söylemesi gerçekten insana bir haz veren kelimeler bütünü.
fucked up dersiniz, ingilizce bilmeyen biri bile sizin kötü bir durumda olduğunuzu anlar, o derece.
misal almanca üzgünüm, afedersiniz anlamına gelen entschuldigung kelimesi sanki birşey kutlanırken cheers! diyormuş gibi, ya da birisini tebrik ediyormuş gibi bi anlam kazanır. ama fucked up böyle değildir işte, bambaşkadır, bambaşka..
kullanmak için can atılan replikler in başında gelir. şöyle kuzey fransa da harabeye dönmüş bi kasabayı savunurken, dört yandan gelen alman tanklarını gördükten sonra telsizden gelen, "bravo sixteen, bravo sixteen report your situation" sesini duyup fucked up diye cevap vermek ne süper olurdu.
bir şeyi batırmak mahvetmek anlamında kullanılsa da asıl manasını önemli bir işi beceremeyince/yapamayınca kazanan bir ingilizce söz.
(bkz: shout the fuck up)
torontolu bir hardcore punk müzik grubu. 2008 yılında çıkışlarının ardından kendilerine has bir tarz oluşturmuş olmaları beğeni kazandı. punk dinleyicilerine tavsiye edilir.
fucked up;
göte gelmek, babalara gelmek, yaş tahtaya basmakk, siki tutmak, yarrağı yemek, şimdi sıçmak, ayvayı yemek ve benzeri yakarışların ingilizce'deki geçmiş zaman karşılığıdır. (örneğin; now we fucked up : ''işte şimdi sıçtık'')
zenci ırkının yoğun olduğu film, şarkı gibi multimedyalarda karşılaşmanız olasılığı yüksektir.
küfürlerini bile ingilizce etmeye başlaan asimile olmuş ve bunun farkında bile olmayan otistikimsilerin hayran olduğu cümlelerden biri daha. *, olmadığın bişey gibi davranmaya çalışıyor hem komik hem kişiliksiz gözüküyorsun. * ingiliz veya Amerikalı değilsin neden bunlara özeniyorsun alt tarafı dandik bir dilin bir cümlesi.
(bkz: ingilizce fonetiğinin esiri olmuş ruhsuz)
Rezalet, mahvetmek gibi anlamları olan fakat daha ağır bi hakaret gibi gelen ingilizce sözcük. Alt yazılı film izlerken genelde "you fucked up joe!!" denildiğinde "her şeyi mahvettin lanet olası pislik joe" gibi çevirilir.