Şimdiki aklım olsa çalışır burayı kazanırdım amk. Harcanıyoruz ya millet çok üst yaşıyor. Yaşam kalitesi olarak değiş iş hayatı kalitesi, saygınlık çevre falan.
--spoiler--
ezeli rakip fenerbahçe'ye bugün isteyin yarın üye olursunuz. benim bir galatasaray taraftarı olarak galatasaray'a üye olmam zordur, hayal ötesidir. çünkü galatasaray liseli değilim. bununla ilgili şöyle bir söz vardı :
<< dünyada en zor üye olunan kurum sovyetler birliği komünist partisi ile galatasaray kulübü'dür. >>
sovyetler birliği de dünya sahnesinden silinince demek oluyor ki şimdi en zor "galatasaray" kaldı.
--spoiler--
ezeli rakip fenerbahçe'ye bugün isteyin yarın üye olursunuz. benim bir galatasaray taraftarı olarak galatasaray'a üye olmam zordur, hayal ötesidir. çünkü galatasaray liseli değilim. bununla ilgili şöyle bir söz vardı :
<< dünyada en zor üye olunan kurum sovyetler birliği komünist partisi ile galatasaray kulübü'dür. >>
sovyetler birliği de dünya sahnesinden silinince demek oluyor ki şimdi en zor "galatasaray" kaldı.
Fransızcayı harbici öğretiyorlarmış. Çok bilirmişim gibi victor hugo'dan alıntı yapayım dedim, sefiller okuduk ya hani. Matmazel önce karakterin ismini düzeltti sonra da çevirisini mi okudun dedi sesini hafif incelterek.
Artık dayanamazdım. Son çareye zorladı.
"Konuştuğumda balgam çıkarıyormuşum gibi duyulmak isteseydim orijinalini öğrenirdim"
O tepki verene kadar konuyu değiştirdim. Benim bilmişliğim bana yetiyor arkadaş.
“Kurum, Fransa’daki lise eğitimine denk ve aynı kalitede öğrenci yetiştirir. Ve bu öğrencilerin arasında katolik, ortodoks ve musevi öğrenciler de vardır. 9-12 yaşlarında, öğretime başlayabilen bu öğrenciler dil durumlarına göre fransızca ya da türkçe hazırlık okumaktadırlar.”
Bu ifadeler size bazı konularda uyarıcı oluyordur, sanırım.
Biz internet sitesindeki ikinci bölüm olan 1481-1868 dönemini atlayıp, 1868-1923 dönemine bakalım:
“Islahat Fermanı (1856) ilan edilir. Ancak, istenen kapsamda geliştirilecek, batılılaşma hareketinin esaslarını uygulayacak kadrolara gereksinim vardır. Bu kadroların kaynağı ise yeni düzenlemesiyle, Türkçe ve Fransızca eğitim veren Mekteb-i Sultani’dir. Fakat bu kez okul önceki dönemlerinden farklı olarak her dinden öğrenci kabul etmektedir. Bu durum ise, her dinin ruhani liderlerinin tepkisini çekmektedir. Hahambaşı da okul müdürünün Fransız olması bahanesiyle musevilerin okula gitmesini onaylamadığını açıklar. Bütün bunlar peş peşe gelişirken Şeyhülislam da hıristiyanlar ile müslümanların bir arada bulunmasının sakıncalı olduğunu ve okulun derhal kapatılması gerektiğini söyler.”
Ben bir şey demiyorum.. Abdülaziz’in kurduğu okulun resmi internet sitesinde yazılı, tüm bunlar..
Bunlar yeterli değil, daha başka somut bilgiler mi istiyorsunuz? Buyrun, bire bir alıntılamaya devam ediyorum:
“Bunca tepkiye rağmen okul açılır ve o dönemde henüz Fransa’da bile uygulamaya geçmemiş olan, dini eğitimin esas alınmadığı laik sistemde eğitim başlar.”
Haaa..
Neymiş demek ki?
Bizim inancımızda, örfümüzde olmayan bir sistem ile kurulan bir okul imiş..
Bunu överek anlatırken söylüyor, Galatasaray Lisesi’nin resmi sitesi..
Bize fazla bir şey söylemek, düşmez..
Peki “ilk müdür kim” diye merak ediyor musunuz?
Yorum yapmayalım, alıntılayalım:
“ilk müdür Mösyö De Salve’nin de çabalarıyla okula ders araç ve gereçlerinden, karyolalara kadar birçok eşya Fransa’dan getirtilerek öğrencilere seçkin bir ortam sunulmuş oluyordu.”
Bu bilgiler yeterli olmalı ama..
Hepsi Osmanlı döneminden..
Biz Osmanlı döneminde, bizim açımızdan da her şeyin dört dörtlük olmadığını söylüyoruz da..
Muhataplarımız bunu bir türlü kabullenmiyorlar..
O zaman, bir de okulun “Cumhuriyet dönemi” başlıklı anlatımını okuyalım:
“Tevhid-i Tedrisat Kanunu uyarınca eğitimde birlik sağlanması için sübyan mektepleri, medreseler ve azınlık okulları arasında dini eğitim verenler kapatılırken Galatasaray Lisesi, 1868’den bu yana sürdürdüğü laik kimliği sayesinde bazı değişikliklerle ayakta kalmaya devam eder.”
Demek ki ne imiş?
“Ordan mezun olursanız, Fransız gibi düşünürsünüz” dediğimiz Galatasaray Lisesi, Tevhid-i Tedrisat’tan bile muaf tutulan bir okul imiş.. Anlarsınız ya.. Lozan, özel okul, azınlık vesair muhabbetleri..
Diyeceksiniz ki, tüm bunlara rağmen, lisedeki öğretmen kadrosu nasıl?
Buyrun bugünden vereyim:
Ders Nazırı Philippe Wolf
Fransızca öğretmenlerinin Evelyne Munch, Sophie Gallego Şarbat, Dominic Pidolle, Helene Basse, Charlotte Cordon, Nathalie Loffredo, ilona Mouandza olmasını es geçelim..
Fransızca öğretiyorlar, sonuçta.. Biz de yiyoruz..
Peki matematik dersine kim giriyor? Padişah Abdülaziz’in yeğenleri mi? Bir bakın, belki siz tanırsınız: Amedee Erard, Samuel Gault, Florian Artaud.
Neyse ki, Fizik-Kimya’ya, Abdülmecid padişahımız, hanım tarafından yeğenleri çağırmış: Guy Dufaut, Yohann Nyırumulınga, Eric Collard De Mcquerh.
Diyeceğim şu ki, bu okulu da bize, Abdülaziz’in kurduğu, yerli ve milli bir okul olarak tanıtıyorlar ya..
Kimbilir, bize bunu dikte etmeye çalışanlar, yazılarında daha başka neleri, neler olarak yutturuyorlardır, siz düşünün..
lise değil kraliyet ailesi mübarek. bu nasıl kirli bir oluşumdur? tüm galatasaray taraftarları bunları cebini doldurmak için mi forma alıyor? stadı dolduruyorlar? madem öyle yeni takım kurarız as olan galatasaray liseyi bi tarafına sokarlar artık o zaman.