bugün

"serbest çalışan-çalışmak" anlamına gelen, maalesef son zamanlarda günlük konuşma dilimizde karşılaşmaya başladığım ingilizce kelime.
bunu yapan insan için:
(bkz: freelancer)
götürü çalışma tarzına benzer. çalışma satine göre değil, yapılan işe göre ücret alınır.
4. nesil , sahip olduğu fikirleri savunmaktan geri durmayan yazar. * *
sapların en sevdiği.
özellikle bilgisayar mühendislerinin dilinden düşmediğini gözlemleme şansım oldu. Neden türkçesini kullanmadıklarını pek anlayamadım. Sanırım daha cool* olduğunu düşünüyorlar. * *
türkiye'de, deli gibi paraya sıkışılmadığı ya da iş bulunamadığı müddetçe bulaşılmaması gereken çalışma biçimi. zamanınız üç kağıtçılar ile pazarlık yapmak ve onlardan para almaya çalışmak ile geçer. dahası yapılması gereken işle ilgisi olmayan bir takım angutların, özellikle yazılım piyasasında abi ben 5 kuruşa yaparım diye ortaya çıkıp, hem piyasayı düşürdüğü, hem ciddi alıcıların güvenini azalttığı sektördür.

ancak şansınız yaver gider de ciddi muhattaplar ile çalışma imkanı bulursanız tatlı paradır.
dikkat etmek, işkolik olmamak lazımdır.
*
yani "kararında freelance'niz."
en verimli çalışma sitilidir.
artıları da vardır eksileri de. ancak bahçe için şöyle bir şey harika olurdu,
görsel
görsel
çoğu çevirmenin kaderi olabilir kendisi.
ben de bu yolda bir adım atarak, arkadaşım için tez çevirisine giriştim ama... hakkımda hayırlısı. dinimiz amin.
freelance çalışanların bağımsız olanları olduğu gibi, belli zamanlarda ofis içi çalışanları da vardır. bunlar birçok sektörde part time olarak bilinse de medya ve reklamcılık sektöründe freelancer olarak tanımlanırlar.
yoğun olarak yazarlık ve tasarım kısmında olurlar.
survivor'un kendi adını taşıyan albümünde yer alan şarkısı. sözleri;

I live my life, in my own way
I've made my name, with ladies like you
I'm a fine red-blooded love machine
Shootin straight and talkin' mean
I leave em right on cue
Hey, but one thing you must realize
Even when you fantasize
My love is just a dead-end street
*Cause I'm freelance
Ooh, I need no company
I need a freehand
And that's the way it's gonna be
I'm freelance*

You've seen my kind, but you know I'm blind
To the rules of modern romance
I'm a full-tilt rocker to the max
Drivin' hard and livin' fast
Your heart won't stand a chance
So, so while you still can turn around
Before I bring the curtain down
Maybe you best find the door...

(* Repeat)
(* Repeat and fade)
ing. bir kimseye bağlanmadan.
ilk iş deneyimimi az önce 8.30 ile 10.30 arası verdiğim alan. aslında teknik olarak güzel ama bana freelance sektörünün en sikik işi verildiği için değmedi tabi. bir insan niye tripadvisor tanıtıcısı olur ki? hadi oldun millet dinlemiyor bile lan. allahsızlar belli ki öğrenciyiz para için yazın sabah 8 de kapına geldik, insan "olur yapıştır" falan der lan. ayıptır günahtır.

insanların ağız kokusunu çekmek çok kötü.
okumuş, aç gezen kişilerin kendini avutmak amacıyla büründükleri kalıp. işsizim desene işte.
genelde fotoğraf, sinema, tasarım işlerinde sık görülür. yazık.
türkçesi "serbest meslek erbabı" olan ama ingilizcesi pek daha afilli olan title. herhangi bir kamu ya da özel kuruluşun hizmetinde olmadan kendi hesabına iş yapan kişi. örnek: benim kartvizitimde de bir zamanlar "freelance conservator" yazıyordu. başka bir örnek: ben freelance yedim.
Eğer ki yazılım sektöründe freelance olarak iş aldıysanız son haftaya bırakılmaması gereken iştir.
Yarı zamanlı iş anlamına gelmeyen kelime.
herkes cumartesi çalışıyorsa bizim de ofisimiz açık olsun zihniyetinin yavaş yavaş evden çalışma yöntemlerine yöneleceği günlerdeki çalışma tarzı.

8 ay boyunca bu şekilde çalışmış biri olarak, ne işim aksadı ne de zaman sorunu yaşadım. kocaman binaların ışık, elektrik,yemek, yol vb. tüm giderleri düşünüldüğü bunlar çalışanlara verilse de insanlar evlerinde veya diledikleri yerlerde üretebilse.

dijital dönüşümün hayatımıza kazandıracağı en güzel şeylerden birinin bu olacağı kanısındayım.
Freelance iyidir ama evden çalışıyorsanız bir süre sonra asosyalliğin kitabını yazmaya başlarsınız.

Ofis gerek diğer çalışanlarla ve ulaşım araçlarındaki etkileşimlerle gerekse ofis çevresindeki çeşitli esnafla iletişim bakımından insanın dünyayla bağlarını bir seviyede tutmayı başarıyor. Evdeyse dört duvar, varsa kedi kaktüs, bir de evliyseniz karınız vs.

Haftanın belirli günleri ev belirli günleri ofis tarzı bir iş en ideali.
https://www.cinfikirli.co...anizi-saglayacak-siteler/
Genellikle şirketleşecek mali gücü bulunmayan ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bir serbest çalışma biçimidir.

Bunların dışında daha profesyonel çalışma yürütüp, ofis ortamı vs oluşturan ciddi kazanç sağlayan bir nevi şirketleşmiş freelancerlar da yok değildir fakat azınlıktır.

Bir freelancer başlangıçta nasıl düşünür?

- kimsenin adamı olmam, kimseden emir almam, kimseye hesap vermem.

- 10 birimlik kazanç sağlayan işi ben yapıyorsam niye 8 birimini patrona vereyim. Kendim 10 birim alırım.

- çalışma saati diye bir sikikliğe niye eyvallah edeyim? Saatlerimi kendim belirlerim.

- her gün yapılacak bir şey olmadığında bile ne diye iş yerine gideyim?

- fiyatı kendim belirler, müşteriden kendim brifing alır, hoşuma gitmeyeni müşteriye kendim izah eder, çalışma stilimi kendim oluştururum.

Freelancer finalde ne düşünür:

bokun içindeyim ama özgürüm.
Biz bunlara eskiden
işsiz çapsız serseriler diyorduk. Şimdi böyle abuk subuk takma isimleri türedi.
Freelance çalışma demek çevre demek. Çevreniz yoksa bokun içinde bile kalınacak kadar para olmuyor arkadaşlar. Tecrübeyle sabit.