Bir topun peşinden 22 kişinin koştuğu, amacın o topu üç direğin arasından geçirmek olduğu, tüm dünyayı peşinden sürükleyen çılgın spora verilen isimdir.
su fani dunya'da karsiliksiz sevmekten bir saniye bile pisman olmadigim tek sey. gecen gun genis kapsamli bir parti verdik, kizli erkeli 30 kisi. kiz orani da turkiye'dekinin aksine 70%'lerde neyse caipirinhasidir, absolutudur, birasidir, bokudur pusurudur girla gitti, her turlu yavsama ortamina hazir oldu millet. ben de nacizane kulunuz 3 tane kizi abondone etmis espruler yapiyorum bi de saka ile karisik bir robterk klasigi olan bademcik ameliyatinin ince ayrintilarini anlatiyorum. ne oldu ise bu dakikada oldu futbol dilenciliginin en onde temsilcilerinden brezilyali bir arkadas seslendi: ya robterk , sen hatirliyor musun sizde brezilyali bir forvet oynamisti ? hatirliyorum marcio'yu mu diyorsun sen diye cevapladim. sonra oglum o adam cok saglam adamdi gol attimi kus hareketi yapardidan tut, gerson tanju gol sevinci'den cik, 3 saat futbol konustuk kizlar geldiginde ise ya sen socrates'i bildin mi muhabbetleri ile basimizdan savdik, gecenin sonucu partinin host'u robterk gol atamadi, ama insanlik ve futbol kazandi gozlerden futbol dilenciligi ugruna yas geldi, kol kola fener icin opera soyledi. bu arada ya bu fener icin opera konusunda birsey yapilmali, bu kadar kolay telafuzu olan baska bir sarkimiz yok, insanlari cok cabuk kaynastirmasi da cabasi. mumkunse uluslar arasi platformda bu sarki ile temsil edelim ulkemizi..
futbol yalnızca 20 kişinin bir topun peşinden koşması, o topu kaleye sokmaya çalışması değildir. futbol bir endüstridir. kulübe, oyuncuya, başkana hatta taraftara para kazandırır; ama en önemlisi futbol aşktır. bir renge bağlı olmak, ne olursa olsun o rengi desteklemek, galibiyetiyle sevinmek, coşmak, gururlanmak; mağlubiyetiyle üzülmek, hayal kırıklığına uğramak, bazen kızmak, çok kızmak; ama yine de desteklemektir. seveninin sevmeyene karşı yorum yapmadığı gibi, sevmeyenin de seveni, futbol tutkununu eleştirmeye hakkı yoktur.
--spoiler--
dünyada başka hangi meslek vardır ki, ıskaladığınız bir top yüzünden 20 milyon kişiyi üzüntüye, öfkeye boğsun, 30 saniye sonra attığınız bir şut yüzünden aynı 20 milyon sevince, neşeye boğulsun. insan duygularını bu kadar kısa süre içinde bu kadar çok dalgalandıran hangi meslek vardır.
--spoiler--
bir babanın, çocuğunu elinde satır olan fanatikten koruduğunu görünce benim için bitmiş bir spor dalıdır. Ayrıca endüstrisiyle, dünyada en çok paranın döndüğü sektörlerden biri.
eğlence ya da spor amaçlı futbol oynayan insana bir sözüm yok. profesyonel olarak oynayan insana da bir sözüm yok. hatta maç izleyen insanı da anlarım. lakin anlayamadığım kısım koskoca adamların bir stüdyoyu doldurup saatlerce bir maçın değerlendirmesini yapması. ertesi gün yapılan "nasıl koyduk ama" muhabbetleri. şimdi tam karşımda en az 100 kiloluk adam elinde sigarası ile dünkü galatasaray maçını anlatıyor. arkadaşım sen anlamamışsın ki sporun anlamını. sen tek değilsin elbette, senin örneğinden yüzlerce gördüm. ama işte ben anlayamıyorum. çözemediğim bir gizem sanırım bu futbola olan ilgi.
futbol hayattır, sahada işini yaparken hayatını kaybeden futbolcular bilirim, *
futbol sevinçtir,gol sevincinde sahaya coşkuyla koşan yedek kulübesi bilirim, *
futbol strestir, maçın heyecanından kalp krizi geçiren taraftar bilirim, *
futbol hüzündür, takımı yenilen bir çocuğun ağladığını bilirim, son dakikada kaçılmış penaltılar da bilirim,
futbol komiktir, kalenin dibinden uzaya gönderilen toplar bilirim, kendi kalesine gol atan golcü defanslar bilirim *
futbol dürüstlüktür, haksız foul aldığında hakeme söyleyen futbolcular bilirim, *
futbol centilmenliktir, yenilenin yeneni tebrik ettiğini bilirim, *
futbol heyecandır, 120. Dakikada atılan golün sevincini bilirim, *
futbol rekabettir, 100 yıllık rekabetler bilirim **
futbol sanattır, sanat eseri olabilecek goller, paslar, kurtarışlar, çalımlar vb. bilirim,
futbol mücadeledir, beyaz formaların baştan aşağı çamur olduğunu bilirim,
futbol dostluktur, farklı renklerin dostça mücadelesini bilirim *, *
futbol her bölümü 90 dakikalık * bir film serisidir, hiç bitmeyeceğini bilirim.
iyi ki varsın futbol!
