bugün

----spoiler----
geçen hafta izlediğim ama elimin sakatlığı sebebiyle yazısını yazamadığım filmdir. film iki dünya arasında gidip gelmektedir. birinde herşeyin dinle yönetildiği bir dünya ki bu dünyada preest dolaşmaktadır. diğeri ise normal olan dünyadır. yani günümüz. bu iki dünya arasında kalırsınız filmi izlerken. daha doğrusu meanwhile adlı preest'in yaşadığı dünyanın gerçek olup olmadığını filmin sonuna kadar anlayamazsınız.
ayrıca film 4 tane kişinin üstüne kuruludur. bunlardan biri ki bu en önemli ve ilgi çekicisi jonathan preesttir.(ryan phillippe) kendisi rosarch'ın ses tonuyla konuşan, şizofrenik bir şekilde iki dünya arasında gidip gelen biri. bunun sebebi ise ırak savaşından döndükten sonra kızkardeşini kaybetmesi. bu yüzden de dindar olan babasını suçlamaktadır. bu baba ise diğer bir film karakteridir. oğlu preesti aramaktadır. oğlu da onu aramaktadır ama öldürmek için. çünkü babasını küçük bir kızı kaçıran mafya babasım olarak görmektedir meanwhile şehrinde.
bir diğer karakterimiz ise daş ablamız eva green. yani emilia bryant. kendisi emo takılan ve sanat projesini bitirmek için intihar etmeye kalkışan ve bunları kameraya alan bir kızdır. annesiyle arası bozuktur ve preest gibi baba sorunu vardır. son olarak da sam riley yani milo var. kendisi de preest gibi şizofrendir ve hayali kız arkadaşı vardır. kendisini terkeden sevgilisi onda deprosyon yaratmıştır. artı olarak da bir tane ne idüğü belirsiz hademe karakteri vardır ki kendisi heryerden zart diye çıkıp dört karaktere de değmektedir.
işte bu dört karakteri tek tek izliyoruz. hepsi birbirinden bağımsız karakterler ve bu karakterler filmin sonunda ismi "franklyn" olan bir binanın olduğu yerde istemsiz bir şekilde buluşuyorlar ve kaderleri kesişiyor. biz de preest ve içinde yaşadığı dünyanın hayali olduğunu anlıyoruz yani paralel evren diye bir şey olmadığını anlıyoruz. milonun ise şizofrenik olduğunu. filmde tek anlamadığım şey o gizemli adam kimdi? hani heryerden çıkıp tip tip bakan ve karakterlerimiz hakkında çok şey biliyormuş gibi gözüken adam.
ayrıca film bazı başka filmlere benziyor. mesela v for vendetta, sin city vb.
vallaha ben beğendim filmi. hiçbirşeyi sevmeseniz bile meanwhile city ve eva green için izlenmeli bence.

----spoiler----
"eğer tanrı kötülüğü durdurmak istiyor ve yapamıyorsa herşeye gücü yeten değildir. yapabileceği halde istemiyorsa kötü niyetlidir. hem yapamıyor hem de istemiyorsa ona neden tanrı diyoruz. neden kötü şeyler iyilerin başına gelir?" - preest
titanic filminden kaptan rolüyle tanıdığımız bernard hill in son filmidir.
güzel film.
yavaş ilerleyen yer yer sıkıcı olan bir film fakat son sahnesi için izlemeli. adamın hayali kız arkadaşıyla öpüşme sahnesi duygulandırdı.

ve bu ismi nick olarak almayı düşünmüştüm bir ara.

meanwhile şehri rüyama girdi hatta o karanlık dekoruyla.

franklyn ismini preest in oturduğu dairenin zilindeki isimden alıyor sanırım.

eva green in saç rengine bayıldım. işte aradığım renk bu.