gelecekte bigün valiyi vurup köşelerden dönersem , alıp zimmetime geçirmek isteyeceğim tek t.v. kanalı.*
patron benim nasıl olsa, hakan aygün 'ü genel müdür yaparım, prime time'de bizimkiler yayınlayıp, zekeriya beyaz'a show programı yaptırırım, haberlerdeki ok sayısına zam yaparım, bi de boş zamanlarımda gerçek kesit yayınlarım paso , ohh ... değmeyin keyfime...
Sürekli bir maç sipikeri edasında haberlerin sunulduğu, haber merkezinin mcdonalds vari dizayn edildiği, feryat figan haberlerden iç açıcı haberlere fırsat kalmayan. Reha muhtar sonrası haberciliğin yeni ve sürekliliğini sağlayan, atraksiyon kanalı...
işte müthiş bir kanal. Gerek haber programlarındaki kalite, gerek film ve dizileri. Haberlerinde Özellikle kırmızı oklarıyla sürekli bahsedilen kişiyi göstermesi olayın dinamizmini çok daha etkin bir biçimde yansıtıyor. Bizimkilerin tekrar bölümlerini yayınlamasıyla taht kurmuştur şaka bir yana.
en buyuk dilegim habertürk le birleşip boşu boşuna uyduda frekans kaplamamalarıdır.ikiside haberden başka herşeyi verir.daha "yalnız" kelimesini büyük harflerle ekrana "YANLIZ" yazan bir kanaldan ne hayır çıkar.hayır alele acele birşey yazmak zorunda olsan anlayacagım ama sen bi kanalın tam ortasına kocaman yazı giriyorsun insan "enter" tuşuna basmadan önce bi bakar acaba ne yazdım ben diye.habertürk ve flash bir kelimeyi doğru yaz tanrı aşkına.
gereksiz kanal. apayrı dunyalarda yasayan kanal. gunduz 18 yas altına izletilmemeli. ama umuyorum bir gun biri cıkacak ve hepsi sakaydı deyiverecek, absurd esprinin dibine cakacaktır.
henüz yayına girmiş "gezen tilki" adlı magazin programı ile kopma etkisi yaratan orjinal kanal. sunucu bayanın elinde cep telefonu bulunuyor, programın ortasında muhabirler ilginç bir haber yakalarlar ise arayıp bildiriyorlar. yani magazin hizmetinde son nokta. az önce telefon çaldı, sunucu kızımız "gerçekten mi? ay inanmıyorum! " dedi ve bu çok özel haberi bizlerle paylaştı. avrupa yakasından tanıdığımız gülse birsel bodrum da bikinisiyle yakalanmış. . inanılmaz gerçekten. cidden flash yani.
not: program canlı değil.
geçen gece, sabaha karşı bir televizyon filmi verdiler. filmin adı: çamaşır makinası. evet. ben daha yaratıcı isimler beklerdim yayında ve yapımda emeği geçen tüm huni kafalardan. sandalet olur, korna olur, ne bileyim şöbiyet olur.
ayrıca filmde şöyle bir diyaloga şahit oldum:
ding dong cik cik cik cik(kapı çalıyo lan, oyuncular deli değil)
bu ne lan? ben de bir zaman arkadaşımla taksiye binerken taksiciye "selamınaleyküm" demiştim, yanımdaki arkadaş da "aleykümselam" demişti, taksici de arkasını dönüp "hı-hı-hı-hı" deyu sırıttıydı, peynir ve yumurta aromalı dişlerini göstererekten. ama bizim durumu değiştirmek gibi bir şansımız yok ki. filmi montajlarken de mi farketmediniz birader ben anlamıyorum ki?
ibretle izledim. ve tekrar, varoluş, nedensellik ve çamaşır makinası problemi üzerine düşünmeye aldım kendimi.