penaltılar hariç maksimum 120 dakika sürüp de skor kaydedilemeyen, belki de dünyanın en sıkıcı sporu. Ama o 120 dakika içinde yapılan tek bir hareketin, her şeye bedel olabileceği, spor branşları içinde zayıfın güçlüyü yenebilme ihtimalinin en güçlü olanı. hastalık. iyileşmek isteyeni döverler.
futbol asla sadece futbol degildir; bunu soyleyerek baslayalim cunku hep dedigim gibi, benim hayatimin %70'i futboldur, onun da buyuk kismi galatasaraydir.sene 2005; iyi, kotu, bi gayret okudugumuz gurbet ellerinde canimiz sikilmasin diye turk birligine katilmis, orada da kisisel yapima uyan bir ortam edinmisiz; her yerde bagira, bagira batak oynuyoruz. bir de guzel bir kiz var batak oynamak icin gittigimiz kafede ki; ulan diyorum 'oh my gosh iseme lan o kagida' diyen tiplerle batak oynayacagima su kizin yaninda olsam ; iste bu ahval ve seraitte biraz olsun diger insanlarin arasina karismak icin adimlar atmaya cabaliyor fakat bu cabalarim iki ingilizce kelimeyi bir araya getiremeyen laboratuar ortagim cinli ogrenciler adina KFC'den tavuk siparis etmek ve amuk kafa hareketleri ile tesekkurlerine karsilik vermek oluyor ama futbol dedigim gibi asla sadece futbol degildir; labarotuardan cikmis, bizim elemanlarla batak oynamak icin sozlesmistim ama laboratuarin karsisinda top oynayan 11 amerikan bebesi gormustum; uzun zamandir(2 ay) top oynamamis olmanin verdigi aclikla izlemeye basladim, ufak ufakta sahaya ilerliyorum hani gorsunler de alsinlar beni bir takima diye. netekim istedigim oluyor koyu alman aksaani olan bir eleman, futboldan anliyor musun diyor bana bakarak; eh diyorum topa vurabilirim herhalde; neyse ilk pasi aldiktan sonra adam gecerken ilk is flip-flop yapmak oluyor, gidiyorum topla bir pas alman'a golu atiyor, 2 aydir oynamamis olmanin verdigi aclikla terbiyesiz lincoln gibi oynuyorum; 3 tane de kendimiz atiyoruz velhasil bu mac lehimize sonuclaniyor hem futbol, hem de hayat acisindan, cocuklarla kaynasiyoruz cok saglam bir arkadas grubumuz oluyor, alman ve daha sonradan kolombiya asilli oldugunu ogrendigim iki arkadas kankalarim oluyor 3 sene boyu yedigimiz ictigimiz ayri gitmiyor o gunden sonra;daha sonrasinda ise 2 sene de ayni evi paylasiyoruz; bunun yaninda kafedeki kiz bizim almanin arkadas grubunda olan hollandali bebenin kiz kardesi cikiyor ben de firsati kacirmayip pleunla tanisiyorum; o beni seviyor hem de futbol oynayisimi, ben de futbolu seviyorum, galatasarayimi; galatasaray'i sevdigim kadar da pleun'u 3 sene birlikte oluyoruz sonrasi bir fenerbahce maglubiyeti gibi aci ama alisilageldik..
Futbol derdinde falan değilim, hayatımda futbol olmasa da olur hani... çok matah bir şey de değil. Gözucuyla bakar, ayağıma top gelince teperim o kadar... Endüstrileşmiş futbolun neden olduğu zırvalıkların, taraftar psikolojisinin yarattığı bağnazlıkların da gayet farkındayım... Ama bazı sayıklamalar da rahatsız ediyor beni, şu "sol ukala" durumlarına en az faşistlerin gevelemeleri kadar antipati duyuyorum...
Şöyle ki;
1. Kitleler televizyonun karşısında hipnoz edilirken, meydanlardan uzak durmaları sağlanır.
Aferim... Tesbit ettiniz, bravo... Yahu ne alakası var futbol maçı izlemekle alandan uzaklaşmanın?... Nasıl bir tarif bu?... Ekrandan "Zın zınn alana gitmeeeee, hakkını savunmaaaaa znnn znnnn" diye ışın mı çıkıyor yani?... Peki bunu söyleyen adam Fransa-Senegal maçının ya da geçen yıllarda olan ABD-iran maçının yarattığı havayı nasıl açıklayacak?...
2. spor aracılığıyla insanların bedenlerini ve cinsiyet rolleri teşhir amaçlı kullanmaktadır. Bu haliyle sadece kadın bedeni değil, erkek bedeni de cinsel obje olarak evlerimize futbol sayesinde iletilir Ve bizler atılan her golü yavaş çekimlerle izlerken, aynı anda sporcunun bedenini de röntgenleriz.
Çünkü siz seksomanyaksınız... Bu kadar... Ne diyeyim size ben seksomanyaktan gayrı?... Aklınca bir şeyleri analiz edeceksiniz de, aklınızca anti-seksistlik yapacaksınız... Ama sap gibi, kabak gibi öz manyaklığınızı seriyorsunuz ortaya işte... "Erkek bedeni cinsel obje haline geliyor"muş, yahu ben bunu nerden tutayım yaa.... offf...
Var mı aranızda yavaş çekim rövaşata izlerken göte-başa "zoom" çeken?... "Anam herifin pazulara bak, baldıra bak bee" diyen falan?... Hayır, varsa eğer tanışmak istiyorum kendisiyle... Fantastik bir kişiliğe sahip olmasından dolayı yani...
