Bir zamanlar bankerleriyle meşhur ve osmanlı döneminin para borsası durumunda olan ve halen cenevizlilerin izini taşıyan, beyoğlunun güzel bir yerleşim alanı.
burası eskiden galata kulesi'nin en büyük burcunu ve en uç noktasını oluşturduğu, cenevizlilerden kalma surlarla çevriliydi. 19. yüzyılın ortalarında bu surlar şehrin gelişmesiyle birlikte, bir çok avrupa şehrinde olduğu gibi, yıkılmıştır. günümüzde birkaç yerde kalıntıları hâlen mevcuttur.
ihsan oktay anar romanlarında öyle bir betimler ki bu canım semti insanın kitabı bitirip kendisini galata kulesine, köprüsüne, mevlevihanesine atasını getirir. bu semtin tarihi ve mistik dokusu insanın içine işler.
galatasaray'ı kısaltmak adına kullanılmaması gereken kelime. fenerbahçe'nin kısaltması olarak kullanılan "fener" etkisini yaratmıyor. çok eğreti duruyor.
1932'de kurulan, kırmızı-siyah renklere sahip ve babamın tanıdıklarından birinin 80lerde formasını giydiği istanbul kulübü. 1966-1972 ve 1982-1986 arasında 2. ligde, 1972-1977, 1978-1979 ve 1986-1994 arasında 3. ligde oynamış olup şu anda istanbul süper amatör liginde. Kulübün resmi internet sitesi: http://galatasporkulubu.org/
istanbul'da sarayburnu'nun karsi kosesinde bulunan mahalle. keltler'in bir bolumu olan golvalar goc ederlerken iclerinden bir kismi burada kalip yerlesmis buraya da kendi isimlerini vermislerdi. golvalar'a bizanslilar galat derdiler. bu sebeble buranin adi galata olarak anilmaya baslandi.
dar sokakları, kendine has havasıyla istanbul'un yaşanılası birkaç semtinden biri. günlük iş güç koşuşturmasından sonra eve gelince, sanki hayat bitmiş başka bir hayat başlamış hissi verir insana.
eskisi ve yenisi olan nadir yaşanası, zaten yaşayan, yaşamış bir semt. istanbul var, ve ben onu damarlarımda, aldığım nefeste hissediyorum dedirtir insana.
rakının tadının bambaşka olduğu semt. serin bir yaz akşamında görebileceğin en güzel şey olur biter yolun sonunda. bi buz daha atarsın bardağına, peynirden bir parça daha alırsın, kavunun kokusu ciğerlerine karışır sigara dumanıyla, anason kokar baktığın gözler, dudaklar buz keser. kallavi bir ıslık tutturursun, zira türkiye gitmez aklın bilmem kaçıncı bardaktan sonra. bir kedi meyillenir çorabından yukarı sinsice, uzanırken kül tablasına değer parmakların parmaklarına. bir parça buz alır boynuna serinlesin diye galata, upuzun bir kuledir artık karşında, sakince süzülürsün yanına gece martıları gibi bilmem kaçıncı bardaktan sonra. beyaz peynir kokar öptüğün her yer, galata ürperir, gözleri ağlamaklı, bi ıslık tuttur, seni senden alır adamakıllı.