gerçek hristiyanlığın yoksullukla terbiye edileceğine inanan ve gezgin vaizler yetiştirilmek üzere, papanın da müsadesiyle assisli francesco tarafından kurulmuş bir katolik tarikatıdır. dominiken tarikatıyla birlikte aristoteles'in yeniden keşfedilmesinde öenmli bir rolü vardır. dominikler felsefeye yoğunlaşırken fransiskenler bilime eğilmişlerdir. en bilinen fransiskenlerden bazıları:
nickimin asıl sahini olan, umberto eco'nun gülün adı romanındaki "william" karakterinin mensup olduğu hristiyan tarikatıdır. umberto eco romanında bu tarikatı karakterler arasında geçen diyalaglarla anlatmaktadır.
hıristiyanlık bir inanç düzlemi olarak, yahudi mezheplerinden kendini sıyırırken, nasıralı isa'nın en temel öğütlerinden birisi olan, yoksulluk üzerinden yola çıkmışlardır. bu oluşuma biat edenlere göre; en hakiki erdem, sefil kalmak, avare avare gezmekti.
umberto eco'nun gülün adı'nda aktardıklarına göre: isa'nın mülkünün olmadığına, varsa da, tüm halk tarafından bölüşülmesi gerektiğini dile getirmişlerdir.
kelime kökeni küçük keşişler anlamına gelen friars minörden gelmektedir. Assisili Aziz Francesco'nun kurduğu tarikat. Bir italyan rahibi olan ve kendini Tanrı'nın hizmetine adayan Francesco, 1208 ya da 1209 yılında çevresine kendisi gibi, isa'nın isteğine göre yoksulluk hayatı sürmeye ant içmiş müritleri toplayarak bir tarikat kurdu. Papa III. innocentus 1210'da Francesco'nun kurduğu tarikata ait düzeni kabul etti.
1223'te III. Honorius tarafından da onaylanan tarikat esaslarına göre, Fransiskenler tam bir yoksulluk içinde, dilenerek yaşarlar ve yoksul halk çevrelerinde incil'in hükümlerini yayarlar. Sırtlarına kahverengı (eskiden koyu kurşunî) bir cüppe, bunun üstüne aynı renkte bir harmani giyerler, bellerine, önden düğümlenen bir ip kuşak sararlar; çıplak ayaklarında sandallar, başlarında bir kukuleta vardır.
1209'da Fransisken Tarikatına giydikleri cüppe den dolayı Gri Kardeşler denmiştir. Başlangıçta tarikat dinsel amaçlara sahiptir; ancak giderek bilime yönelmiştir. Bilimin gelişmesinde Fransiskenlerin büyük bir rolü olmuştur. Bunlardan Robert Grosseteste ve John Peckham daha çok fizikle ilgilenmişler ve büyük Müslüman optikçisi ibnü'l-Heysem'i izleyerek optik üzerine çeşitli yazılar yazmışlardır. ockhamlı william, ockham'ın usturası denilen ve bugün hala bilinen öğretiyi ileri sürmüştür.
bu tarikatın Aristo'yu incelemeye almaları bilime yönelmelerini sağlamıştır. Aristo'yu Batı Arapça çevirileri üzerinden Latinceye yapılan çevirileriyle tanımıştır. böylece aristo'yu yanlış yorumlayan skolastik düşünceden kurtulup bilim kokan gerçek aristo öğretileriyle tanışmışlardır.
açlık içinde yaşayan fransiskenler bunun böyle gitmeyeceğini en azından yaşamlarını idame ettirecek kadar bir para kazanmaları gerektiğini anladılar. ve hem öğretilerini yayıp hem de para kazanabilecekleri üniversite hocalığı işine sardılar. zaten daha henüz yeni kurulmuş olan üniversiteler (oxford ve paris üniversitesi) fransiskenler le dolup taştı. laik hocaların yerlerini (papa desteğiyle) almaları çok zaman almamıştı. ama doğru yorumladıkları aristo eserleriyle laik hocalardan daha çok bilime yararları dokunacaktı...