uğruna yaşamanın hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca "kalabalık"a acımıştır.